Üşümüş akşamların
feryadını yaş(z)ıyorum:
Tekil zamirlerin im
bildiği
Sığ düzenekte.
Namlusundayım yüreğin,
Kenetli düş/üş/lerde
bellediğim tedirginliği
Yine arbede yükümlerde.
Çoğul bir özne adeta:
Kısık, kem gözlerin
Tuttuğu yas’ın devre
arası:
Nöbetini yığdığım
tümcelerde,
Gafil avlandığım
aslında
Benliğin tüm
perişanlığı.
Bir yerlere yetişme
telaşı/m ya da
Yetişmeme tüm o
metazori izleklerde:
Tek yürek adeta,
İstilası sevdanın,
Fazlasıyla pervasız
olsam da zaman zaman…
Göstermelik bir
mutluluk
Peyda olan onca badire
Ve mevta fiiller
Tutuklu avuçlarımda.
Bir yakam yaş,
Diğer yakam yas;
İstanbul gibiyim
hanidir,
İki yakasını bir araya
getiremememin
Getirdiği eziklikle;
Gömerken çocuk yanımı,
Başımı yaslamaktan geri
duramadığım
Yamacına...
Sonlara mı meftunum ne?
Her son’u umut
bildiğim,
Her umudu yek…
Türeyen hüznüm ise
asılı yeknesak bir tümcede,
Epeydir ruhani bir
coşkuda,
Terk edilmişliğimi
içerken
O pür-ü pak lehçede,
Konduramazken adını
Hele ki yok mu o
boyutsuzluğun peşrevi…