Bu hanı iştahayı süreri demin içinde
Ne zaman büyüdük ki, el yazısına
Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz
Görünmezdi, görünür oldu Fatma seçinde
Göğünük öz idi, sarı başak oldu geçimde

Papatya gözler inci inci oldu mu?
Muhtaçlıktır, bakışlarınızın anı olması içime doldu mu?

Olukta testisini dolarken söyleyin faniye
Bir gören olmasın diye şaşkındı, Saniye
Çekinir gözle aranıp, ıslak elle saçını taranıp
Şöyle bir beliğini omuz gerisine atışa mı ola?
O şuh gülüşlüyü, Halil Emmime sorsa
Hala Kara Halil Emmimin gönlünü yakar korsa

Geçmişi bir anı, bir ömre bedel
Nuru Emmimle belliydi kaderi hasbel

Gözleri sürme, eli boğum boğum kına dürme
Yürüyüşü nazan nazan
Bağlara gazeli döktürse de, hazan
Yoktu böyle, dilberliği özen ile sürdürme
Sesi ile neşe, gelişiyle belli ki Selimin Ayşe

Ayrı düşer
Ayrı kuşar

Tabak tabak verirdi, pişirirken hedik
Sık sık gelindi mi, derdi sanki ösedik
Havayı koklardı gözünde tüttü mü Geycek
Zalim olur da göstermezdi ki sılayı Gedik
Daha pek çok vardı gözleriyle diyecek
Bir yanı acı, bir yanı sızı; diz döverdi Heyvanın Kızı

Ne hazandı, ne de yaşamı kazan
Kahır oflayıp, derdini ketum yazan

Sesi çıkmaz, gönülleri yıkmazıyla
Ama üfelediğindendi, ama başka
Hiç dinmezdi gözünde morluk ile yaşı
Kıskanılır mı, ıskalanır mıydı bilmem!
Bibisi Haçça'ya; "zehir" derdi içtiği aşı
Kul, kurbandı; çocuklarıyla sevinç bulurdu genç yaşı
Bakar iken hayali resme, Kömüşün Esme

Tarihler çok yazmıştı böyle bir emsal
Belki elindelikleydi bu, bir abideyi timsal

Neyden bildi, neye amildi?
Çanakkale de dönmeyen Kamil'di
Selaları bile duyulmazından oluklar
Köyünü de okutur sülbünden
Neye rahmet, neye zahmet
Yaşadı mı, öldü mü? Hiç bilinmez
Anşalının Koca Mehmet

Atarı olmadıkça, içinde gelmezdi herhalde
Kaderi yapmıştı yazaar
Ne taş idi, ne de taştan kesme
Sevecendiğini bilmez olduğumdu, Abışın Esme
On bir yılla çocuğum gelmiş, gidecek diye
Bir kez olsun
Hiç tatmadım karşılamaya, uğurlamaya gelme gitmesini
Gördüğümdü hep; Köpekli kaderine olan bir restleşme

Köyümüzden değildi amma çok insanımıza eğildi
Eksik olmazdıki hiç hoşluğunaydı misafir
Konuklarına olurdu kıvamı dermanla kefir
Ağırlama dışında bilmedi rehaveti, izan etmekle sehaveti
Atsızı atlandırır
Misafiri aşıyla, ekmeğiyle tatlandırır
Kendisini mutlulukla bu cefaya katlandırır
Buydu insana hem hali, Ahonun derlerdi Ali

Bahar hazan olsa, güz çiçek açtırmaz
Ehliydi o, kavli karadan hiç kaçtırmaz

Özü de bir, sözü de bir
Derin düşünür gönlü ile gözü de bir
Sözler şiirle anlam bulurdu Hocanın Aptulla da
Küçüğe sığmaz, yeriyle kebir
Bir silkinişle kalkış yaptırdı mı entariye
Alimallah bastığı yeri titretirdi Fettah’ın Nariye

Hissetmesen de bir menekşe, hoyrat kılınsa
Var mı, yok mu? Esrarengizlikteki bir ses uf der

Yine ikiden biridir
Ne bildim bizim köylü
Ne bildim bizim köyden değildi
Bir karşılaşma yaptığında hep saygı ile eğildi
Telaşıyla gözlerden ıramaya verirdi hızı
Adı Ayşe ve lakin bilinişle; Kozurun Kızı

Beklemez ki kopsun, kızılca kıyamet
Bundandır ki;
Ne ehlindendi ne de sahipliğindeydi zeamet
Ol demi, ol dem üzerine sormazlarsa vahamet

Söyleyemediklerim var daha
Anı için çok çok mümbit bir saha
Olurlar bir gamlanma uğrağım,
Bir de sevince durağımdırlar; kâha

İbiştendir, ibişlikten bilir
Hoş tutarla, hoş tutukla safram
Der bunları Koca Mehmedin Bayram
Bir yanı düşünür hayran, bir yanı gülüşür bayram
Sanmayın ki bunları bildi bilelidir
Ne düzen tutmazla feraset ne düzenedir kayram

Memleketim
Dağlarım
Bağlarım
Soykadan mı kaldınız ne
Hem söyler hem çağlarım
Kör kütük koydunuz beni
Hani nerde Sabire Bacım,
Hacı Hüseyin Emmim, göğünür ağlarım?

15.10.2009

Ferağ: sahiplik hakkını başkasına devredip, tapu ilişkisini kesmek.
Sanem:  güzel kadın kılığına giren Şeytana verilen isim.
Kasvet: Birden bire beliriveren iç çökkünlüğü.
Şuhut: Zamana tanıklık,  ... dan beri içinde olmakla tanıklık etmek, gözlemde bulunup şahidi olmak.
Bulanır: Hoşlanmaz, razılık göstermez, hazzetmez
Yazaar: Açık açık. Belli ki. Zahar/ zahir
İrebiye bacım: Rabiya bacım
Mıstey emmim: Mustafa emmim
Memmed emmim: Mehmet emmim
İbraam emmim: İbrahim emmim
Haçça bacım: hatice Bacım
Göö göz : gök gözlü
Iskan Emmim: İhsan Emmim
Nuru Emmim: Nuri Emmim
Asıvata: Alıp satma, alış veriş
Kubarmak: Fiyaka satma, şişinme, övünme davranışları, kibir, gurur yapmak
Hedik: kaynatılmış buğday
Ösemek: Özlem duymak, istek duymak
Gedik: Köyümdeki bir yer adı. İki dağ arasında, bu iki dağa göre daha alçakta kalan yükseklikteki geçit olup, üzerinde aşılabilen yer.
Alimallah (Âlim Allah): her şeyin doğrusunu bilen Allah anlamındaysa da, buradaki anlamı; inan ki doğru söylüyorum anlamınadır.
Zeamet: Yıllık geliri yirmi binle yüz bin akçe olan işlenen toprak zeamet toprağıdır. Bu toprakta devletin aldığı vergiye de zeamet (vergisi) denir.
İbiş: Orta oyunundaki uşak tipi. Aptal, şapşal.
Hürrüplemek: Çok sıcak çayı höpürdete höpürdete sesli şekilde içe çekerek içmek
Göğünmek: için için ağlamak, içten içe ağlamak, içten içe yanmak
Elindelik: Kendi karalarını kendi verip akışı yönetme gücü. İstencini istendiği biçimde belirtebilme gücü, insanın dilediğini seçme erki, insanın seçme ve yapabilme gücü.
Sehavet (sahavet): Eliaçık. Cömert

Şair şiirin son bentlerine doğru zaman da eylemsellik yığılmasını önlemek için araya teneffüs düşünme olan bağlaç küme deyişlerini kaynaştırmıştır. Aslında Köyünün destanı olan seslenişle bu çalışma şimdi (2016) tüm haliyle yayınlanmıştır.

( Hasretim-köyüme Destan-2 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 11.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.