Memleketim

Dağlarım

Bağlarım

Hani benim dem sürdüğüm çağlarım

Günceleri sürüşle

Yaslarım kendimi Çat'a da seyirle

İçim senle kemal, şuhudla ağlarım.

 

Hep ekmek verenim oldu

Aşla, kaşla, taşla

Doymaz yanım doydu da

Aç yanım size sızlar...

Bir türkümü

Bir hasretliğim söylerim.

 

Dört bir yanın dağ

Yansa yıkılsa

Irasa, yakınsasa da ferağ

Kasvet bağlamaz

Irganırken Gökbel'de havalar

Harmanbel'de göğününken ekin

Meryem Dere'si ıslıklarla çağ

 

Dört bir yanın dağ

Sivri'de geven yakımlarıyla

Dumanın tüterken

Çoban ateşleriyle Çatalbük

Sualan, Pancar Tarla, Harım'ınla bağ

Hey derken Dağ Tarla, Seyfe, Badılı, Horla

Seni anarım da yanarım bir korla.

 

Erik Kaya'da çıkınca

Görünür Sabire Bacım

Desem acım

Bilmem sahi bilmem tevatür

Cebinde yumurta gezer

Kara gözüne kurbanım der

 

Tek iltifattır bu, can sezer

Beş ondan güdülen kuzuyla

Mezarın Gediği'nde görünsem

Halil Emmim bağırsa

Hacı Halil Emmim duymakta ağırsa

Rıza Emmim terlemişse katır başında

Fadime Bacım testi elinde bayırda

Ellerini beline abana abana çağırsa:

“Lan gâvurun dölü...

Sığmadın mı yazıya yabana!”

Şenlik tutar seyri âlem, kokmazdı tuzuyla

 

Yine de öperdik eli

Hiç olmazdık pek pek papaz, deli

Yine göründü Miyase'nin keli

Atı çatlatsa da seferdedir seviseli

 

Çalışmanın erbabıydı Iskan Emmim

Dokunaklı olurdu türküsü

Söyleyişi olsa da çata pata

Zor günler için yapardı asıvata

 Elinden dilinden gelmezle zarar

Yaptığı adamlıklarla bir karar

Büyükle büyük, küçükle küçüktü

Nuru Emmim lakapçı denişle Ökkeş

Aslan gibiydi, övüngen ve pek keş

 

Seninle ağlar, kubarmasıyla dağlar

Hasan Emmim Almanya'dan sonra çağlar

Bir yol açar, bir sözün, bir de yolun bağlar

Yine de çok hatırnaz, söze selamını bağlar

 

Şaştı mı "Oğlum Allah, Allah" derdi

Hacı İrbaam Emmim

Murat tutar, Toprklığ'ın toprağı ile

Nice umutlarını belerdi.

Hızlı bir Millet Partili oy severdi

Radyoyu dinler, anlamazda boy severdi

 

Görünür her yoklarıyla yörem

Yaşam dururum gibi siluet sanem

Sevecen bir ılıklıktı anneannem

Kendisi de yetim gün doldurmuştu

Endamca Abışın Mehmet'ti dedem

 

Harım'a bir iki tavuk atlasa

Hasibe Dezemin gözü patlasa

Mamık Dayım, beyaz yüzle kireç

Öfkeden dili dolaşıp, kızgınlıktan olur kekeç

 

Memmed Emmim bir güzel teklese

Sinkafı dilinin ucuna eklese

Esme Bacım, köyü dolaşacak ya

Herif gidecek diye beklese

 

Getirirdi suyu suvatı

Gittiği yerde unuturdu bile avradı

Zarın zarındı; bir deri bir boyun

Varlığı düğünde oyun, güdülenle on koyun

 

Köyün kıtlığını yaşardı

Şaşkınlığına "bereket yılı olacak" derle

Öküze imbalı verip, tarlayı sürüp sürüp

Yorgunluk çayı derdi içerken, hürrüp hürrüp

Arkasını temizlerdi avrat, köşe bucağı süpürüp süpürüp

Berbat ederle temizi, "kem talihim" deri, köpürüp köpürüp

 

Yol dolanır köy içine akar

Safiye Bacım tatlı şehla bakar

Gamzeleri yüze takar

Hele İbraam Emmimin sessizliği

Islığıyla âlemi yakar.


Haneyi efrattan değilsem

Çocukluk bu kazan dibinde artmış

Gül cacığını çala kaşık yemeğe eğilsem

Safiye Bacım tellal etmiş ben duymaz değilsem


Nazik Bacım dertli yanık

Konuşurken uğunur, saf kanık

Mıstey Emmim görmez ama

Nuh nebiden, en güncele tanık

 

Abış Memmed Emmim yürüse

Endamını haşmetle sürüse

Haçça Bacım başını bürüse

Köyden yana görse bir nobran

Girer çıkar sokur sokurla sokran

Nahırları kaparken, ekin firikse

Göö gözleri, akılda dumanlanıp

İncileri, zarafet görünür, sözüne birikse

 

Şakacı İsmeyil Emmim tüccardan çerçi

İrebiye Bacım çok zariftir gerçi

Bazen hatırı yatar, satırı batar

İrebiye Bacımlan, süt, yoğurt satar

 

Badik Kız üzümü helkeyle alır eline

Bağ çubuğundan şeleği sarmış beline

Hacı Emmimle şaşkın geline

Baka kalırlar eline, diline

 

Hasar'ın Fadime kimi dem tatlı savak

Hacı Ahmet Emmimle dikmişler kavak

Bekleşirlerdi şehit olmasa

Oğul büyüyecek, açacaklar duvak

 

Dalaşmaz, yanaşmaz Şevket Emmim

Perdane Bacımla, gülüşe sürse

Kemal'e yumurtalı dürümü dürse

Pek hazzetmez, görüşle bulanır

Garip kalır yanındaki

Başı eğik, göz hakkıyla ağzı sulanır

 

Gözleri dolgunca Hacı Hüseyin Emmim

Ne zaman görse yetimim der saç okşardı

Daha demindi, buğulanmıştı göz zemin

Birine kızdı mı sinkafını (küfürcünü) demez

Sanki suçlu gibi, baş eğer giderdi yemin


2009_Devamı Var
( Hasretim-köyüme Destan-1 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 10.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.