Yine karanlığa gömüldü gece. 
Kuru bir gök gürültüsü perdeliyor Ağustos böceğinin mırıldandığı türküyü.
Bir dost merhabasını özlemedim demeyeceğim.
Bir başıma kalemle dertleşir, hasbihalimi geceyi gizleyen perdelerle paylaşabilirim veya ince belli bardaktan demli bir çayla yudumlarım düşüncelerimi. 

Balkondan, kulağımı tırmalayan dere sesine seslenirim.
Gökyüzünü kaplayan bulutlara, toprağın nem kokmasına içlenirim.
Yine karanlığa gömüldü gece.
Sessiz ve kapkara.
Bir yerlerde elini yüzüne kapatıp gözyaşı dökenlere takılır aklım.
Bir bebeğin ağlaması burkuyor yüreğimin yüzölçümünü.
Bombalar patlıyor beynimde.
Mermilerle vurulan sanki benim bedenim.
Enkaz altında kalan çocuk benim çocuğum gibi feryatlardayım.
Çaresizce sözcüklere sığınıyorum delice.
Ufukta ki beyaz nokta olmasa ne ederdim diye sorular fısıldıyorum aynadan bana bakana.
Umut..
Yine karanlığa gömülen gecenin sabahının var olması gerçeği.
Bir içses herşey güzel olacak diye mırıldanıyor.
Ben geceyle cebelleşirken, etrafımda ki beyhude dolanışlar gözlerime takılmıyor.
Herşey güzel olacak diyorum.
Sabah ola hayrola...

Mustafa Kutlu Çayeli-Rize
( Karanlık Ve Umut başlıklı yazı şelale tarafından 29.08.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.