İri kıyım, mağlup
dünler
Kirli sepetinde, hayli
mazlum, debdebeli;
Zaman zaman yalın,
ıslak çöküşler.
Düş mağaramda saklı
yangınlardan
İlk kurtardığım, ucu
yanık sevdam:
Hayli düşkün,
yalnızlığın sancağında
Geçirgen bir izlek.
Pahalı yarınlarım var:
Oldukça yüksek ökçeli,
sergüzeşt bestelerden
Çaldığım sesi kısık
notalar.
Eremediğim sonda saklı belli
ki görünmez neşem:
Bukle bukle tümceleri
kırptığım yıldızlardan
Yürek dolusu
biriktirdiğim
Teneffüs eden belki de
en derin hezeyan.
Kırağı çalan varlığım
kadar müşkülpesent,
Göreceli sağanaklara
teslim olmakla eşdeğer,
Tınısında kaybolmak
aşk’ın,
Hayli meşakkatli bir
söylen.
Hezeyanı yitik düş baz
sevgilerin,
Mecazi aksi iken
gönülsüz hüzünlerin,
Düş kırığı sapağında
medet umduğum
Boş boğaz sevi dilim…
Hünkârı kendini bilmez
düşlerin;
Kanayan yarasını daha
da deşen
Esef yüklü hıyaneti toz
bulutu cümlelerin
Kardan bozma beyaz
yalnızlığı.
İstimlâk edilmiş
patavatsızlığın deviniminde
Asil bir inkâr,
İz bilmez izafi sürüncemesinde,
Meylettiğim süslü
rötuşlar kadar
İsyankâr bir edim.
Yap-boz ömrün kıyısında
anlık bir iz düşümü
Kâfir imgeler hezeyan
içinde savruk ve ölgün.
Tümden eksilen
yalanlardan da sırdaş,
Hükümran gölgelere paye
verdikçe;
Çatık kaşlı nüansı
yürek telinin:
Mihrabı kaybolmuş bir
kez,
Ceberut bir teselliyi
ihlal etse de ansızın,
Kancalarından sarkan
izbelerin değiş tokuşu,
Varlıksızlığın düş
simsarı yanılgılarım:
Bilumum serkeş hecelere
savrulmuş bir kez
Aklımın ve adımın
dağınık zerrecikleri.
Mağlup gelmenin çok
ötesinde,
Ölümden ömre uzanan
kaygı yüklü bekleyişte,
Nazarında en sessiz
ihtilal, pervasızlığın kerameti
Saklı bir niyaz,
sükûtun dilsiz hücrelerinde.