Üstat uyuyan kaldı göllerin karanlıkta
Sevgi resmi çizmiştin sen anlamayanlara
Tomurcuk gül gibi sen açtın gönlümüzde
Yağmur oldun yağdın sen şiirle gönlümüze
Bir can gibi geldin imanlı yiğit sen gittin
Mekânları kapladın güzel şiirlerinle
Kendini değil bizi sakladın o gönlünde
Giderken ötelere gönlünde nur götürdün
Gönüllerin hududunu çizdin de sen gittin
Bir can gibi geldin imanlı yiğit sen gittin
Gönül hudutlarımızla kulaç attın gezdin
Kangren yaralarımıza sen merhemler sürdün
Bizimle beraber ağladın sende hep güldün
Ölümle gerçek arasında çizgiyi geçtin
Şiirlerinle güneş oldun yazdın da gittin
Bir can gibi
geldin imanlı yiğit sen gittin
Cellatların
nefretini yıktın da sen sevdin
Doğum sancılarının içine doğdun geldin
Gerçek bildiklerin yalanları yıktı geçtin
Çile içinde sabırla gönlümüze girdin
Kırık gönülleri topladın sevdin de gittin
Bir can gibi geldin imanlı yiğit sen gittin
Umutlarımızı topladın Rahmana gittin
Gün geldi zamanı gömdün yalanla kabire
Sabırla yürüdün hakka imanla habire
Bağladın telaşı zincire sen birden bire
Göğsündeki imanı serdin yönüne gittin
Bir can gibi geldin imanlı yiğit sen gittin
Sabrın içinde yattın kaldın Rahmana güldün
Bin Bir çileyle düğüm atmaya çalıştılar
İhlasla imanını gördüler de kaçtılar
Aklında geçen bizlerdik gördüler yandılar
Bizleri yarınlarımızı yazdın da gittin
Bir can gibi geldin imanlı yiğit sen gittin
Sen yazdın biz okuduk anladık sana geldik
Kul Mehmet’im üstadın vuslatlaydı düğünü
Yüce Rahmana çözdü gönlündeki düğümü
Ne de güzel isterdi karşıladın ölümü
Abdurrahim Karakoç bizi bıraktı gitti
Ölüm ile ölmedi dirilerek geri geldi
Biz ona koşarak o Nur Rahmana gitti
Mehmet Aluç-Kul Mehmet