hayallerimizin ceplerimize sığmadığı yıllardı, o yıllar
yıllarımıza zemheri vurdu
hayallerimiz hala ilk bahar
o yıllar, biz büyümemiştik
her doğum gününde çocuklaşıp, büyümek istememiştik
lakin… hayat acı emzirdi bize
büyüdük...
tahtadan kılıcımızla kötülüklere direnirken, kötülüğün koynunda büyüdük!
beşiğimiz bir kenara atıldı yada biz bütün oyuncaklarımızı kırdık
bazen acılar bize tutundu…
bazen biz acılara yaman dık
bizimle birlikte şehirler büyüdü
şirketler, süper marketler
üniversiteler, siyasi partiler
hapishaneler büyüdü
hormonlu yiyecekler
markalı kıyafetler
salına salına gezen afetler büyüdü
şehirlerde acılar, şehirlerde kötülük büyüdü
kap kaçlar, vur kaçlar
tacizler, tecavüzler büyüdü
kavgalar, boşanmalar
aldatmalar, kürtajlar
yetimhaneler büyüdü
biz büyürken dünya nasıl küçüldü?
akarsular, göller nasıl küçüldü?
ozon tabakası nasıl delindi?
kuşun kanadı nasıl kırıldı?
karıncanın yuvası nasıl bozuldu?
ormanlar nasıl yandı?
sular nasıl kirlendi?
onca hayvanın nesli nasıl tükendi?
ekmekler çöpe atılırken, Afrika da çocuklar nasıl açlıktan öldü?
kadın sığınma evlerinde kadınlar nasıl satıldı?
çocuk yuvalarında çocuklar nasıl dövüldü?
insanlar nokta kadar menfaat için, nasıl virgül kadar küçüldü?
bir aşk vardı, üşüdükçe sıcacık sarındığımız
bir aşk vardı, bütün kirlerimizden arındığımız
o masal sevdalar nerede şimdi?
o güzelim şarkılar, yazlık sinemalar
cep foto romanlar nerede?
radyolarda arkası yarınlara ne oldu?
arkadaşlık vardı, dostluk vardı
o dostluklar nasıl düşmanlık oldu?
vahşi kuşlar mı kondu gözlerimize?
zehirli çiçekler mi açtı dilimizde?
nasıl böyle acımasız, nasıl böyle kötü olduk?
böylesine güzel bir dünyada…
nasıl böyle çirkinleşip, birbirimizi vurduk…
artık, terk edilmiş köyler gibi yapayalnızız
kimimiz mutfağında yalnız bir anne
kimimiz hayat yorgunu bir babayız
kimimiz denize hasret martı...
kimimiz çürümeye bırakılan sandallar ız
sen yinede sil göz yaşını
ölü toprağını at üstünden
bütün yıldızlar sönse de, yunuslar ufku gösteriyor bak
albatrosları dinle...
heyamola, heyamola, heyamola
yelkenler fora
sevgi pusulamız, dostluk filika mız
aşk zulada bir şişe şarabımız
daha ne fırtınalara direnir, daha ne acılara göğüs gereriz
bu puştluklar, bu kaypaklıklar yıkmaz bizi, yıkamaz…
biz öyle kolay pes etmeyiz
bir aşka, birde dostluğa diz çöker, gayrısına eyvallah demeyiz
yüz bin kerede vursalar bizi
biz daha ölmedik dost...
kolay kolayda ölmeyiz.