değil işte, gün sensiz 24 saat değil

24 asır sanki, görmeyeli seni

yaşayası değil, can ölesi

kalp kırılası, can çıkası...

 

ayarım bundan sonra saatlere

can paramparça, saat paramparça

akrep ayrı yerde yelkovan ayrı

can ayrı yerde et kemik ayrı

tek sensizlik ortada olduğu gibi

net bir şekilde yokluğun dolaşıyor ortalıkta

kokun sinmiş havaya, deli ediyor beni

bu şehir seni misafir etmiş, kahrediyor beni

aynı havayı solumuşuz aynı insanları görmüşüz belki

aynı caddede geçmişiz aynı vitrine bakmışız sanki

hiç de masum değil bu, hiç de sevilesi

yere giresi ayrılık otağını kurmuş

bizim obalar sensizdir şimdi

bülbülümüz susmuş baykuşlar öter olmuş

halimiz de ayandır cümle aleme, beter olmuş

diyecek bir sözüm yoktur

kahrolacak halim çoktur

 

çileye girdim kalp çilehanesinde

bir aşkla girip bir aşkla çıktığım

sensiz çekilesi değil bu dünya

olmadığın her yer cehennem

olmadığın her yer yangın yeri

 

değil işte

çirkin güzel değil, yanlış doğru...

dal yeşil değil, gök mavi...

bahar gelmiş, gül açmış, bülbül susmuş

farkında bile değilim, olacak iş değil

sen gideli bu şehirden ve kopalı bu yürekten

ne beklenir benden, yaşayıveriyorum bir zahmet

zoraki gülümsüyorum, unutmuşum meğer

iş olsun diye konuşuyorum

aklım başımda değil sende hep

kalbim göğsümde atmıyor sende atıyor

hayal gibiyim varım ama yokum

papatya gibiyim ezildikçe kokuyorum

 

bir türkü tutturmuşum en acılısından hem de

isot gibi bir acı var yüreğimde

sen yoksun diye yakıyor da yakıyor canımı

kâr etmiyor senli günlerin yâdı

yokluğunun kaydını kuydunu tutuyorum

bende ne kadar yoksun onu hesaplıyorum

bu kadar mı yok olunur bir kalpte

bu kadar mı acımasız gidilir bir candan

afrika oldum; kurudukça kurudum, yandıkça yandım

bir damla aşkına hasret kaldım

sen duasına çıktım, yağmadın bana

soldum sonunda avuçlarında bir yaprak oldum

kırıldım ufaldım un ufak oldum

savurdun beni sahralara

 

dağların ardında saklı umut

göğün ardında, yerin dibinde

okyanusun en derininde, değil işte

sensiz güzel değil açan çiçek, uçan böcek

dünyanın en tatlı yiyeceği, sensiz zehirdir

en tatlı içeceği, sensiz acıdır

tiryakisi oldum sensizliğin

damarlarım tıkandı, ciğerlerim doldu

daha ne diye geleceksin, gelip de ne diyeceksin

beni mi gömeceksin

 

değil işte

kalp senden başkasını sever değil

göz senden başkasına bakar değil

say desem döktüğüm yaşları

hesabın yetmez, mantığın almaz,

sağanağımı bilmez hiçbir kimse

ıslanmadık yerim kalmaz ruhumda

içim ıslak dışım kuru kalır

ağladığımı görmez hiçbir kimse

 

değil işte

hiç kimse göründüğü gibi değil işte

ağlarken bir adam kalabalığın içinde gizli gizli

güler geçer dost bildiği hızlı hızlı

vefa mı ararsın sefa mı sürersin

bilmem ama çekersin daha çok cefa

 

değil işte

insan mutlu değil bu dünyada

bülbül ölmeden gül açmaz

karanlık çökmeden sabah olmaz

bulutlar dolmadan yağmur yağmaz

ve kalp çekmeden ayrılığın acısını, kavuşmaz sevdiğine

 

 

 

 

 

 

 

 

( Tiryakisi Oldum Sensizliğin başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 5/12/2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.