Rüyalarıma gelme!

Ağlak bir yalnızlık içinde olmasın başın/


 

Bil ki;

Alnı öpülesi alnım

Kan revan içine dolsa da

Ve kursağımda serçe telaşı

Üstümde kilomdan ağır

Yâr bedelleri var/


Hani demirci mehmed’in

İki diş arasında döktüğü

Karanfilden gülle…

Aşk nefesi gibi/

Bedenimde…


 

Ve gönüme yüklendiğinde

Ayaklarım toprağa berdes oldu

Yüzü ablak yaralar açıldı yerin dibinde


 

Beni vefasızlık öldürür

Bir çiçek gülüşünde mezar taşım

Avurtlarımda son ciğara telaşları


 

Ve vatanım

Irmağım

Taşım

Toprağım


 

Dualı gömleğim

Tabakam

Mintanım


 

Tanınmaz bir yaranın

Işığında gözlerim

Kemikler üryan

Kemikler meçhul


 

Hani her şey varken

Değeri bilinmeyen ekmek

Cephede katmerlidir

Nefer terinden…

Üzümler çürüse de

Nefesler çürümez

Boğaza tıkanan

Son lokmada…


 

Yaralanmış bir martın

Saçlarına yorgan oluruz

Hacer kızın şalı basılır

Trakyalı kâmilin

Göğsüne…


Ve kürt niyaz’inin

Yarasını diker

Laz Mehmet…


 


“Canı cana sararlar

Kandan kına yakarlar…”


 


( Seyid-dülbahir başlıklı yazı prens tarafından 19.03.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.