Hava hiç olmadığı kadar karanlıktı. Sokaklar alabildiğine kalabalıktı. Nesrin alaycı bir ifadeyle gülüyor bana. Elindeki alyansı denize atıp bir taksiye binip uzaklaşıyor. Sonra Alev çıkageliyor. Gelinlik giymiş. Yanına ailesi ve nikâh memurunu alıp da gelmiş. Onlardan kaçıyorum. Etrafımı çeviriyorlar. İki adam belinde silahla beni tehdit ediyor. Zorlana Kız kulesi sahilinde nikâh kıydırıyorlar. Ve nikâh memuru '' Kemal kızı Alevle evlenmek istiyor musun’ ‘diye soruyor. Hayır desem de duymuyorlar. Sanki bir kulaklık takıp müzik dinliyorlar. Herkes neşeli bir benim somurtkan. Lavaboya gideceğim deyip kaçıyorum nikâhtan. Polislere sığınıyorum. Onlar da beni Alev'in eline teslim ediyor. Ve evleniyoruz... Çocuklarımız oluyor on tane. Sonra gelip de kız kulesine kendimi atıyorum denize. Ailemi görüyorum sesleniyorum arkalarından ''gitmeyin, gitmeyin ne olur''

 

 

 

 

Birden uyandım saat sabahın dördüydü. Başucuma koyduğum sürahiden bir bardak su doldurdum kendime. Pencereyi açıyorum. Ezanın sesi geliyor kulaklarıma. İçimde tatlı bir huzur... Gördüğümün kâbus olduğunun farkına varıyorum. Abdest alıp sabah namazını kılıyorum. Rabbime şükrediyorum. ''Ne olur Allah'ım bana kuvvet ver. Sen her şeyi hakkıyla bilensin. Bu kulunu da huzuruna kabul et.'' diye. Yeniden uyumak istiyorum. Ne fayda uyandım bir kez uyumak ne mümkün. Odamın ışığını açıp Nesrin'in bana aldığı hediyelere bakıyorum. Deri cüzdana beraber çektirdiğimiz fotoğrafımızı koyuyorum. Hatıra defterine dokunuyorum. İlk sayfasında Nesrin'in bana yazdığı bir yazı var. Ona ilişiyor gözlerim. ''Biricik Eşime'' yazıyor. Yüzümde buruk bir gülümseme oluyor. Defteri yatağın üzerine bırakıp mutfağa geçiyorum. Bir çay demliyorum. Bir bardak çay alıp yeniden hatıra defterine uzanıyorum. Nesrin'im bana ne yazmış diye merak ediyorum. Defterde yazılanlar.

 

'' Biricik Eşime...

 

Sana aldığım hatıra defterindeki ilk satırlar bana ait olsun istedim. Bana kalsa defteri doldurup verirdim. Ama gerisini sana bıraktım. Ben senin gönlünde mesudum. Aldığım nefesimsin sen benim. Ömrüm var oldukça seni sevmeye devam edeceğim. Ben senin gibi süslü cümleler kuramam. Ben ne söylersem açık söylerim. Seni seviyorum. Seninle var oluyorum. Yokluğunu düşünmek bile çıldırtıyor beni. Ne zaman namaza dursam bizim için dualar ediyorum. Belki duyarsın diye meleklerle sana selamlar gönderiyorum. Ne zaman gıcık tutsa ben geleyim aklına. Çünkü her gün bana bir selam borçlusun. Sesini duymadan geçen her saniyeyi yaşamadım sayıyorum. Son sözlerime gelirsek eğer. Sen gönlümün şairisin. Bense kaleminden çıkan şiirim. Sen yazmazsan bende olmam. İyi ki girdin ömrüme. İyi ki Allahtan hayırlısını diledim de sen çıktın karşıma. Seni seviyorum

Nesrin Solmaz

Soyadımın soyadın olması dileğiyle...''

 

O defter sanki kalbimin amel defteriydi. Nesrinle olduğum her gün sevgim bir kat daha artıyordu. Saate baktım beşe geliyor. Hatıra defterimin ilk sayfası onundu. Geriye kalan sayfası da bizim olmalıydı. Başladım yazmaya...

'' Soyadıma...

Seni yazmadan önce yazdıklarını okudum. Yazdıkların bir ilaç misali kalbime... Ömrümün tek güzel yanı sensin. Aldığın nefes olsam da, Sen benim alıp kimselere vermek istemediğim nefesimsin... Dünyaya bir daha gelme şansım olsa yine seni sevmek seninle var olmak isterim. Sen Ömrüme Allah'ın en güzel lütfusun. İyi ki çıktın karşıma. İyi ki girdin hayatıma.  Ben seninle varım gül bahçem. Senin bana sunduğun aşkınla varım. Sen olmasan ben ne yapardım. Sen ki yazdıklarımdaki gizli öznesin. Sensiz hayat bana zindan oluyor. Sensiz geçen saniyelerim yok. Her saniyem sana ait. Seni düşünmekle geçiyor her günüm. Senin o güzel yüzün. Benim ilk aşk sözüm. Sen açmadan doğmaz şafağıma güneşim. Seninle Her günüm dört mevsim. Sen benim soyadımsın. Adımı bile unutuyorum senin ismin gelince aklıma. Sen benim en güzel unutkanlığımsın. İyi ki varsın.

Kaan Akbulut’tan Nesrin Akbulut'a... ''

 

 


Sabaha karşı hatıra defterimin her sayfası aşkla dolmuştu. Sabah Ablam ve babam işe gitmek için uyanmış kahvaltıyı hazırlamıştı. Ablam odama gelip beni uyandırmak istedi. Kapıyı açtığında uyanık olduğumu görünce, kahvaltıya çağırdı. Oda benim hala çalıştığımı sanıyordu. Belli etmedim ilk önce çünkü ilk başta Nesrin'e anlatmalıydım her şeyi. Kahvaltıya geçtim. Ağzıma tek lokma koymadım. Babam ''Neyin var oğlum. Yesene bir kaç bir şey. Böyle aç karın işe gitmek olmaz’ ‘dedi. Bende ''Dışarıda yerim’ ‘dedim. Babam ben tam çıkarken dur dedi. Ona baktım. '' Oğlum Nesrin'in ailesiyle ne zaman görüşeceğiz. Daha görüşmedik etmedik. Sen alyans alıp evlenme teklifi yapmışsın. Kız ailesine söylemiş mi? Ailesi seninle tanıştı mı? Bunlara bir cevap ver. Bunları bilip ona göre iş yapalım’ ‘dedi. Babam haklıydı. Bir adının konulması lazım gelirdi. Ailesiyle tanıştım. Emine Teyze ve Kadir Amca çok iyi insanlardı. Onlarda beni sevmişti. Emine Teyze sınıf öğretmeniydi. Kadir Amca Felsefe öğretmeniydi. Kadir amca benim en çok da yazar yönümü sevdi. Onunla felsefe tarih üzerine derinlemesine sohbet ettik. Kadir Amca en kısa zamanda ailene bir haber ver de gelsinler demişti. Şimdi babam da merak ediyordu. Babam hala şaşkın bakışlarıyla bana bakıyordu. '' Baba ailesi müsait bir zamanda gelsinler demişti. Bugün Nesrin'e derim ailesine haber verir. Bizi davet ederler’ ‘dedim. Babam memnun kalmıştı. Ablam göz kırptı. Evden işe gidiyorum diye çıktım. Nesrini aradım buluşmak için. Nesrin hastaydı. Diretmedim ben gittim evlerine. Emine Teyze açtı kapıyı. Beni gördüğüne sevinmişti. İçeri buyur eti. Elimdekilerini kendisine verdim. Nesrin'in odasına gittim. Kapıyı vurdum girmek için. Gel sesini duyduğum gibi içeri girdim. Nesrin bitkin düşmüştü... Yanına gidip ellerini aldım avuçlarımın arasına. Öpüp kokladım elini. Yüzüne baktım halinden memnundu. Ona bakıp sana diyeceklerim var dedim. Oda buyur de dercesine baktı yüzüme. '' Hasta olduğuna dair bir mesaj bari atsaydın. Neyse konumuz o değil. Ben sana evlenme teklif ederken bir şey söylemeyi unuttum. Ben Kemal beylerin ofisindeki işimden istifa ettim. Yani işsizim. Babam bugün ne zaman bizi çağıracaklar diye sordu. Cevap veremedim. İşsiz olduğumu onlar da bilmiyor. Şimdi senden bir cevap bekliyorum. Beni bu halimle de kabul ediyor musun?'' dedim. Nesrin yattığı yerden doğruluverdi birden. Ardarda kaç gelişmeyi anlatmıştım. Nesrin'' Öncelikle, işinden istifa etmene üzüldüm. Nedeni sormuyorum. Çünkü sana güveniyorum. Ailene gelince bugün ailemle konuşur bir gün belirlesinler derim. Diğer soruna cevap vermek istemiyorum. Sana olan aşkımı cevap saymıyorsan eğer'' dedi. Ailesiyle bugün konuşacağı için mutluydum. Onunla oturup geleceğimiz hakkında hayaller kurduk. O an tüm gerçeklerim o hayal kadar sahici değildi sanki. İzin isteyip eve gittim.  Annem babam oturmuş televizyon izliyordu. Onlara müjdeyi verdim. ''Bugün Nesrin ailesiyle konuşacak ve haber verecek''dedim. Ailem de memnun kaldı bu haberden. O günün akşamı Nesrinden telefon beklerken, ailesi babamı aradılar. Sürpriz olmuştu. Telefon görüşmesi bittiğinde babam konuştuklarını anlattı. ''  Yarın akşam için bizleri bekliyorlar'' dedi. O an çok heyecanlandım. Elim ayağım birbirlerine dolandı. Hemen alışverişe çıkmalı, aynı zamanda traş olmalıydım. Evden çıkıp Levent abi'nin yanına gittim. Saç sakal traşı oldum. Eve gelip erkenden uyudum. Sabah olunca  ilk işim iş aramak oldu. Ve bir kaç yere telefonumu verdim. Daha önce çalıştığım yerdeki tecrübemi anlattım. Ve davet saatine bir saat kala telefonumu verdiğim bir şirket, bana iki gün sonrasına randevu verdi. Bugün her şey istediğim gibi gidiyordu. Saatler geçmek bilmiyordu. Dışarıya çıkıp sahilde gezdik bir süre. Bir saat kala yola çıkıp Nesrinlere haber verdik. Elimde çiçek ve  çikolata vardı. Nesrinlerin evine vardığımızda, iki kat artmıştı heyecanım. Kapıyı çaldığımızda. Nesrin annesi ve babası ile birlikte bizi kapıda karşıladı. İçeriye geçtiğimizde Nesrin mutfakta kahveleri hazırlayıp içeri getirdi. Herkes kahvesini yudumlarken, bende bir yudum aldım. Kahvenin içine tuz koymuştu. Öksürüğe boğuldum. Herkes gülmüştü. Kahvenin yanında getirilen suyu tek seferde içtim. Kahveyi de aynı şekilde bitirdim. Kahve faslı bittiğinde isteme faslına geçilmişti. Babam'' Öncelikle buraya geliş amacımız belli, bugün tanışma günü dense de  gençler birbirlerini görüp beğenmiş daha fazla uzatmayalım istedim''dedi. Emine Teyze biraz aceleci bulsa da, Kadir Amca babamla aynı fikirdeydi'' İyi yapmışsın dünür. Gençlere kalırsa görüşmeyi hep uzatırlar.'' dedi. Babam daha fazla sözü uzatmadan'' Allahın emri peygamberin kavli ile kızınızı oğluma istiyoruz'' dedi. Kadir amca da '' Verdim gitti'' dedi.El öpme faslına geçtik. Daha sonra yüzükleri taktık. Eve döndüğümüzde çok mutluydum. Ta ki telefonuma Alevden mesaj gelene denk. Alev iş için çıktığımız öğle yemeğini fotoğraflamış ve bana şantaj yapmaya çalışıyor. Ne kadar diretsemde yarın saat iki de kız kulesinde olmam gerekiyor. Yoksa Nesrin'e başka türlü anlatacak. Sanki şu an yaşadığım gördüğüm kabusun devamı gibiydi. Sabaha kadar dört döndüm yatağımda. Uyku girmedi gözüme.Yine kabusun içindeydim. Ama bu kez gerçekten kabustu. Allah'a dua ettim. ''Ne olur bana yardım et'' dedim. Ve zorlaya zorlaya sabaha karşı uyudum.

 

 

 

 

Devam Edecek...

( Aşk Olsun-8 başlıklı yazı Mecaz Adam tarafından 18.01.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.