Varsıl bir
tedirginliğin arka bahçesinde,
Yüzü örtülü bir ölünün
düş kaygılarına sığdırdığım,
Kırık ve hacizli bir
ikilem iken meyleden,
Anlık bir rücunun
isyanına yüz sürdüğüm
Hükümranlığında asılsız
bir rakımın
Boynu bükük
yalnızlığına rest geçen.
Ümmeti bir kayıp
sersefil alabildiğine,
Sıradan ölümlülerin
nezdinde
Sonsuzluğa bayrak açan
Muzaffer bir komutan
edasıyla,
Raks eden imgelerin
Tanrısı o soyut gölgeler
Kadar soğuk ve sıradan
bir geceye teğet geçen,
Çiy taneciklerinin
pervasızlığından dem vuran
Anlık bir tezahürüyüm
yeryüzü imleçlerinin.
Savrulduğum boyutsuz
yolculuğumun tescilli
O vakur boyunduruğuna
söz geçiremediğim
Külliyata yüklediğim
her bir bilgi zerresi kadar
Düşsel tedirginliğimin
muğlâk rotasında
Bir zayiat kadar
dokunaklı iz sürmüşlüğümün
Kayıt dışı o engebeli
hatta debdebeli
İzbelere yığılı
sağanaklara zimmetli
Gözyaşlarını kırıp
geçen
Anlık hezeyanı ile diş
bileyen zaman zaman.
Hakkaniyetten yoksun
devre arası yılmaz düş bekçilerine
Söz geçiremediğim yerle
yeksan
O müşfik dokunuşunu
annemin
Solumda sakladığım
düşkün ve hacizli bir yetimin
İsyanlarında can bulan,
Tufanı şiddetli aymaz
kırılganlığımın
Çatısında doğurgan bir
kadından da nimeti,
Şükür sayan düş baz
seferberliği
Karışmış gölgelere
Yine de aşkın
hidayetine toz kondurmayan
Bir ümmetin ahvali
kadar aşka meyletmiş
Tüm durağanlığını bir
hamlede
Sıyırıp yarınlara
yelken açan.
Rahmeti esirgenmez düş baz
yorgunluğum kadar yeknesak,
İmkânın seyri, dünün
mirası belki de tecellisi
O savruk ve koruk
acılar iken rest çeken,
Geri duramadığım adsız
bir romanın tek tanığı
İken evren ve Tanrı.
Münafık gölgeler
mademki perdeli ve örtmüş üzerimi,
Sanma ki uzağında
kalmak kadar aykırı bir eylem,
Çatık kaşlarımın
deldiği yine de sineye çektiğim
Gün ertesi sanrı yüklü
mizaçların tefekkürü iken
Varsıl kahramanları ve
o silik pençe izleri,
Kundaklanmış bir kez
ömür ve aşk,
Hatta örselenmiş milat
bildiğim gece yarısı:
Kaybolup yok olduğum o
sancılı döngü;
Çeperinde tıynetsiz ve
metruk düşler,
Bir yakadan uzanan ve
iliştiremediğim diğer yakada
Konuşlandığım simetrik
bir dokunuş kadar muhafazakâr,
Hele ki kayıp mızrabı o
savruk gönül telinin:
İkilettiğim nice düş.
Yaralı ve çığırtkan bir
kuş kadar esef yüklü keder zerrecikleri,
Somurtuk bir isyanın
gölgelediği isli gece:
Her katresinde yalıtılmışlığın
izdüşümüne denk gelip de,
Yok bildiğim, yoksun
kılındığım:
Aykırı bir düş’ün
düşkün imgelerinde seğirten.
Ağlak yüzlü adam ve
kadınlar:
Her bir katresi yetim,
Her zerresi kayıp,
işkillendiğim münafık bir var oluş,
Cennetten kovulan
kaçıncı ruh kim bilir.
Boyutsuzluğumun
girdabı,
Acıların yalıttığı,
Sitem yüklü bir mizacın
tevafuku kadar
Kabul görür ve beyanatı
şu sakil ve kabadayı,
İsyankâr imgelerin.