Ben cömerliğin adaşıyım…
Ben halkımın aynasıyım…
Vermek için yaşamak gerek,
cömertçe, fedakarca...
Vermek gerek sevgini,
dostluğunu, güvenirliğini, desteğini, fikrini...
Yağmur yağarken şemsiyeni
sevgiliye tutabilmek gibi,
Böbrek hastasıyken tek
böbreğini sevgiliye verebilmek gibi,
Sıkıntıya düştüğünde arabanı
satabilmek gibi,
Vermek, sınırsızca…
Özlemek sıladaki yâri
Hülyalarda gezerken
Beklemek yüreğinin
sessizliğinde sesini
Huzur içinde kavuşmayı
dilemek…
Sevmek için emek sarfetmek
gerek bıkmadan, yorulmadan…
Sarfetmek gerek tatlı
dilini, sözcüklerini. Gücünü, vaktini…
Nefesinin son seansına dek
koşmak gibi,
Kaybolan umutları yeşermek,
baharda açan papatyalar gibi,
Ölene kefen , hastaya doktor
olmak gibi,
Emeğini sarfetmek
yorulmadan…
Herkesle aynı çığlıkları
atmak,
Sonra durup kendini
dinlemek…
Hep birlikte çabalamak, geri
dönebilmek için
Birileri için bir şeylerden
fedakarlık etmek
Çok iyi bildiğin halde o’nu
beklediğini görerek susabilmek…
Sessizliği biriktirdim
yüreğimde diye bakma konuşamadığıma
Can da verilir, ama istemeyi
bilmek gerek...
Ben canımı ona istetmeden
veririm…
Kalabalık içinde yanlızlığı satın
aldım
Acı çekmeden ölmek için,
Korkusuza yan gelip yatmak
için,
Çürümeden kalabilmek için,
Canımı bile verebilirdim…
Herşeye, hepsine inanırdım.
Bana da, iyiliğime de,
için’ime de…
Hani bilmiş olmasam
isteyince nasıl bencil olabildiğini…
Şimdi dalan gözlerin de,
ellerinde doğan da ölen de
Hepsi…
Hangi fedakarlığından sana
hediye
Kimin için’inde, kim boğdu
seni tekrar bir düşün
Ve sakın ruhuna lanet bir
aşkı canlandırayım deme.