Babama Japonya'yı Sevdiren Kadın-65
...
“Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyor,
huzurunuzda son bir cümlemle sözlerimi bitirmek istiyorum. ‘Dr. Ayumi benimle
evlenir misin?’”
Konferans salonunda onca kalabalığın önünde evlenme
teklifi alan Dr. Ayumi’nin yüzü kızardı. Şaşkınlık içindeydi. Hiç beklemiyordu doğrusu…
Ama ele geçen bu fırsatı da asla kaçırmak istemiyordu. Salondakiler çılgınca
alkışlıyor ve hep bir ağızdan “Evet de…” diye tempo tutuyorlardı. Ayumi ilk kez
yeni tanıştığı öz annesine baktı. Annesi gözyaşları içinde tebessüm etmeye
çalışırken “Evet” anlamında başını sallıyordu.
Dr. Ayumi mikrofona gelerek “Sunum yapmak üzere geldiğim
bu salonda ve sizlerin huzurunda öyle sürprizlerle karşılaştım ki… Şu anda
bacaklarım titriyor ve zor ayakta duruyorum. Öncelikle sunum yapamayacağım için
öncelikle hepinizden özür diliyorum. Bu
yaşıma kadar öz bir anne ve ikiz bir kardeşten habersiz yaşan biri olarak, şu
anda yaşadıklarım karşısında öyle şaşkınım ki, söyleyecek bir söz bulamıyorum.”
“Daha fazla konuşamayacağım,” dedi ve titreyen sesiyle boğazı tıkandı.
Ortalıkta çıt yoktu ve hala son olarak Dr. Ayumi’nin ne söyleyeceğini merakla
bekliyorlardı. Kendini toparladı.
“Dört yıl önce tanıştığım, Tokyo Üniversitesi ve
hastanesinde insanüstü çalışma ve gayretlerine şahit olduğum, değerli
arkadaşımın bu teklifine ne yazık ki…” derken salonda kocaman bir uğultu koptu.
Dr. Safa kızın tereddüt bile etmeden ‘evet’ diyeceğini umuyordu. Hitomi Hanımın
gözleri açılmıştı. Dr. Ayumi bir süre sustu. Salondakiler hala onu bekliyordu.
Dr. Ayumi “Ne yazık ki… Ne yazık ki… Kocaman bir evet
diyorum” diye haykırınca, salon alkıştan yıkılıyordu. Hitomi Hanımın dudaklarına
ruhundan serpilmiş bir tebessüm yansıdı.
Neredeyse koşar adım sunum yerine gelen rektör mikrofonu
aldı.
“Çocuklar çok farklı bir gün yaşattığınız için sizlere
teşekkür ediyorum. Türkiye gibi uzak bir ülkeden gelerek çok kısa bir zamanda
dilimizi öğrenen, çalışkan, asil bir ahlak ve karaktere sahip bir insanın
Kyoto’da yaşayan ve bu güne kadar varlığını bilemediğimiz bir ailenin imarında
büyük emek ve gayretleri olan bu genç ve geleceğin bilim adamını huzurunda
tebrik ve takdir ediyorum. Fazlasıyla büyük bir alkışı hak ediyor…” diye
söylediği anda bir alkış tufanı koptu. Rektör bir süre alkış tufanına baktı.
Eliyle tamam işareti yaptı ve söze kaldığı yerden devam etti.
“Ayrıca bize aile hususunda bir ders veren bu insanı
takdirle yâd edeceğim.”
“Bu iki genç; Tokyo’da cerrahi alanda ihtisaslarını
başarıyla tamamlamışlardır. Ve az önce de üniversite senatosu başarılarının
tescillerini ilan etmiştir. Bu kadar sürprizin üzerine bir sürprizde ben yapmak
istiyorum. Bu iki genç bilim adamını huzurunuzda üniversitemizde çalışmaya
davet ediyorum.”
Alkış tufanı yeniden koptu. Kameraların flaş lambaları
daha sık patlamaya devam etti. Rektör
Kinugawa ailesini yemeğe götürmek üzere salondan ayrılırken, kalabalık da yavaş
yavaş dağılıyordu. Rektör yemekte kendi üniversitesini imkân ve ortamlarını
sıralayıp döktü. “Arkadaşlar yeterince yoruldunuz. Biliyorum ama bu teklifimi
ciddi olarak düşünmenizi istiyorum.”
“Bir değerlendirelim. Kararımızı size mutlaka
bildiririz…” diye söyleyen Safa’ya “Ama mutlaka olumlu cevabınızı bekliyorum…”
diyerek yemekten sonra rektör aileyi baş başa bırakmak için yanlarından
ayrıldı.
Hitomi Hanım “Eve geçelim mi?” sorusuna hep bir ağızdan
“Evet” demişlerdi.
Yumi’nin beyni allak bullak olmuştu. Bir yandan gönlünü
kaptırdığı adama bakıyor, diğer yandan gönlünü kapan adamı elinin altından
çekip alan ve bu güne kadar varlığından bile haberdar olmadığı ikizine
takılıyordu gözleri… Aklı ise kitapta okuduğu ve altını çizdiği cümlelere
gidiyordu. ‘Çiçekleri rüzgârın soğukluğu, kadınları erkeklerin ihaneti
soldurur. Kelebekler çiçekleri çamura, erkekler kadınları sefalet girdabına
atarlar…’
Sevda ve kederler arasında uyumaya çalışan bir kalbin
gözlerine uyku girer mi? Âşık sevgi meltemleriyle sarhoş olmaz mı?
Gece boyu konuşmaya öyle dalmışlardı ki, neredeyse Kyoto
üzerine yeni bir gün doğuyordu.
…
Ant-150915
Not: Yazmakta olduğum bu roman çalışmamın orta yerinden sona doğru yayımladığım çalışmamı burada tamamlıyor ve sabırla okuma gayreti gösteren okuyucularıma tebrik ve saygılarımı sunuyorum...