Aslında ne çok yazasım var biliyor musun
İç döküm hanemi tahliye etmek mesela
İçimden çıkıp giden şiirler eşliğinde
Kendime yine kendimle kızasım var
Ağlamak bana göre değil artık
Yasak dedi doktor
Del abla deme evlat
Bazen çelik duvar oluyor
Karşına ansızın dikilen
Kurşunun gücü yetmezken
Tetik düşürsem ne yazar
Seken mermi hesabı
Ya da maganda kurşunu mu
Demeliyim sırtımdan
On üç kez vuruluşuma
Bazen salla gitsin
Sallanmak isteyenleri
Düşmeyi göze almışlarsa
Suç benim mi desem de
Salıncak benim dalımda olunca
Kırılan yine ben olmuyor muyum
Git abla deme evlat
Çok oldu ben gideli
Hem de
Gözlerimin ıslak urbasını
Yüreğimin kapısına asarak
gittim ben
Ensesi kalındı sahteliklerin
Köprüsü de ayısı da çoktu yalanların
Dayı demek bana göre değildi
Bana göre değildi
Kesilen ahkamlara
Turist Ömer selamı çakıp
Köşeme çekilmek
Kül döken geceler de
Kül rengi şiirler yazmakta
Bana göre değildi
Hele de
Ayıklamak pirincin taşını
Hiç bana göre değildi
İstemediğin kadar kısık sesim var
İstemediğin kadar suskularım
Ve istemediğin kadar kırıklıkla
İstemediğin kadar yaralıyım
Hatta
Hükm-ü İlahi’ye
İstemediğin kadar itikatım
Ökselenmiş dallara kondukça şiirler
Yapış yapış olurdu ya kalem
Deftere sızdıkça hüznün kekreliği
Dilim burulmaz mı evlat
Burulmaz mı ve dahi
Burkulmaz mı yüreğim
Velhasıl istemediğin kadar
Sıkılmaz mı canım
Dumanı üstünde riyakarlıklara
Gün/düzler gün/eşli değil evlat
Han/gar gibi yüreklere
Kimin girip çıktığı belirsiz
Artık
Efendilikler de
Evladiyelik değil
Kelik giyerken duygular
Yalın ayak koştuğu
Vakur yolları özlüyor
Yayan yürüdüğün sürece
Ve
Kırık bir akasya dalıdır gözlerin
Nereye baksan çatlak görüntü
Kopmaya hazır yürekler
Yıldırmasın ürkütmesin seni
Bu günden yarına miras çizikler
Kusur dediğin nedir ki
Ararsan şak diye bulursun
Sevap kadar günahta elzemse
Suç bizim mi
Ömür mintanın ter için de
Haydi evlat
Sen de as nemli gönül urbanı
Yürek kapısına
Asta gidelim evlat
Gidelim elli ikisi henüz okunmamış
İnsanlığın kabristanına
HÜZÜN ŞAİRİ: N Y
12:42 29.06.2015