Akçay’da
Serin bir Ekim sabahında
Açıyorum gözlerimi sensizliğe
Soğumuş bir bardak çayda
Arıyorum sıcaklığını 
Masamda iki sandalye
Karşımda güneş doğmak üzere
Sandalyenin birisi halâ boş
Ve boş kalacak
Yine bu Ekim de.

Önümde kâgıtla kalem
Kâgitta bir virgül
Birde nokta
Aklımdan çıkaramadığım sen ve
Silinmeyen anılarım
Gerisini boş ver
Hatıraları sayfa sayfa yazsam
Yazıp silsem baştan sona yada,
Diğerleri gibi okumadan
Bir köşeye fırlatıp atsam
İçim yanar mı
Yaralı kalbim kanar mı bilmiyorum.

Ekim rüzgârı giriyor içeri
Hafifce dağıtıyor saçamın her telini
Avuçlarımın arasına alıyorum
Aynalara küskün yüzümü
Aşktan yorgun silüetim beliriyor karşımda
Saçlarım gri
Alnımda derinleşmiş çizgilerle
Göz göze geliyorum kendimle
Sitem edecek kelimeler diziliyor dilime
Susuyorum...

Aşktan alacağım çok
Verecek tek canım kaldı sonunda
Düşünüyorum
Bir beddua var sol yanımda
Aşk seni mezara gömmedim
Toprak gibi üstüne basıp geçmedim
Pamuklara sarıp yaz kış büyüttüm
Ne yaptımsa yinede gülmedin yüzüme

Ah ekim
Sen hangi ayrılık mevsimisin?
Serin rüzgârların bile kavuruyor içimi
Dilim kuruyor onun hasretinden
Yagmur damlasıyla ıslatıyorum dudaklarımı
Sana yalvarmaktan yorgun kelimeler
Kuramadığım cümleler diziliyor boğazıma
Susuyorum...

Ekim ortasında
Hazana hüzüne rağmen
Gece gündüz demeden
Aşk dileniyorum senden
Henüz Ekim bitmeden .



Yalçın BİRİCİK............................13/10/2015
( Ah Ekim! başlıklı yazı KAR ADAM tarafından 14.10.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.