I.

Karakış gene geldi, ama sen gelmedin

Gelmedin diye mutsuzluk, bezginlik dolu dolu

ve ben hala gelmeni bekliyorum...

kızamıyorum karakışa;
tüm zorlukları aşıp gelmiyorsun ya,
işte kızdığım bu…

gelmediğin için kederliyim
her yer muzlim
her dem inziva
her düş mağmum
her gün beklemekten ihtiyarladım mı, ne
her gün biraz daha azalıyor yetenek ve temayüllerim.
neden bu nefret, bu inat?
bilemiyorum 
sıkılıyorum, sıkılıyorum artık, anlatamıyorum…

 

beklerim sonsuza kadar,
bu kış ve bütün kışlar beklemeye alıştım
gelmiyorsun diye küsemiyorum, belki gelirsin;
belkilere tutunarak, yüreğimi yeni bir umuda taşıyorum 
beyaz çiçekler yağıyor sokağa, katrilyonlarca çiçek,
hiç biri diğerinin aynı değil,
hiç biri diğerinin aynı olmayan parmaklar,
dünyada ne kadarsa o kadar,
işaret ettikleri her yerde beni gösteriyorlar, hep beni...

ben duygulanmışım iyice, ağlıyorum...

uzun bir kışın hemen ardından gelmiş 
yeni bir kışı daha yaşıyorum ağlayarak,
çocukça kederlerimle özlemimi yoğuruyorum 
ve bir kış daha yüreğimi umuda taşıyorum...

biliyorum, gene gelmeyeceksin,
belki de geleceksin, beni görmeyeceksin,
belki de görmezlikten geleceksin
gene çocuk
luk bayramımı salıncaksız geçireceğim 
üşüyeceğim
yaşlanacağım
çirkinleşeceğim
ağırlaşacağım

II.

Kuzine ateşinde sıcak patatesler olurdu,

gaz lambalarımızla sıcacık sevgiler ışıtırdık.

Sıcacık sevgilerdi yüreklerimizi dolduran...

Beyaz yalanlarımız vardı, ütopyalarımız vardı.

Bembeyaz karlar konardı zeytin dallarımıza.

Kardan adamlarımız vardı.

Her yalanlarında havuç gibi uzardı burunları,

Kömür karası gözleri sevgiyle bakardı.

Her çocuğa, her kuşa, sevgiyle gülümserlerdi...

 

Ne mahçup kızlardık heyecanlı,

Ne mahçup oğlanlardık delidolu...

Birbirimizi ne güzel severdik haddimizi aşmadan.

Utanırdık, bembeyaz kesilirdik karşılaştıkça,

Sevmeyi bilmeyenler çekemezdi sevdamızı...

 

Sen, yaşamıma soktuğum ilk ve son gürlüğümdün

Dünyama giren dirlik,

Bedenimi büyütecek umudumdun.

Geçmiştin, gelecektin, o anki muhabbettin... 

 

Göz açıp kapatana kadar geçiverdi seneler.

Serpildikçe delişmen renkler sardı dünyamızı, kokular sardı.

Sevda goncam açtıkça sığdıramadın yüreğine...  

Karakışta yaktın da gittin canımı.

 

Kar beyazı ölümlere direndim.

Gönlümde hasretinle suladım köklerini sevdamın.

Büyüttüm  tahammülle.

Dönmedin...

Bütün hayallerin unutulduğu mevsimde,

bembeyaz dönmelisin bana

ve topraklarıma serpelenmelisin.

Yaşamımızın ışıklarını saklamalısın karanlıktan.

 Emrivaki yapıyorum sanma sakın,

bu, bir emrivaki değil.

Dönmezsen kuruyacağım, yok olacağım.

Artık, hiç bir baharda çiçeklerim açmayacak,

güneş yüzlü çocuklar bir daha  çiçek koklayamayacak...

Bunu bil istedim!

 

( Bir Kış Daha... başlıklı yazı AliKemal tarafından 10/2/2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.