İŞRAK DUYGULARI

HAMDIM

1.

Çok hazinelerimi çaldırdım güpegündüz aydınlıkta

Bundan ötürü sürüklediler hayallerimi uzun yollarda

Bir sırtlan sürüsüydü kanımın izini takip eden yalayarak

Hezimetlerle yenildim kaybettiklerim küllerinden canlanmadı

Her yenilgimin gurbetinde saklıydı masum bir mâsiva

Hil’atımı çıkardılar sırtımdan bir kör kuyuya attılar beni

Yusuf değildim olamazdım ayna tuttular yüzüme

Kanlı bir gömlek götürmeyin babama deyip yalvardım

Bir anka kulağıma fısıldadı sabret sabret

 

Güvercin donuna girip uçmalıydım yıldızlara

2. 

Ne Buda’nın boşluğa bakan gözleri dindirebildi içimdeki fırtınayı

Ne Brahmin’in ruha serinlik veren Vedaları

Varsın yansın yüreğim bir Zerdüşt ateşinin alevinde

Gölgesini gezdirirken Haç’ın üstünde acemi bir Mecusi

Bir papazın kırçıl sakalını yalasın Kimera’nın kuyruğu

Sonra Keops piramidine taş getiren işçilerden değildim.

Ama yazan kimdi adımı listenin en başına

Ben başka bir yerindeydim zamanın ve mekanın

Esrik bir şaman başıma vuruyordu  tokmağını

 

Bir tapınak sunağındaki adağın kanı sıçradı celladın yüzüne 

 

 3. 

Bir fetret karanlığının bilinmezliğinde geziyordum başıboş

Nevmit nöbetlerinin depreminde sarsılırken benliğim

Yeni duvarlar örüyordu gurur eski hapishanesine

Aşkın mahfuz simasını aradım hep elâ gözlerde

Eğnime saplanan bir ok gibiydi  baykuşun sesi yine uyanamadım

Sahi insanlar hangi dilden uğunur hangi dilde ağlar

Daha borcum kaldı ise kedere yeni figanlar getirdim

Haydi batırsın artık hançerini ben hazırım acılara

Aşktan bir kefenle gömsünler gül suyuyla yusunlar beni

 

Türkistanlı üç derviş söylesin bu ölümün sagusunu

 

 4.

Daha denizi görmemiştim güzergâhında kara dağlar sıralıydı

Ve inanın bilmiyordum ırmakların nereye aktığını

Küçük derelerin bir ummana su taşıdığını bilmiyordum

Kağşak bir niyetin miskinliğinde kaldı umudum

Yine de kapıları açık tuttum iksir marifetini bekledim

Eşkinci oldum bir çilenin peşinden koştum perişan

Binlercesi de ardımdan geldi pervasızca koşarak

Artık yasımı tutsun mahzun gözlü yetimler ağlayarak

Çünkü ben ne yol olabildim ne de yolcu kimse bana bakmasın 

 

Gül çehreli üç pir giydirsin tövbe hırkasını bana dualar okuyarak

 

  

5. 

Ferhat dağları deliyordu şirin bir izdivaç için

Ateşin aslına yanıyordu Kerem elinde bağlaması

Henüz tomurcuğa durmamıştı kalbimdeki gül fidanı

Meramımı söze dökemedim dilim tutuldu sustum

Dudaklarımda donakaldı müstehzi bir tebessüm

Med mi  cezir mi evhama kapıldım kimseye soramadım

 Belleğimde kaydını bulamadım şimdi ne yapmam gerekti

Onu da bilemedim şifresi unutulmuştu anahtar kaybolmuştu

 

Mim koymadan kalsın böğrümde müstear hıçkırıklar

    

6. 

Çekingendim mahcuptum davetsiz gelemezdim

Göçküncüydüm kararım yoktu eğleşip kalmaya

Rehin aldı bakışlarımı hiç tanımadığım üç atlı

Dediler bunun sırrını çözmenin bedeli çok ağlamaktır

Kervandaki yükten armağan vereceklerini söylediler

Ihtırıp tülü deveyi bir avuç efsun koydular heybeme

Yedi kat yerin altına sakladım ağu ile  tılsımlayıp

Karun’un hazinesi zannedip haramiler ardıma düştüler

Bu yüzden delik deşik ve talan edilmiştir  gönlümün mülkü 

 

Oysa hep yanlış mekanlarda aradılar ben de unuttum yerini

 7. 

İçimdeki toprak kıraçlaştı bir susuz yazdı mevsimler

Ezeli bir bozkır çığlığı gibiydi estikçe karayel

Burada masallar bile hüsranla biterdi

Gökten üç elma yerine üç kâbus düştü

“ Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm” diye büyüdü çocuklar

Öksüz yalnızlığıma göz kırptı uzak yıldızlar

Raviler anlattı ardıca yaslanıp söylediğim öyküyü

Cengiz’in savaşçıları kılıçlarını kırdı veda türküsü eşliğinde 

 

Getirsin keşkülünü üç abdal sevgiler toplayalım

  

8. 

Bir müşrik muhalifiydi bütün gece ağlarken gözlerin

Ben suya düşen yıldızları topladım sana getirdim

Kusurum sadakatim midir  hangi kin barınır lisanında

Seninle dost olmak istedim söyle şimdi gerçek adını

Ben Mansur gittikten sonra üç gün bekledim hurma ağacının dibinde

Gözyaşım sel oldu zılgıt çektiler bu kanlı toyda

Mümkünü yok kalamam artık yüzümdeki melûl ifade ile

Üstelik seni de bırakamam barbarların içinde yapayalnız


Bırak ededursun Hurufiler geçmişin hafızasından geleceğin yorumunu

  

9. 

Dedem bana aklın öncülüğünü miras bıraktı tembihleyerek

Defalarca anlattı önce güne  bakan İbrahim’in kıssasını

Rahlesi ışıklarla dolupta taşardı Matüridi derken

Atının ayağının bile sürçmeden nasıl geçtiğini en sarp yerlerden

Akıl  nimetini kullanmanın bir ilahi emir olduğunu ondan duydum

Gündelik akıldan geçip sezgi ve marifet arasından akl-ı selimi buldum

‘Müminin direği akıldır’ buyururken insanların seçilmişi

Fal oklarıyla yaraladılar bedenimi itiraz ettim diye Menat’a

 

İstimdat eyledim yeni hâl için ak sakallı kocalardan

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

( İşrak Duyguları başlıklı yazı bozlak tarafından 30.09.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu