Bana yar olmadık cahil aklımı,
Bulamadım benden alanı gönül.
Bitmedi ömrümün hazan iklimi,
Daha ne kadarsa kalanı gönül.


Dünya dedikleri bir koca hanmış,
Yegâne davası nefismiş ben miş,
Karınca da bir can fil de bir canmış,
Kâmil olan sever yılanı gönül.


Yiğidin alâsı deliden olur,
En muteber güller çalıdan olur,
Keramet sağ iken ölüden olur,
Bilmeyen ne bilsin bileni gönül.


Dert ehline deva çileler gamlar,
Doyanı doyursun yarımlar tamlar,
İsteyenin olsun düğün bayramlar,
Hani şu kapının çalanı gönül.


Gözyaşında gülmek saklıdır amma,
Umutlar düşlerde yüklüdür amma,
Iraklar yakına eklidir amma,
Varsa bekleyenin geleni gönül.


Kim bulmuş ki umduğunu tez elden,
Cümle yeşil kaçamazken gazelden,
Böyle gelmiş böyle gider ezelden,
Var mı bu dünyanın güleni gönül.


Daha ne zorlarsın bilmem ki daha,
Baş başa bağlıyken baş padişaha,
Her hesabın ucu çıkar Allah'a,
Gerisi dünyanın yalanı gönül.


Rızıklar kısmete nasibe bağlı,
Bazen yavan ise bazen de yağlı,
Kimisinin kızı kiminin oğlu,
Evladır hayırlı olanı gönül.


KURTOĞLU'YUM kalan var mı burada,
Varın yoğun bir nefesken arada,
Ersek de hoş ermesek de murada,
Neyleyim gülünü laleni gönül.


12-Eylül-2015-Cumartesi/29-Eylül-2015-Pazartesi

Âşık Rifat KURTOĞLU -- ÇORUM

( Bilmeyen Ne Bilsin Bileni Gönül başlıklı yazı Kurtoğlu tarafından 28.09.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.