aşk mı beni tanımıştı

ben mi aşkı tanımıştım

yaşım on altı

terlerken bıyıklarımın gölgesinde

yüreğim uçarken

güvercinlere inat gökyüzünde

içindeki o taptaze aşk ile

ben mi uçtum

yüreğim mi tek başına uçtu

yoksa hepimiz mi uçtuk

utangaç boynu önünde

ses kısık

haykırsana aşkı be salak

o zamanlar haykırmak yoktu

yolların toz isi vardı

çamuru vardı

gülen insanların temiz yüreği vardı

ama bazıların hala yoktu

şimdilerde olmayanlar gibi

gökyüzüne bakardım

benden önce yüreğimi

uçuran aşkın arkasında

benden önce sevdiğimin koynuna giren

sessiz

seni seviyorum cümlesinin

boynu bükük duruşu ile

rüzgârlar yüreğimi sökercesine eserdi

yüreğimi benden önce alan

rüzgâra yetişemezdim

aşkımı da haykıramazdım delikanlı gibi

utanırdık

neden utanırdın

sevmekten

evet

sevdiğimizi haykırmaktan evet

YIL 1978

O yıllarda öyle her söz söylenmezdi

öyle her halayın başında oynanmazdı

her sofranın başına ortasına oturulmaz

en sonuna oturulurdu

oturdukta ne oldu

aşkım benden önce

beni terk etti gitti

yüreğimde acısını bıraktı gitti

kim duydu acımı

kim gözyaşlarımı gördü sildi

kim halimi anladı

hiç kimse

hiç kimse için

aşkımı söyleyemedim

kısık sesler içinde kayboldum

hani delikanlı yanım

sende benden önce korkak çıktın

gökyüzüne hala bakarım

o günlerin izini ararım

Ama boşuna bakarım

gidenin arkasında

kaçanın arkasında

ancak gözyaşı dökülür

bende dökerim hala

yüreğim sızlar

kim bilir

sus büyükler yanında

anne banan yanında konuşma

ayıp diyenler için

kaybettim gökyüzünden önce

 yeryüzünde aşkımı

artık gecelerim zemheri geceleri

güneş doğsa karını eritemeyecek

saplandı o hançer

çıkamaz yerinde

geçti gitti

bir deli rüzgâr

aldı götürdü

elimden aşkımı

koşamadım ayıp olur diye

haykıramadım

büyüklerim duyar diye

şimdi bağırsam ne fayda

toprak gibi sessiz oldum

toprak gibi bereketli olamadım

yüreğimdeki toprakta yetişenler kurudu

benim gibi

yağmur yağsa da yeşertemez artık

çünkü yüreğimde beni canlı

diri tutan aşk gitti

içi boş kaldı

kaybettim gökyüzünden önce

 yeryüzünde aşkımı ben

ırmağa değil okyanusa düştü

aşkım ile söyleyemediğim

yüreğime sığmayan sözlerim

kurtlar kuşlar kaptı o güzel

uykusuz gecelerde

söylemek için biriktirdiğim sözleri

geride ne kaldı

içi boş bir ben

içi boş bir o kaldı mı bilmem

kaybettim gökyüzünden önce

 yeryüzünde aşkımı ben

aşktan hicret etmiş gönlüm

yolunu izini kaybetmiş yüreğim

değerini gidişi ile kaybetmiş

yüreğinin sahibini kaybeden bir yürek

kanayan ve kırılan kanatlarım

hala kırık hala kanar

damla damla her saniye

yıkar beni

diz çöktürür sancısı ile

bağırmak istesem de bağıramam

kaybettim gökyüzünden önce

 yeryüzünde aşkımı ben

Mevsimler yazmış

kim diyor

bende hep kış

gündüzler güneş doğunca

ışık olurmuş dünya

benimki niye karanlık

kendim karanlıkta bıraktım

çevremde kuşlar bile uçmuyor

kargalar bile uğramıyor

gönül tarlamın etrafına

benim gibi viran olmaktan korkuyorlar

haklılar

çok haklılar kaybettim gökyüzünden önce

 yeryüzünde aşkımı ben

ağlasam artık gözlerinde yaş mı kaldı

söyleyecek söz mü kaldı hepsi lal oldu

adım atacak hal mi kaldı

gidişi ile dizlerim kırıldı

hala kırık

yerden kaldıran mı oldu

anlayan mı oldu

kısık sesimle kendim duyduğum

seni seviyorum

sözünü söylemekten korkan

seni duyan mı oldu

anlayan mı oldu

yüreğimde o ukde

her gün saplar hançerini

sen

kaybettim gökyüzünden önce

 yeryüzünde aşkımı der

saplar acımasızca hançeri yüreğime

bari bir gün sus be kapat o ağzını

yine hançerini saplayacaksan sapla

ama yok hala söyler

yüreğim ile kanadımın

kanadığını görmez

feryadımı sancımı duymaz

vuruda vurur

gerçi alıştım artık

hissetmiyorum

hiç bir şeyi

çünkü ben

kaybettim gökyüzünden önce

 yeryüzünde aşkımı ben

beden dersen nerede kaldı

his duygu

bakış dersen eller aldı

bir içi boş gönül ile ruh kaldı

o da nefes almak için

gerisini ben yıllar önce

kaybettim ben

ben ise evet ben çok acı ama

kaybettim gökyüzünden önce

 yeryüzünde aşkımı.

Mehmet Aluç -Kul Mehmet-

 

 

 

 

( Kaybettim Gökyüzünden Önce Yeryüzünde Aşkımı Ben başlıklı yazı kul mehmet tarafından 7.09.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.