''Bazen öyle hatalar yaparız ki, düşman kesiliriz kendimize. Yaptığımız hatadan daha büyük bir hata varsa oda yaptığımız hatadan ötürü kendimize düşman olmamızdır.''

Bu sabah ilk kez kurduğum saatten bir saat sonra uyandım. Oysa hep on dakika öncesinde uyanırdım. Bu sabah Melisa ile buluşacaktık. Telefonuma baktığımda yirmi dört tane cevapsız arama ve tam on tane mesaj vardı. Hepsi de Melisadandı. Onu ilk kez bekletmiştim. Oysa hep ben beklerdim onu. Onunla en çok sevdiğimiz çay bahçesinde buluşacaktık. Üzerime bir şeyler giyip hemen o çay bahçesine doğru yola çıktım. Yalova sahilindeki çay bahçesi, sahil'in en gözde çay bahçesiydi. Melisa yine her zaman ki gibi denizin efsunlu sesine dalmış bir vaziyetteydi. Hemen yanına gidip özür diledim beklettiğim için. Olgunlukla karşıladı. Oysa ben, onun bana söyleyeceklerine vereceğim cevapları ezberleyip de gelmiştim. Hiç bir şey demedi. Bir çay söyledim. O kahve içmeyi severdi. O kahvesini ben çayımı yudumlarken özür dilerim cümlesini tekrarladım. Sadece gülümsedi. İçten içe gıcık oldum. Niye kızmıyor niye bağırıp çağırmıyor dedim. Ve ben düşünmekle uğraşa durayım. Melisa kahvesinden bir yudum aldı. Ve konuşmaya başladı. '' Biliyor musun? İlk kez buluşmaya keşke geç kalsaydın diye düşündüm. Çünkü ben birazdan yapacağım konuşmayı tam bir aydır düşünüyorum. Ve keşke Allahtan başka bir şey isteseydim dedim kendi kendime! Geç kaldığın için sevindim hatta.'' dedi. Bense ne diyeceğimi bilemedim. Sıcacık çayı tek yudumda içtim. Dilim yansa da belli etmedim. Birazdan olacakları sezer gibiydim.  Bir süre konuşmadık. Ve o yeniden kaldığı yerden devam etti konuşmaya.'' Ben senin bana sunduğun sevgi ile tam dört sene boyunca kendimi hep mutlu hissettim. Bir lafım ikiletilmedi. Bir kırıcı laf duymadım senden. Ama bakıyorum da tek taraflı yürüyor bu ilişki. Sen koca dünyayı sığdırırken kalbine. Ben seni bile zor taşıyorum kalbimde. O yüzden bu ilişkide ben artık olmayacağım. Sakın niye diye sorma ve ısrar etme. Sana bırakacağım mektupta her şeye cevap var.'' dedi. Ve çantasını aldığı gibi gitti. Bense hesabı ödeyip eve geçtim. Odama çıkıp kapıyı arkadan kilitledim. Ve biraz da korkarak açtım mektubun zarfını. Menekşe kokusu vardı içinde. Birde kim bilir beni nereden yaralayacak olan mektup vardı. Mektupta ise bunlar yazılıyordu.

''Merhaba Kasım.''
İnsan ne zaman nerede olacağını bilemez. Senden vazgeçmek zorunda kalacağım aklımın ucundan geçmezdi. Sen sevdası da yüreği gibi olan insansın. Yüreği ne kadar büyükse o kadar büyüktür insan. Sen koca yürekli bir adamsın. Gönlüne girişimi anlamadığım gibi neden çıkmak zorunda kaldığımı da anlamadım. Nasıl oldu da sevdan doyururken beni benden yana tek bir fedakarlık olmadı bilmiyorum. İnsan rahat yaşamaya alışınca tadına varana kadar yaşamak istiyor. Tadına varsam da aç kalkıyorum sofradan! Şimdi sen buyur sofraya. Ben hayatından edebiyen çıkıyorum. Bu kararı sensiz aldığım için belki de seni bensiz bırakmak istiyorum. Ama sen hep erken gelendin bense geç kalan. Şimdi sen geç kaldın. Erken gelmeyeceğimi umarak. İnsan hata yapabilir. Belki de en büyük hatam şuan senden ayrılıyor oluşumdur. Ama tek bir kişiye yüklenmez bu aşkın yükü. Ben taşıyamadım seni içimde. Sense hep içinde taşıdın. Nefes alamıyordum seninleyken. Şimdi sen bir ömür içimdesin. Çekip gitsem bile. Nefes alamayacaksın. Belki böylelikle anlarsın beni. Sana karşı hep saygı duydum. Sevgimde büyüktü ama saygım kadar değil. Şimdi sana dair anıları çıkırmaya çalışıyorum hayatımdan. Ne kadar da senle dolmuş hayatım. Kendimi bulamıyorum içinde. Seni unutmak zorundayım. Çünkü sen aklımda oldukça aklım bende olmayacak. Ne olur bir daha ne ara ne de sor beni. Çünkü sen ne zaman çağırsan ben gelirim biliyorum. Senden tek ricam ne çağır beni yeniden aşka, ne de ben çağırsam gel aşka. Seninle biz bir ömrün son demiyiz. Yaşayacak ne kaldı ki. Sana son sözüm kendine iyi bak. ve dilimde buruk bir elveda'' 

Mektubu kim bilir kaç kez okudum. Ve anladım ki fedakarlığın bile fazlası zararmış. Bir mektup yolladım kendisine. Ömrümün acı senfonisi.


''Merhaba Melisa
 Erken kalkan yol alır derler. Oysa ben geç kalktığım için yol verdin bana. Sebebi bir saat geçikmem değildi aslında. dört yıl boyunca erken gelmemdi. Seni bu kadar sevmemeli miydim bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa oda sevgim senin için bir çığdı. Altında kalacakken güç bela kurtuldun. Ama ben evladından tokat yemiş bir baba gibi devriliverdim. Yerle bir oldu koca çınar ağacı. Şimdi dünya serilse önüme fayda vermez. Ben sende çocuk yanımı gördüm. Bu yüzden yaşayamadıklarımı yaşa istedim. Ama sen hep hayallerin olsun istedin. Her şeyi serme önüme dedin. Haklıydın belki ama bir insanın en büyük hayali sevdiğiyle bir arada olabilmektir. Hayalken gerçek olan aşkımız, Gerçekken yalan oldu bak. Şimdi neresinden tutarsak tutalım manasız. Seninle aynı şiirin farklı kıtalarıyız biz. Sen sevgiyle başlayan kıtada kalıyordun. Bense ayrılığın olduğu kıtada. Bu yüzden eksik olmuyor gecemden yağmur! Sen kararını çoktan vermiştin. Yalnızca ok yaydan çıkınca bana geç ulaştı. Ama artık beni de buldu bu gönül yarası. Şimdi ne yapsak da boş. Bir daha ne sen geri dönersin. Ne de ben beklerim seni. Artık sen başka diyarlarda gezersin. Ben farklı diyarlarda. Belki buluşuruz mısralarda. Ama kavuşmak bize haram. Yeryezünün gökyüzüne olan aşkı gibi seninle olan aşkımız. Ne zaman seni düşünsem gözlerimden akıyor yağmur. Sen kokuyor her damlası. Belki de yeryüzü de benim gibi sabrediyordur. Nasıl ağarıyorsa yeryüzü kar yağdığında. Benimde saçlarım ağarıyor zaman aktıkça. Sana gelmeyi istesem de gelemem artık.  Elveda Melisam elveda deli yağmurum...'' 


Mektubu bitirdim. Melisaya yolladım. Bir daha ne ben mektup yazdım. Ne de o yazdı bana.  Aradan beş yıl geçti. Duydum ki evlenmiş. Bir de kız çocuğu olmuş. Üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Ve ben yüreğimde unutulmaya ramak kalmış aşkı, bir daha hiç açmamak üzere gömdüm yüreğimin derinliklerine. O gün geç kaldığım için bitti sandım. Oysa çoktan bitmişti. Kendimi olmayacak bir yalana inandırdım. 

Onu en son iki ay önce gördüm. Kocası ve biricik kızı ile İstanbul Eminönünde geziyordu. Uzaktan izledim onları bir süre. Bir banka oturmuşlardı. İkisinin de yüzünde çiçekler açıyordu. Sonra hiç olmayacak bir şey oldu. Melisa ile gözgöze geldik. Kaçırsakta bakışlarımızı birbirimizden hala aşıktık birbirimize. Gözlerden akan yaşlar yalan söylemezdi. O an eşinin yerinde olmak isterdim. Gözlerinden derya aldığım sevdamı teselli etmek isterdim. Olmadı işte. Biten bir hikayeye ne yazsan boş. O çoktan başka hikayeye konu olmuştu. Peki o zaman bu haylaz kalbim neden hala pır pır atıyor. Bitti sandığım hikaye çıkıveriyor yeniden yüreğimin derinliklerinden. Ve bir tokat gibi kalbimin sözleri '' Kasımda Aşk Başkadır'' diyor...

''Bazen öyle hatalar yaparız ki, düşman kesiliriz kendimize. Yaptığımız hatadan daha büyük bir hata varsa oda yaptığımız hatadan ötürü kendimize düşman olmamızdır''
                SON

( Kasımda Aşk Başkadır başlıklı yazı Mecaz Adam tarafından 31.08.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.