Damıtılmış süzgün
ruhlardı,
Yansıyan varlıkların
teamülündeki
O gizil imgeler.
Tedirgin dokunuşlarla hâsıl
olan
O ürkünç kabadayılar:
Gölgelerin sefilliğinde
Dem vuran aşktan.
Büyücüler peyda oldu
bir bir,
Köşe başında o tedirgin
suretleri ile.
Belirsiz bir kımıltıyla
Kudurmuş öfkeden;
Cengâver ve donanımlı
Mutlak sahipleri
evrenin.
Sarmalında duyguların
Sanrısı sürerken
duyumların
Ve mihenk taşı
Kırık ömürlerin.
Kımıl kımıldı iç telaş
Bağnaz ve yoz küflü
geceler
Seğirtirken
bilinmezlikte.
İndirgenmiş nice
safsata;
Öze doğru ve aşka meyilli
Yalın tezahürü yeni
yetme sevdaların.
Sıradan bir kimlikle
Nöbette, aralıksız ve
suretsiz
Yanılgılarla devinirken
biteviye.
İstem dışı ne çok tortu
Çöreklenmiş de en
derine
Kir pas üstü başı
vicdan
Denen muğlâk dürtünün
Hele ki eğrelti düşler nasıl
da gizli
Her milimetre karenin
O edilgen suretinde.
Kurak, bakir çöller
Kimsesizliğin beyanatı
iken,
Bilincinde ölümün hem
de
Hiç olmadığı kadar.
Yok olmaksa nice ikilem
Satır başı onca imge
fısıldarken
Kara gölgelerde.
Belki de küf tutmuş
odalarında
Sakil ruhların
Hep olmadı mı sadık
Yaradan’ına
En çok seven mümin.
Sona mı geldik ey
gönül,
Hadi durma, söyle
Nice düşlemsel uzantısı
ile
Atlarken o boyutlardan
Bil ki sonu değil henüz
hikâyenin
Yaftalansa da sevi
dili.