Kımıl kımıldı gece: Fazla siyah çok fazla hem de…

 

Kılıksız bir kadındı köşede peyda olan. Akçıl saçları seçiliyordu tek tek, sokak lambası arsızca öksürürken.

 

Bir öksürüyordu bir gülüyordu kadın ve aniden bürünüyordu sessizliğe.

 

Aklı gidikti belli ki. Yoksa ahmakça bir mintan mı idi üzerine geçirdiğini sandığı…

 

Yolun ortasında durdu aniden ve etrafında dönmeye başladı öksüren sokak lambasının: Delirmiş bir pervane kıvraklığında savurdu eteklerini.

 

Ürkek bir kedi görür görmez bu yetisizliğini ve sıra dışılığını gecenin, gerisin gerisin kaçtı kuyruğunu kıstırıp.

 

Sabaha yıl vardı. Yağmura saniyeler kala…

 

Gizemine inat attı ellerindeki fazlalıkları pervane kadın. Yetmedi… Dağıttı akçıl saçlarını ve durdu ansızın. Yokladı üstünü başını.

 

Çömeldi dizlerinin üstüne.

 

Notalar kadar kırılgan.

 

Ay kadar parlak ve donuk zaman zaman.

 

Perde inmiş gözlerinden inerken tortusu o üzünçlerin…

 

Kara geceyi kucakladı kadın. Belki de gece idi onu koynuna alan. Döngüye tekabül eden sessizlik ve kadın.

 

Peye vermişti ne de olsa Tanrı, kadına.

 

Kadın ise yol bilmişti sevdayı ve karalanmıştı bir kez. Kara geceye inat belki de daha da kararttı gözlerini.

 

Bir ayin ama tek kişilik.

 

Bir kurban ama suçlu.

 

Edilgen idi tek göze çarpan ama etkendi ruhunu kemiren düşünceler.

 

Karnını yokladı usul usul, o hafif belirgin karnını. Günah tohumu boy vermişti rahminde. Suçlu ya da masum artık hiçbir şeyin önemi kalmamıştı.

 

Geç kalmışlığın zirvesinde doruğa ulaştı nefreti ve öfkesi. Hala çömelmiş bekliyordu bilinmezlik onu esir almışken.

 

Geceye inat lambanın ışığı düştü kınından çıkardığı bıçağa. Kelime-i şahadet getirdi dudakları belli belirsiz kıpırdarken.

 

Gece siyahtı, simsiyah.

 

Kana bulandı karanlık ya da kanlandı kara gece.

 

Öksürmedi bu kez. Sadece kan kustu peyder pey kusarken öfkesini. Tek candı oysa dünyaya gözlerini ilk açtığında. Ve iki canla veda etti hem geceye hem de ihanet ettiği geçmişine.

 

Aslında geçmişi olsa da ona ihanet eden. Ve o isimsiz adam, hayatında ilk ve son kez gördüğü.

 

Göremeyeceği yavrusuna yandı ki aklından son geçen neye bürüneceği idi hayatını sonlandırdığı bebeğinin.

 

Nefsine boyun eğmişti adam ve kaderine söz geçiremedi kadın.

 

Melekler bile çığlık çığlığa kaçıştı. Sokak lambası göz kırptı son kez.

 

Nöbeti devraldı yeniden kader kara melek huşu içinde ifa etmişken asli görevini.

 

Sokak lambası son kez öksürdü ve nöbete durdu zifiri karanlık: Ebediye kadar saklamak üzere kadının sırrını ve ölümün ağırlığını.

( Sokak Lambası... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 23.06.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.