Babama Japanyo'yı Sevdiren Kadın-22

Yattığı yerde gözleri yumulu bir halde gördüğü rüyayı hatırlamaya, baştan sona tekrar etmeye çalıştı. ‘Uçan bir beyaz kuğu olmak’, ‘yeşil dağlar ve mavi göller’, ‘kanadın kırılması ve kan’ ne demek oluyordu? ‘Kendini yabancı bir adamın kolları arasında görmek’ ‘hastane koridorlarında taşınmak’ ne demekti?


Birden vücudu ürperdi. Yüreğini bir korku kapladı. Rüyanın vermek isteği bir mesaj mı vardı? Geçmişte böyle bir şey yaşamadığına göre, gelecekte başına böyle bir şey mi gelecekti?   


Bir süre sonra düşünceli düşünceli kalktı, yukatasını giydi. Kendine koca bir demlik çay demledi. Çay demlenirken sokağa bakan odanın panjurlarını açıp bağlama kancalarını çivilerine geçirdi. Masanın örtüsünü değiştirdi. Sandalyelerin ve etrafın tozlarını aldı. Yan tarafta ki çiçeklere baktı, canlı ve gür duruyorlardı.


Oda bir resim atölyesi gibi düzenlenmişti… Duvarda çerçeveli birkaç resim asılıydı. Fincanına çayını doldurarak sehpanın üzerine koydu, önündeki yola doğru bakacak şekilde koltuğuna oturdu.

 

Rüya yorumları kitabını da yanına almıştı. Kitapta ‘Beyaz Kuğu’ kelimesini aradı bulamadı. ‘Uçmak’ kelimesine baktı. ‘Rüyada şehirlerin, bahçelerin, ovaların üzerinde kuş gibi uçtuğunu görmek, her şekilde hayra yorulur. Mevkiinin yükselmesine, çevrenin genişlemesine ve psişik etkinliğinizin artmakta olduğunu gösterir’ diye yazıyordu.


Kafası ‘psişik’ kelimesine takılmıştı. Bu kelimenin anlamını bilmiyordu. Sözlüğe baktı. ‘Ruhsal’ diye yazıyordu. ‘Mevkiinin yükselmesi, çevrenin genişlemesi ve ruhsal etkinliğin artması’ netice itibarıyla iyi bir şeydi.

Rüyada ‘vurulmak’ çok emin olduğunuz herhangi bir konuda zarar göreceğinize ve dikkatli olmanız gerektiğine’ yorumlanır. Rüyada ‘Hastane’ görmek çok hayırlı değildir, diyordu. Kafası karmakarışık olmuştu. Bir tarafta mevkiinin yükselmesi ve çevrenin genişlemesi gibi güzel şeyler olacağına, vurulmak ve hastane ise olumsuz yanları olmalıydı. Bir süre rüyanın etkisinden kurtulmaya çalıştı ise bir türlü kendini kurtaramadı.

 

Diğer yanda ise yüreğinin yosunlu otlarına güneş ışıkları takılıp duruyordu. Yanık gölgeli düşünce yaprakları kulaklarına terennüm ediyordu. Dudaklarında Haiku’ya benzer sözler dökülüyordu.


“Hayal ülkemde”

“Geçenleri izledim”

“Hep seni arayarak…”

“Şu hayatımda”

“Ne sevdalar gizledim”

“Acını tadarak…”

“Giden her günün”

“Ardında yalnızlığım”

“Gözyaşı dökerek…”

“Kaybolmuş ömrüm”

“Dağıldı heveslerim”

“Yerinden sökerek…”


Sonbahar kapıya kadar dayanmış, ağaçların dallarında yeşiller veda etmeye hazırlanırken, sarı ve kızılyapraklar çoğalıyordu. Dışarıda gün öncesinden yağmur içmiş toprağın kokusu hala geliyordu.

 

Hayatın griliğine rağmen, gülümsemeyi eksik etmek istemiyordu dudaklarından… Bir sokak ileride oturan Enomoto-San ağır aksak adımlarla sokaktan ilk geçen oldu. Yaşı ilerlemiş, güngörmüş bir bayandı. Market alış verişinden dönüyordu. Esecek sert bir rüzgârda hemen yıkılacak içi çürümüş bir çınar ağacı gibi sallanarak ağır aksak yürüyordu. Ha yıkıldı ha yıkılacak… Hitomi’nin içinden ‘bu gün bir iyilik yapayım’ diye geçiriyordu.


“Merhaba Enomoto-San Teyze, Nasılsın bu gün?” Selam vermek, hal ve hatır sormak da bir iyilik yerine geçer miydi? Niye geçmesindi ki!” dedi kendi kendine…


Diğer yanda tebessüm dünya cennetinin anahtarı değil miydi?


“Ya Enomoto-san Teyze, gel birlikte çay içelim. Bak atıştıracak kurabiye ve pasta da var.”


“Ben eve gideyim be kızım.”


“Ya hu bekleyenlerin mi var sanki? Bari bir fincan çayımı iç de öyle git… Hem çayım da hazır. Tek başıma içiyordum. Bari bir iki yarenlik ederdik…” Hitomi kalktı, Enomoto-San’ın koluna girip koltuklardan birine oturtturdu. 


Hitomi Hanım içeriden bir fincan çayla döndü.


“Merhaba Hitomi Kızım. Yine romatizmalar ile başım dertte. İhtiyarlık ise kapıya dayandı… Ömür kâğıdım eskidi… El ayak tutmaz oldu. Daha ne olsun… Sen nasılsın yavrum?”


“Ben de peşinden gelmeye çalışıyorum. Yokuşu çoktan çıktım, bende de iniş başladı iniş…”


Enomoto durdu. Bir nefeslendi. “Hiç acele etme kızım. Derdin ne ki? Ahh daha taze kız gibi sayılırsın. Hayatının tadını çıkar.”


“Unutma ki;”

“Hayat yaşandığı kadardır,”

“Ötesi ya hatıralarında bir iz,

“Ya da hayallerinde ki bir umuttur.”


Devamı Var

...

Ant-150515

( Jap. Sevdiren Kadın-22 başlıklı yazı KOCAMANOĞLU tarafından 6/11/2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu