Ah
Tuana
Ne
ürküntülü bir çağdır
bu
Karanlıklarda
yağar tüm kudurgan hırıltılar
Gerçekler
pusu kurar rüyalarda
Ve
günahlarla yamanır boşluklar
Kir
temizde görünür
Şeytani
notalar konar masum dizelere
Mecali
emer iç ağrılar
Tozlu
hevesleri siler kutlu bir el
Ve
okyanuslara biat eder damlalar
İzahı yoktur belirsizliğin
Demlendikçe çatırdar sessizliğin
hücreleri
Direnişin toprağına göç eder kuşlar
Gözlerden ıslak not düşer zamana
Ve bir damlaya siner iç yankılar
Eksik yakarışları saklar sükut
Zihinlere bıçak gibi saplanır sorular
Yozluğun teri damlar künyelere
Ve dokundukça çoğalır çıldırışlar
Avaz avaz susar insan
Namluda
uyur ihanetin mermileri
Aminlenir korkusu silinmiş cümleler
Görünür
kabuğun altındaki hassas deri
Ve kırıldıkça kanar gölgeler
Sesli bir kitaptır hayat
Yankılanır her sayfasından ayrı
feryatlar
Fısıldadıkça dökülür seslerdeki lekeler
İliklenir alfabe
Ve siyahın asiliğinden utanır griler. . .
.
.
.
.
.