KALİTELİ YAŞAMDA SORUN ANALİZİ

Sorun kavramı en geniş şekliyle, çözülmesi gereken bir veya birden fazla problemler bütünüdür. Bazı sorunlar can sıkıcı, üzücü, endişelendirici, korkutucu olurken, bazıları da başarıya götüren, sevindiren, güçlendiren, heyecan ve coşku üreten özelliklere sahiptir.

Sorunların kişiler tarafından nasıl görüldükleri, ne anlam yüklendiği ve  nasıl değerlendirildikleri çok büyük bir önem taşır.

Üniversite sınavına hazırlanan iki öğrenciden birisi, sınava çalışmanın başarmak ve başarı sonrası sevinmenin bir koşulu olduğunu bilerek etkin ve verimli bir şekilde çalışırsa, bu durum onun için bir sorun değil, “başarmak ve sevinmek için çalışmak” ilkesinin bir gereğidir.

Diğer öğrenci tembel ve atalet sahibi ise, derse çalışmak onun için katlanılmaz ve çözülmez bir sorun yumağı haline dönüşebilir.

Bir terzi için kendisine gelen siparişleri nasıl yorumlayıp değerlendirdiği, sorun analizi bakımından önemlidir. Eğer, “biriken işleri bir an önce tamamlayıp para kazanayım, benim işimin gereği budur, esnaflık bunu gerektirir, başarılı olmamın yolu budur” diye değerlendirirse, biriken siparişler sorun değil, berekettir. Aynı zamanda mesleğini yüksek kaliteli bir şekilde icra eden bir esnaf kapsamına girer.

Fakat, zamanı mıydı şimdi? Bu kadar işin içinden nasıl çıkacağım? Ben bunları nasıl yetiştireceğim? Nasıl olsa yetiştiremeyeceğim, yattı balık yan gider! Düşüncelerinde olursa, başına geleceklere bakalım:

Müşterilerine verdiği sözü tutamayacak, işlerin yığılması daha da artacak, siparişini almaya gelen müşterilere yüksek kaliteli! Bahaneler üretilecek, olumsuz yaklaşımlar sonucu normal yetiştirilebilecek işler de yetiştirilemeyecek. Sözün kısası, duruma olumsuz yaklaşan esnaf, kendi elleriyle sayısız sorunu üretmiş ve onları besleyerek semizleştirmiş olacaktır.

Bir işadamı düşünelim: Çok sayıda çalışanı var. Onlarla pozitif iletişim kurarak, yüksek kaliteli yönetim stratejileri uygulayarak, gerginlik yaratmayarak, önyargılı davranmayarak, şüphecilik yapmayarak, olaylara dikkatli ve olumlu yaklaşarak sıfır soruna yakın bir şekilde eylemlerini sürdürebilir. Bu durumda normal sorumluluklar sorun olmak yerine, başarı merdivenlerinin basamlakları haline gelirler.

Fakat, çalışanlarına kaliteli yaşamın kaliteli! Hırsızları ile yaklaşırsa, yani despot bir yönetim tarzı sergilerse, hoşgörmezse, kin güderse, intikam hırsıyla dolu olursa, çalışanların haklarını yerse ve yasal sorumluluklarını yerine getirmezse, çalışanların moral – motivasyonları perişan olacaktır. Bu durum, işyerinde sorunları amip gibi çoğaltacak ve içinden çıkılmaz bir hal almasına sebep olacaktır.

Trafikteki bir şöförü düşünelim: Sorumluluk hissiyle, gerekli dikkat ve özeni göstererek, tüm kurallara uyarak aracını sürdüğü takdirde; muhtemelen hiç sorunla karşılaşmayacaktır. Varsayalım bir sarhoş sürücü arabasına haksız yere çarptı. “Mutlu olmayı değil de, haklı olmayı tercih ederek”, sarhoş sürücüye taarruzda bulunursa, sarhoş sürücü mal bulmuş mağribi gibi, kuralcı şöförümüzün üzerine hücum eder. Sonuçta da, sorunlar yumağı hiç tahmin edileceyecek kadar katlanarak büyür. Eğer şöförümüz, durum analizi yaparak muhatabının özel ve duygusal durumunu dikkate alarak, haklılığını bir tarafa bırakıp, keyfini kaçırmamayı öne alsaydı, sabrederek, durumu idare ederek, ustalıkla sorunu belirli bir noktada hapsedebilirdi.

Bir de kuralları hiçe sayan, sarhoş araba kullanan, kırmızıda geçen, aşırı hız yapan, diğer sürücülere saygılı olmayan, aşırı kendine güvenen, fizik kurallarını hiçe sayan bir sürücü düşünelim. Bu kişinin attığı her adımda nur topu gibi  çocukları (yani sorunları) dünyaya gelecektir.

Kaliteli yaşamda her kişinin vazgeçemeyeceği, yerinde ve zamanında uygulaması gereken kaliteli görev ve sorumlulukları vardır. Bunlar genellikle önemli işlerdir. (Ağız bakımı, çalışmak, sevgi üretmek, saygılı olmak, pozitif iletişim, kariyet planlaması, kendine önem vermek, sağlık ve kaliteye özen göstermek, her konuda dikkatli ve özenli olmak... etc.)

Söz konusu görev ve sorumlulukların yerinde ve zamanında ihmal edilmeden, biriktirilmeden, üşenilmeden, geri çekilmeden yerine getirilmesi gerekir. Bunlar yüksek kaliteli insan olma iddiasında olan bir kişinin olmazsa olmazlarıdır.

Belirtilen önemli işler, önemli olmayan angarya ve acil kamuflesine bürünmüş işlere feda edilirse veya onların insaf ve insiyatifine terk edilirse, kendi ellerimizle çığ gibi büyüttüğümüz sorunlarımızın hayatımızı zehir etmesi kaçınılmazdır.

Düzenli ve bilinçli spor ve egzersiz yapmak, yüksek kaliteli bir insanın olmazsa olmazlarındandır. Spor yapmaya üşenen, her gün bir bahane ile sporu erteleyen, bir yerlerim kırılır veya incinir safsatasını öne çıkaran, zamanım yok, alet – edevatım yok gibi temelsiz bahanelere sığınan bir kişi, çift taraflı sorunlar yumağı ile karşı karşıya kalacaktır. Sağlığını kaybederken, sağlıklı ve kaliteli olmanın zevkinden ve mutluluğundan da kaçınmış olacaktır.

Hangi yaşta olursa olsun, okumayan, öğrenmeyen, vücuduyla birlikte zihnini çalıştırmayan, akıl ve yetenek paraşütünü açacak yaksek kaliteli eylemlerde bulunmayan insanların karşılaşacağı sorunlar saymakla bitmez. (Cahillik, alzehimer hastalığı, kibir, atalet, gerileme, gündemden düşme, tozu dumana katanların tozlarını yutma...)  Bunların hepsi ve buraya alamadığım benzerleri, nur topu gibi sorunları kucağımıza koyacaktır.

Yaratıcımızın bizlere ihsan ettiği güç ve yeteneklerimizin açılması, kullanılması, değerlendirilmesi, anlamlı hale getirilmesi bizlerin sorumluluğu altındadır. (Yaratıcı her kuşun rızkını verir, ama getirip yuvasına koymaz). Gücümüzün ve yeteneklerimizin tam kapasite ile çalıştırılmaması, zamanında ve yerinde kullanılmaması, kelimenin tam anlamıyla “israf”tır.

Günün birinde onları veren tarafından mutlaka hesabı sorulacaktır. Öğrenme kapasitemiz varken öğrenmeden cahil kalarak, sorun çözme yeteneğimizi geliştirmek, hatta krizleri fırsata çevirebilme imkanımız varken değerlendirmemek; bırakalım sorun çözmeyi, yeni yeni gün yüzü görmemiş sorunları çoğaltma sonucunu doğurur.

Aile ortamında, ailenin her bir ferdinin birbirlerine sevgi ve saygılı olmaları, yardımlaşmaları, dayanışmaları, görev ve sorumluluklarını hakkıyla yerine getirmeleri, hoşgörülü olmaları, affedici, naif ve nezaketli olmaları, sorun üretmek yerine sorun çözücü olmaları; mutlu ve yüksek kaliteli bir ailenin en kıymetli eylemleri ve değerleridir.

Söz konusu kaliteli davranışların yerine, tembellik, kapris, kaytarma, sertlik, kin ve nefret duyma, şüphecilik, evham, dominantlık, asık surat, önyargı, kibir, egoistlik, aşağılama, iftira, küçük düşürme, yetersiz bilgi ile acele karar verme gibi, kaliteli yaşamın hırsızları ile kucak kucağa yaşamak, yeni yeni sorunların üretim merkezidir.

Kendi elleriyle, hırsızlara teslimiyet yüzünden amip gibi çoğaltılan yeni sorunlar, asıl görev ve sorumluluğumuz olan eylemlere asla fırsat vermeyecektir. Bu durumun düzeltilmeyerek sürdürülmesi halinde, insanların her yönüyle kısır döngüye, girdapa, depresyona ve tükenmeye doğru yol alacakları garantidir.

Unutmayalım, “bizleri öldürmeyen her türlü zorluklar bizleri daha güçlü kılacaktır”. Önemli olan,  zorlukların doğal haliyle mi, yoksa kendi ellerimizle mi üretildiğidir. Kontrol edilemeyen dıç çevreden gelmesi, bilgelik yolunda merdiven basamaklarını çıkmayı amaçlayanlar için en iyi fırsat iken; ahmaklık yüzünden nur topu gibi sorunlar üretenlerin vay haline ki, vay vay...

Selam, sevgi ve dualarımla...  Allah (cc)a emanet olunuz.

9 Nisan 2015. Perşembe. Saat: 17.00. Antalya

Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER

Kaliteli yaşam uzmanı

 

 

 

 

 

( Kaliteli Yaşamda Sorun Analizi başlıklı yazı S. COŞKUNER tarafından 9.04.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.