Nüktedan bir söylemdi
Senden arda kalan.
Farklı sandığım iptidai
bir yanılsama benimki
Hanidir demlenmiş ya da
körelmiş
Bir nebze de olsa
sunumu ömrün, dediğim.
Varla yok arası
Ezelden ebediyete
uzanan
Kırılgan sıkılgan o
mizacım.
Fazlasıyla sıkışmış gün
ile gece arası
O izafi gölgeler
Sahipsiz iken nazarımda.
Yine de yeniden
diyebilmek
Kolay olsa keşke
Keşke doğsaydım
gittiğin günün ertesinde.
Efkârı mı ömrün
Yangını mı yaşın
süzülürken damla damla
Basit fazlasıyla
üşengeç
Hayli utangaç
Fazlasıyla mahcup
Gün ışığına çıkmamış
satırlar
Nüksederken kelime
kelime
Damlarken mürekkep hece
hece.
Yanılgım idi en büyük
hatam
Haiz olduğum şu ömrün
kıyısında
Alemi seyreylemek
Muaf tutulduğum
kimliğim
Eşleşirken onca
rakamla.
Sıradan ya da müptelası
iken
Sevgiye ezelden
Sonsuz olmak isterdim âlemin
nezdinde.
Ebegümeci, nergis
İhya eden yüreği ne
varsa
Sunumu Yaradan’ın
İşte ilk aklıma düşen
O saf yanım
Örselenmiş hepten.
Ne tek bir teselli ne
Tek bir söylem
haricimde nükseden
Tüm duygular
zikrettiğim derinden
Varsın dönüp dursun
devran
Bir eksik bir fazla
Kalsam da gitsem de
uzaklara…