Uzak geçmişin alacakaranlığında
Top top önüme düşse serçe sürüleri
Görünen ama bilinmeyen bir ufukta
Bir deniz kuşunun çığlıklarına
Boğulsa umarsızlığım
Masmavi bir kor düşse elime
Krater krater açılsa kader çizgilerim
Eğilip kana kana içsem
Yaksa kavursa ağzımı
Coşkun nehirler gibi kabarsa
Kendini bir Doğu'ya bir Batı'ya vursa
Yayılsa taun gibi
Düşürse kaleleri, şehirleri bir bir
Kara gözlü kargalar
Ağızlarında su getirse
Ölüm susuzluğundan
Çoktan ölmüş olan cesetlere
Gölgeler Taurus'un boynuzları gibi
Başıboş bir peri masalındayken
Mil çekilmiş gözlerimde
Sahra'nın serinliğinde
Donar akan kanlar
Yanmak bir dervişin sarığında
Bir deli gömleğinde ya da
Sönemedikten sonra
Dönmek bir rüzgar gülü gibi
Kübrevi de olabilir
Adı bile bilinmeyen bir uydu belki
Bu mu alın yazım
Bilmem belki de ruh kazım...
Mehmet Şahan...