Seksenli yılların sonuna doğru enflasyon üç
rakamlı durumlara gelmişti. Para değerini tamamen kaybetmeye başlamıştı. Artık
konuşurken milyondan bahseder olduk. Cebimizdeki bir lira bir milyon olup
çıktı. Millet olarak hemen alıştık milyonerliğe.
Yetmişli yıllarda okula başladığımız dönemde Ankara
da dış işleri bakanlığında çalışan akrabam olan bir çift vardı. Bir ara görevli
olarak İtalya ya giderler. Geldiklerinde nasıl bir yer olduğunu sorduk. Aynen
şöyle anlatılar “İtalya’ya varınca para bozduralım dedik yüz lira verdik
bankada veznedar bize yarım saat para saydı. Bir yığın para nereye koyacağımızı
şaşırdık. Neyse bankadan çıktık bir öğle yemeği yiyelim dedik bir lokantaya gittik
yemek yedik. Hesabı verelim dedik önümüze bir hesap geldi ki bizim bankadan
aldığımız paranın üçte bir gitti. Anladık ki paranın hiç değeri kalmamış” diye
anlattılar. Aradan çok zaman geçmedi on yıl içinde bizde de paranın ebadı
büyüdü üstündeki rakamların yanında bol sıfırlı oldu.
Yetmişli yıllar da Almanya’da çalışan
ailemin yanına gezmeye gitmiştim. Zayıfta olsa İngilizcem vardı amma Almancam,
yoktu orada çarşı Pazar alışverişlerde çok iyi Almanca bilen yeğenimi yanıma
almadan gitmiyordum. Bir gün alış veriş merkezinden alışveriş yaptıktan sonra
para ödemek için kasaya vardım, cebimden cüzdanımı çıkarıp 20 markı uzattım.
Paranın kenarında hafif bir yırtık vardı kasadaki adam bana bir şeyler
söylemeye başladı. yeğenime işaret ettim dinle diye oda bana adam “neden parayı
yırttın seni polise vereceğim” diyormuş telefona uzandı. Bende yeğenime “söyle
şu adama bu para bana geldiğinde yırtıktı. Üstelik ben parayı cüzdanda
taşıyorum, ona da cüzdandan çıkarıp verdim. Ben neden parayı yırtayım ki ”
dedim. Yeğenim onunla yarım saat konuştu. Alman telefon etmekten vaz geçti bana
bakarak yeğenime bir şeyler söyledi. Yeğenim de bana “abi senin misafir
olduğunu Türkiye’de paranın bu kadar yırtık olması suç değil, oda bilmediği
için almış o kendisi cüzdan kullanıyor dedim. Oda bana ona söyle sakın yırtık
para almasın başı derde girer dedi” diye anlattı. Bende adama teşekkür edip
ayrıldım. Adamlar hala aynı düşünceye sahipler. Paralarını sıkı şekilde
koruyorlar.
Doksanlı yıllarda Eminönü'nde yeni
camiinin karşısında parkta çiçek pazarı vardı. Şu anda da hala kısmen de olsa o
Pazar var. Hemen yanında bir umumi tuvalet vardı. İnsanlar için böyle kalabalık
yerde en tabii bir ihtiyaç yeridir. Bir seferinde oraya uğradım elimde 10 tana
10 lira(10krş) vardı içeri girişte 1 milyondu.
Aklımdan bu tuvalet bekçisi bu on liraları kabul etmeye bilir parayı
girerken vereyim dedim. Adam paraları veridi adam bana “para ver kardeşim ne
bunları veriyorsun” diye çıkıştı. Bende
“bunlar mübadeleden kalktı mı?” diye sordum. Adam yerinden kalktı sen ne
diyorsun diye üstüme yürüdü. Bereket yanımda iki üç arkadaş vardı adama “sana
ne söyledi verdiği parayı sen almadın hem paraya hakaret ediyorsun hem arkadaşa
saldırıyorsun polis çağıralım mı” deyince adam yerine döndü ve “çağırın
korkumuz mu var” dedi. Bende arkadaşları aldım gelin dedim oradan ayrıldık.
Daha sonra arkadaşlara “işte bizde para böyle değer kaybediyor tuvalet
temizleyicisi Zerre kadar kültürü olmayan bir insan. Bunu polise versen
polisten alacağın cevap (bunun için bizi uğraştırmayın) olacak. Veya bu
tuvaletin asıl sahibi devreye girecek işi kapatacak” dedim. Ve ilave ettim
“hanginiz yerde beş bin lira(beş kuruş) bulsa alıyorsunuz. Hiç zannetmiyorum
bir tekme vurup geçerdir siniz. Amma o paranın cebinizden eksilen bir değer
olduğunu hiç düşünmezsiniz. Oysa o milletin bir değeridir. Üstüne basar
geçersiniz. Onu alıp bir ihtiyaç sahibine verseniz ekonomiye geri
çevirirsiniz.” Dedim. Onlarda “bunları hiç düşünmedik” dediler.
Biz millet olarak hala aynı tas aynı hama
misali değişen bir şeyimiz yok. Yerde ufak bir para görsek tekme vurup
geçiyoruz. Hala 1 liranın adı bir milyon, işin kötü tarafı bunu enflasyonlardan
para dalgalanmalarından rant sağlayanlar biliyor farkındalar. Ekonomi hızla
eski milyoner devrine doğru gitmekte. Eğer önlem alınmazsa bir sabah
kalktığımızda bir kısım insanlar trıliyoner, bir kısım insanlar da bütün
elindeki varlığını kayıp etmiş olarak uyanacak
Para
bir milleti temsil eden bir simgedir. Millet olarak Ona ne kadar değer
verilirse paranın değeri de o kadar yüksek olur. Ne zaman millet olarak bir
kuruşları da kullanmaya başlarsak o zaman Türk lirası gerçek değerini
bulacaktır.