Aşk ne zaman tanıyor ne de mekan! Girdiği kalbi yerle bir ediyor. Aşkın girdiği kalp artık mantıklı da düşünemiyor. Tamamen onun güdümünde bir uydu gibi duruyor. Aşk; adamı mahvediyor, kahrediyor, tedavülden kaldırıyor. Bu da öyle sahici bir hikayedir kağıda döktüğüm!

            Üç ay olmuştu onunla tanışalı.. Onu ölesiye seveli... Onun kalbini fethedeli...Üç ay ömrümün tamamına bedel geliyor. Onsuz geçen onlarca yıl ve  onunla geçen üç ay! Az çoğa galebe çalıyor.  Aynı işyerinde çalışıyoruz, aynı mekanın müdavimleri ve aynı mekanın kaçamak bakışlarının taraflarıyız. O tanıdığım en sağlam kızlardan birisi... Güzel, ahlaklı ve açık sözlü... O da boş değildi bana karşı, ilgisi had seviyedeydi, sevgisi hadsizdi öyle hissediyordum. Sırf sigarayı bırakayım diye o da benimle sigara içmeye başladı. Bu kötülüğü ona yapamazdım. Aşk neler yaptırıyor insana akıl iş değil!

            Üç ay diyorum tam üç ay oldu çıkalı onunla. Çok sevdim bu kısa sürede ve bunu ona ispatladım. O da benden emindi. Sorun yok gibiydi.  Bazen seversiniz, dünyalar sizin olur ama aslında her şeyi berbat ediyorsunuzdur ve ne yazık ki  bunun farkında da değilsinizdir!

            Sırf okumak için terk edersiniz yaşadığınız şehri ya da ülkeyi.Kız da okumak için gelmişti Amerika'ya. Gelirken geride bıraktıkları vardır ve siz onu sevmeye başlarken geçmişini   hiç düşünmezsiniz. O an yanınızdadır ya yeterlidir. Öncesi ve sonrası aklınıza gelmez. Ama O, öncesini aklına getirirse! İşiniz bitiktir o an! Bir gün geldi yanıma ve şunu dedi bana: "Ama benim bir sevdiğim vardı!" Kırıldı kolum kanadım. Dünyam başıma yıkıldı, enkaz oldum. Duvarlarım çöktü sırtımı dayadığım ve ben altında kaldım duvarlarımın.Sularına kapıldım gözyaşlarımın. İçimdeki ateşin lavıyla küle döndüm. Mevt oldum o an! Nefes alamadım, boğazımı deldim soluklanmak için!

             Lise yıllarında kalma ha! Buraya geldikten sonrada bir süre devam etmişler. Araya mesafe ve zaman girince ister istemez soğuklukta giriyor. Hele kızın okulu uzayınca  ve çocuğun yanına dönmesi ileri bir tarihe kalınca çocuk işkillenmeye başlamış bu işten ve sırf kıza inat başkasıyla çıkmaya başlamış. Kız da ona inat birisiyle çıkmış bir süreliğine.  "Sonra çocuktan ayrıldım ve sen çıktın karşıma." demişti bana. "Şimdi kızıyorum sana! 3 ay sonra okulum bitiyor ve döneceğim ülkeme. Bunu eski sevgilim de öğrendi ve hala beni beklediğini söyledi." Hikayemiz burada düğümleniyor işte! Bir yanda burada kalacak olan ben, bir yandan da kızın döneceği ve kalacağı yerdeki çocuk! Kız o çocukla "Acaba olur mu?" diye düşünmeye başlamış, bunu şöyle dedi  "Olabilir diye düşünmeye başladım. Kendimi ona göre ayarladım. Sonra sen geldin ve dengelerim alt üst oldu."

            Kurşun yemiş gibiydim. Onu bırakmam akıl işi değildi ama o giderse ve o çocuğu tercih ederse ne yapabilirdim? "Senin yanında dünyanın en mutlu insanıyım." diyordu bana.  Hatta ara ara "Aşkım" bile... Onu bu halde nasıl bırakacaktım? Sonra kızıyordu bana, hesap soruyordu " Niye hayatıma girdin? Her şeyi mahvettin. Artık ne seninle oluyor ne de sensiz..."diye. İki ucu ateşten çubuktu bu aşk! Tutabilirsen tut! "Yanında mutluyum ama eve gidince üç farklı kimliğe bürünüyorum: Bu kimliklerden biri Türkiye'ye  gitmemi isteyen Ayşe, o çocukla denememi istiyor. Diğeri Fatma, o da burada kalmayı ve seninle olmayı istiyor. Üçüncü kimliğimse Kübra, bu da kararsız, çaresiz ve üzgün halimi anlatıyor."Kıza bak ya, ben biriyle baş edemezken aynı anda üçüyle nasıl baş edebilirdim? Ama yazık bana!

            - Geri adım atmam! dedim. 'Sensiz  mal gibiyim ve senden çok etkilendim. Nefes bile alamıyorum sensiz. Sen yokken her şey berbat geliyor bana. Bir gün aramız bozuktu seninle o kızgınlık ve dalgınlıkla kırmız ışıkta geçtim. Polis de ehliyetime el koydu hemen. Anla halimi...' Bunu duyduktan sonra gözleri doldu ve çok sustu.

            - Kampa gideceğim üç günlüğüne, kafamı dinleyeceğim ve dönüşte sana kararımı vereceğim. dedi ve hemen gitti. Şimdi ne yapacağım ben! Onun gözlerinde cenneti de görüyorum cehennemi de! Bazen öyle bakıyor ki bana gözlerinin içi parlıyor, çakmak çakmak oluyor ve o an dünyalar benim oluyor. Bazen de öyle bakıyor ki Suriye gibi oluyorum, yıkık ve dökük, bombalanmış, terk edilmiş! Allah'ım sabır ve akıl ver bana ama lütfen çabuk!

            Aynı yerde çalışıyoruz. Bir keresinde bana şunu demişti: 'Sen Kürt'sün ve Alevi'sin, ben Sünni'yim ve sağ görüşlüyüm. Bunu bile problem yaparlar etrafımdakiler çıkarsak eğer!' Bu bile sorun oluyordu ama ben ona aşıktım, derdim ayrı! Her türlü ırki ve dini hususun ötesinde onu seviyorum. Yanımda olduğunda boynuma sarılarak iyi ki varsın deyip öpüşü yok mu? Beni alıp götürüyordu. Yalnız kaldığında da içindeki o Yırtık Ayşe onun  kafasını karıştırıyordu:  Üç ayda ne kadar tanıdı seni, ne kadar sevdi falan! diye.

            Ve yarın O dönecek, benim de kaderim belli olacak.

            Alna yazılan silinmez değil mi?

( Kader Silinmez Değil Mi başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 30.12.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.