Öyle bir gül atıcam ki size gelecek maçta
Âdem abim bilem tutamaz elleri yanar.
CAN YÜCEL
- Bu bir maç yazısı değil aşk
yazısıdır -
Sen bir kupa olsan seni kazanmak için her şeyimi ortaya
koyardım. Sen bir maç olsan "Bu
maçı alacağız başka yolu yok" diye haykırırdım. Ve bu maçta kasti her
türlü hareketten uzak durur aşki her türlü harekete müsaade ederdim.
Sen deplasman oldun bugün bana dün ev sahibimdin. Bu
aşkın en hazin hali bu! Dün sendeydim bugün hiç kimsedeyim. Sen aşkıyla tıklım
tıklımdım. Pankartlarım vardı, boy dize dize "Bu aşkı alacağım başka yolu
yok!"ya da "Ebediyen sevildiğini bil!" diye...
Uzatma dakikalarını yaşıyorum bu aşkın.
Sen ayrılık düdüğünü çalsan bu aşk bitecek.
Senin amigon oldum. Seninle başlıyor her sloganım. Her
tezahüratım sana bir gönderme... Mesela "Seni annem gibi
sevdim!" Daha kutsal bir
sevgi var mı bundan öte? Daha manalı bir slogan var mı? Seni kutsalımmışım gibi
sevdim, anla! Aşkımızın oynandığı stadyumun adı bile Papatya Kalp Stadyumuydu.
Senin aşkınla doluyken hep galiptim. Ben sende mağlubiyeti hiç görmedim ve yaşamadım.
Ancak gidişin bütün galibiyetlerimi sıfıra indirdi.
Hiç böylesine güzel mağlup olmamıştım. Goller kurtardım ama bu aşkı kurtaramadım.
Maçları çevirdim ama bu ayrılığı çeviremedim. Bu aşkta hükmen yenik sayıldım. Galibiyet
senindir sevgili! Sevinebilirsin.
Ben galibisin. Bütün puanlarım sana...Alkışlarım, iyi ve
güzel olan bütün tezahüratlarım sanadır. 90+1'de atılan ve galibiyeti getiren
gol kadar kıymetlisin bende. Penaltıya kalan maçta son penaltıyı kurtarıp
zaferi getiren kurtarış kadar önemlisin.Seni futbolun bütün önemli dakikaları
kadar seviyorum. Bu kalp kupasının tek sahibi sensin. Aşkın mağlubu yoktur bilesin. Bir güzel söz
bile sarf edilmişse bu kazançtır. Bir samimi bakış isabet etmişse yüreğinize
kârdır. Bir içinizi ısıtan sarılış...
Direkten döndü kaç kez aşkımız. Kaç penaltı kaçırdı, kaç
kırmızı kart gördü bu yürek. Gitti denen maçı kaç kez geri çevirdi. Yenile
yenile büyüttük bu aşkı, gol yiye yiye...Averajımız hep eksideydi. Galip
geleceğimiz günleri uma uma yenildik hep. Ama ayakta durmasını bildik. Yenilsek
de aşkımızın içimizde kocaman bir güç olduğunu hissettik ve onun etrafında
kenetlendik. Döktüğümüz göz yaşlarının sevince dönüşeceğini biliyorduk bir gün.
Ama bu aşkın biteceğini hiç düşünmemiştim.
Söz sanatlarında 'terdit' diye bir sanat var: Beklenmezlik... Bu aşk bu sanatı getirdi
aklıma: Sevdik, ayrıldık...
'Çok
sevdik, deliler gibi.
Ayrıldık,
deliler gibi."
Sana mağlup olmak ne güzeldir sevgili! Şereftir senden
gol yemek, sana mağlup olmak manidardır. Hakeme gerek yok, zaten maçı / aşkı
verecek bu kalp! Kalp içi her türlü harekete penaltı çalan hakem bu aşkı sana
vermek için çok çalışmasın. Bu aşkta şike yok ama taraf var. Bu da maçın en
güzel tarafı olan sensin.
"Ben şampiyonusun şimdi! Bu aşkta kalbin tek hakimiydin. Kalbimle oynama yüzden çok fazlaydı.Şampiyon
olarak girdin bu kalbe ve şampiyon olarak kalacaksın. Başka bir şampiyon yok,
açık ara öndesin."
Tribünler tıklım tıklımdı bu aşkta. Ev sahibi sendin. Saha
ve seyirci avantajın vardı ve bunu çok iyi kullandın. Senden gol üstüne gol
bekliyordu herkes! Gül üstüne gül atsan diyordum hani daha iyi olurdu ama
neyse!
"Gül kralımsın bu aşkta!"
Ofsayta düştüm senin yanında. Bu bayrak yanlış bayrak
hakem! Yakışır mı racona! İtirazım sensiz günlereydi, tepkim... Hakem yanlış
anladı aşkımıza kırmızı kart gösterdi. Olacak aşk değil bu! Bu aşkta sen dışı
kaldım. Centilmenliğe aykırı harekette bulundum. Süresiz kalp dışı kaldım. Ceza
sahana yaklaşamıyorum, yasağım sana! Bilmiyorlar bunlar aşk cahili, oysa bir ömür
boyu tutsağım sana!
Aşka jübile yaptım. Daha da sevmem hiç kimseyi!