Bir Adem-i Beşerim
Ne diye sorarsınız neciyim nereliyim
Ben ki yedi bölgeli seksen bir yöreliyim
Ne diye harlarsınız küllenmiş alevimi
Kime ne ki neyim ben sünni mi alevi mi
Ne sağım var ne solum bildiğiniz merkezim
Alnımda adam yazar kâh Lazım kâh Çerkezim
Kim vatana göz dikse suratına tükürdüm
Ben sizden fazlaca Türk sizden fazlaca Kürdüm
İster bir kaçık sayın isterseniz delirdi
Zaten beni tanıyan biraz tuhaf bilirdi
Sayın ki İsmail’im kurban diye sunulan
Sayın ki bir Yusuf’um kör kuyuya konulan
Sayın ki sahabe’yim sayın ki bir havari
Ya Uhudda bir okçu ya Mohaçta süvari
Sayın ki hiç kimseyim sayın ki bir cahilim
Oysa iman aşkıyla yananlara dahilim
İşte sırf bu sebepten Kerbela’ya yürüdüm
Susuzluktan ölürken kuşlar kadar hürüdüm
Çünkü ben bende buldum en sırlı alameti
Ve Eyyup’tan öğrendim sabırdan selameti
Yunus’un dergahında sevgi dolu demliğim
O yüzden aşk bilmeze yabancıdır kimliğim
Mevlana’yla ruh bulup her dem sema dönerim
Sıradan birisiyim şiirdir tek hünerim
Her yangında üşüyüp her çığda pişen benim
Bir Ebabil vurulsa toprağa düşen benim
Yiğit Anadoluyum tanır beni işgaller
Ve beni anımsatır destanımsı eşkaller
En son direnişimi Urumçi’de bıraktım
Oysa ki bir Gazze’ydim Suriye’ydim Irak’tım
Ben bir işçi babanın nasırlı elleriyim
Yahut dul bir kadının yorgun hayalleriyim
Nerde bir ölüm olsa kahrı bana dokunur
Her selanın ardından benim adım okunur
Beni yarından değil dünden ezelden sorun
Bir hece şiirinden yahut gazelden sorun
"Ol" dedi yaratıldım o gün Kalu bela da
Merhabam ezandaydı elvedam bir selada
Bende herkes gibiyim bir adem-i beşerim
Levh-i Mahfuz da saklı an gelince göçerim
Boşverin bilinmesin adım sanım vesair
Kimi bir meczup desin kimi "kitapsız şair"
Mutlu Aydurmuş