1 7- Bu Ne Açılımı

         Ben oldum olası kimseye küsmedim. Her gelene kapımı açtım. Soframda ki ekmeği hep bölüştüm. Hiç bir zaman yok diyemedim. Çünkü ben atalarımdan böyle öğrendim.

Hiç unutmam. Memlekette ki evimizin kapısında dedem sekinin üstünde oturuyordu. Yoldan geçen birisi selam verdi. Dedem de selamını aldıktan sonra

--Ula uşağum nereyesun

--Ormana gidiyorum

--Anladuk da onu gözüm görüyor sen kim olduğunu söyle

--Emice söylesem tanımazsın ki

--Ula tanımaduğum birisi buradan geçemez sen canına mu susadun

Dedem belinde ki silahı çıkardı.Adam birden olduğu yerde dondu kaldı.

--Ula kimsun sen

--Emice yanlış anlama, ben pantu’ların akrabası sayılırım

--Nesi olayusun onlarun

--Pantu Osman’ın emicesinin uşağı oluyorum

--Memleketten mi geldin

--Hee

--Ula p…k yiyenun uşağu sen beni tanımayumusun

--Biraz tanıdık geliyor ama..yine de tanımadum

--Bana Alemdaroğlu Hacı Nuri derler buralarda

--Nuri emice senmisun

--Ula geç pakayım içeri

--Emice beni yolumdan eyleme

--Ula gel şuraya otur pakayum

Dedem elinde ki silahını halen beline takmamıştı. Misafir yanına kadar geldi. Kapının yanındaki sekiye oturttu.

--Hah şöyle anlat pakayum şimdi

Bir taraftan da evde bulunanlara sesleniyordu.

--Kız Fadime

Anam koşarak gelir. Dedem seslensin de birisi çıkmasın dışarı hele. Herkes tir tir titrerdi korkudan. Aslına korku değildi. Büyüklerin sözünü yerine getirmek görevdi bizim için.

--Buyur baba

--Ha bu uşağun karni açtur, sofrayı hazurlayun

--Tamam baba

Adamcağızın daha adını bile öğrenmedik. Dedem başladı ahiret sorularını sormaya. Mecburen adam cevap verecek. En sonunda akrabamız olduğu ortaya çıktı. Anam da çabucak sofrayı hazırlamış kapıya çıktı.

--Baba buyurun içeriye

 

İster akraba olsun ister yedi kat yabancı olsun. Evimizin kapısından kim geçerse geçsin yemek yemeden kapının önünden geçemezdi.

Dedemin bedavadan zenginliği yanı sıra her gelene kapısını açması çevreden bilinir olmuş daha sonraları dedemin kapısında çalışmaya ve kalmaya gelenlerde çoğalmıştı. Bir müddet sonra ormanın içlerinde bu gelenlere evler yapar, birkaç parça arazi, iki baş da inek verdi mi al sana bir komşu.

Çok iyi hatırlıyorum. Laz’ından tut da Çerkez, Abaza, Kürt, Gürcü, Türk ne ararsan çevremizde birbirimize komşu olmuştuk. Aralarında bir sorun oldu mu dedemin kapısına gelirler çare ararlardı. Kimse dedemden habersiz bir şey yapmazdı.

Burada yaşananlardan devletin hiç haberi yok muydu. Vardır elbet ama devlet her şeye karışmazdı. Millet kendi kendine çare arar bulurdu. Devleti ilgilendiren konular ağır işlerdi. Büyük kavgalar ya da bir adam vurulacak da Jandarma köye gelecek.

Şimdi bunlar ne yapmaya çalışıyor. Bir sorun varmış gibi yok onun hakkı yok bunun hakkı diye sayıklıyorlar. Bir tarafta açılım, bir tarafta akil insanlar, nedir bunlar. Allah aşkına bu neyin açılımı. Biri çıkıp da bu açılımın içeriğini bir anlatsın. Öbür taraftan da bakıyorum ne kadar artist varsa akil insan olmuş, bu da tuhafıma gitti. Bu ülkenin akil insanları bence akademisyen olmalı. Onlar film çevirmekten anlar. Üstüne alınmasın arkadaşlar. Biraz gün görmekle akil insan olunmuyor.

Bu topraklarda acı tatlı çok şeyler yaşandı. Bunu inkar etmek insafsızlık olur. Yaşananların iç yüzünü tam bilmeden sanki tarih öğretmeniymiş gibi alırlar dillerine birkaç kelime o ona bağırır, o buna bağırır. Bu bile milleti ikiye bölme tavrıdır. Siz baksanıza işinize. Neden devlet her şeye karışır oldu. Her birimin yöneticileri var onlar yapsın işini. Senin yapacağın onları denetlemek. Yanlış yapanı bulmak. Doğru yapanı da ödüllendirmektir.

 

Bu yüzdendir ki kimseyle dargın olmadığım için benim kimseyle barışmaya veya özür dilemeye ihtiyacım yok. Adım gibi eminim. Geçmişte birileri yamuk yapmış ise bu yüzden de zarar görmüşse devlet devlettir diyecek sinesine çekecek. Devlet babadır. Ne zaman çocuklar adam oldu da babayı döver oldular. Baba hiçbir zaman dövülmez.

         Kimseye yamuk yapmadım. Vatanıma ve milletime ihanet etmedim. Kundakta ki bebeğe kurşun sıkmadım. Hamile kadınların karınlarını deşmedim. Karakol basıp canlı canlı askerlerin derisini yüzmedim. Daha bir çok yazılacak ve söylenecek söz var ama hangi birini yazayım.

         Şimdi kalmış birileri bana diyor ki "gerekirse senin derini yüzenden özür dileyeceksin" Ben kundakta ki bebeğe kurşun sıkandan özür dileyeceksem ölürüm daha iyi.Yanlış yaptıklarına kanaat getirip onlar benden özür dileyecek. Bu vatanda binlerce insan sırf özgürlük uğruna, insanca yaşama uğruna şehit düştüler. Ben tarihte yaşananları bir kenara atıp atalarıma ihanet edemem.

         Bu topraklarda ve tüm islam ülkelerinde yaşanan olayların arkasında dış güçlerin parmağı olduğunu, içimizde ki hainlerin onların oyuncağı olduğunu sağır sultan bilmesine rağmen sen hangi akıl ile bana bu açılım veya saçılım hikayesini yutturmaya çalışıyorsun. 

         Bu devlet isterse hiç bir hain bırakmaz. Senin içinde ve çevrende terör örgütleri cirit atıyorsa bu senin delalet içinde olduğunun kanıtıdır. Sen kalkıp bir başka ülkenin üniter yapısına karşı gelenlere yardım edeceksin bir başka ülke senin halkını sana karşı kışkırttığı zaman o insanlara terörist diyeceksin. Bu ne çarpıklık.

         Sen bu kafayla bu ülkeyi tamamen teröristlerin kucağına atacaksın. Kardeş kardeşi, Müslüman müslüması vurmaya devam edecek. Benden söylemesi ileride çok kötü olaylar olacak.

         Bir zamanlar kürt arkadaşıma “lan kıro” diye seslenirken, o da bana “laz uçar da kaz uçmaz mı” diye takılırdı. Birbirimizle dalga geçerken bile gülmekten kırılırdık. Şimdi bırak dalga geçmeyi gülmeyi bile unuttuk.

         Aklınız varsa geçmişten gelen ızdırapları bir kalemde silip atacaksınız. Net bir şekilde “bu ülkeyi seven, bu ülkede karnını doyuran kim varsa birbirinizi affetmeye mecbursunuz. Bundan böyle bir daha hır gür istemiyorum. Bugünden itibaren kim ortalığı karıştırırsa ona en ağır cezayı keserim” diyecek ve kestirip atacaksın. Yani kısacası net olacaksın.

         Aklıma gelmişken yazmadan edemeyeceğim. Bizim başımızdakiler bazı ince ayarları bilemiyor. Duygu nedir, maneviyat nedir, ana yüreği nedir bilmiyorlar. Çocuklar hata yapabilir. O çocuğu vurursan babalar kinlenir, anaların yüreği ağlar. O çocuk terörist bile olsa ana yüreğinde evlattır. Onun için bir yerlerde konuşma yaparken biraz dikkatli olun. Resmen ya bilerek ya da bilmeyerek bölücülük yapıyorsunuz. Devlet baba bölücülük yapmaz. Başlı başına bu konu bile günlerce tartışılacak bir konudur. Gerçekten devlet bölücülük yapıyor mu ?

         Bakın size ispatlayayım isterseniz. Bir sokak düşünün. O sokakta bazı insanlar okuyor devlet adamı oluyor. O çocuklar bir daha o sokağa emekli olana kadar dönemiyor. O sokaktan ayrı sitelerde, lojmanlarda ikamet ediyorlar. Kendilerine ait kantinleri, bahçeleri, plajları oluyor. Peki o sokakta geriye kimler kalıyor. Okumayan işçi, çiftçi veya esnaf kalıyor. Devletin memurları lojmanlarda veya bürolarda olduğu için o sokakta bir sorun çıktığında o sorunun içinden çıkamıyor. Bu şekilde kargaşa gittikçe büyüyor.

         Devletin polisi, askeri, doktoru, öğretmeni o sokakta kalsaydı en azından bir sorun çıktığında vatandaş hemen karakola koşmazdı. Nasıl olsa komşum avukat ona bir danışayım derdi. Yol yordamı öğrenmeye çalışırdı. Şimdi ne oldu. Polisin vatandaşı yönlendirmesi bile suç oldu. Gel de çık işin içinden. Polis her şeye karışamaz. Bana yan baktı şikayet. Al ifadeleri gönder savcılığa, oradan da mahkemeye, mahkeme de kessin cezayı. Her kurulan mahkemenin masrafı kimden çıkacak. İşte o boş bıraktığın sokakta kalanlar başına bela olacak. 

         Doğuda devlet elektirik, su parasını tahsil edemez  Kaçak elektriğin faturasını batıda yaşayanlara ödettirir. Alıyorsun eline elektirik makbuzunu başlıyorsun incelemeye, bir de ne göreyim. Verginin vergisi var. Elektirik kullanım parası ile keseneklerin parası yarı yarıya.

Devlet bölücülük yapmaz inancında olsan ne yazar. Bunlar yaşanırken bu ülkede nasıl açılım hikayesinde inat ediyorsunuz. Bu milleti ne kadar da paramparça etmeye çalışsanız da bir gün gelecek canına tak diyecek. Arkanıza orduya da, mahkemeleri de alsanız çaresi yok. İşte o zaman sizleri hiç kimse kurtaramaz.

Ne olursunuz bırakın bizi bize. Ben yine kürt kardeşime kıro diye takılayım. O da bana laz uçar da kaz uçmaz mı diye takılsın. Biz kendi aramızda anlaşırız. Sizler devleti ilgilendiren olaylarla uğraşın. Devleti ilgilendiren meseleleri bilmiyorsanız isterseniz onları da sıralayayım.

İnanın vallahi çok basit. Yollar, köprüler, okullar yapmak değil ha yanlış anlamayın. Eğitim, sağlık, güvenlik gibi meseleler. Yapacağınız iş o kadar da çok değil. İşin özünde ne var biliyormusunuz. Bu ülkede her konuda ilim yapmış insanlar var. Bırakın bu işleri onlara. Siz yalnızca yürütmeye bakın arkadaş. İş yapacak olanlarında önünü kesmeyin. Vergileri Avrupa kriterlerine getirin. Denetleme işine bakın.

Of be öyle canım sıkılıyor ki adamı canından bezdiriyor bunlar. Akşamları televizyon bile izlemek istemiyor canım. Bir maç zevkimiz vardı onun da anasını ağlattılar. Bundan sonra maç ta seyretmiyorum. Nasıl olsa yıl sonunda şampiyon belli.

Bu ülkede eğer kardeşliğin ve barışın sağlanmasını istiyorsanız ilk önce yapacağınız iş din ve terör üzerinden siyaset yapmayacaksınız. Basit ve bölücü konuşmalarınızla milleti germeye hakkınız yok. Herkesi kucaklayacaksınız. Bu bizden o sizden demeyeceksiniz.

Neyse fazla kafanızı ağrıttım. Yazdıkça yazasım geliyor. Kusuruma bakmayın. Kafanıza göre mutlu olun.


06.12.2014

( 7- Bu Ne Açılımı başlıklı yazı Deli Necmi tarafından 6.12.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.