1
Ben oldum olası kimseye küsmedim. Her
gelene kapımı açtım. Soframda ki ekmeği hep bölüştüm. Hiç bir zaman yok
diyemedim. Çünkü ben atalarımdan böyle öğrendim.
Hiç unutmam. Memlekette ki evimizin kapısında dedem sekinin
üstünde oturuyordu. Yoldan geçen birisi selam verdi. Dedem de selamını aldıktan
sonra
--Ula uşağum nereyesun
--Ormana gidiyorum
--Anladuk da onu gözüm görüyor sen kim olduğunu söyle
--Emice söylesem tanımazsın ki
--Ula tanımaduğum birisi buradan geçemez sen canına mu susadun
Dedem belinde ki silahı çıkardı.Adam birden olduğu yerde dondu
kaldı.
--Ula kimsun sen
--Emice yanlış anlama, ben pantu’ların akrabası sayılırım
--Nesi olayusun onlarun
--Pantu Osman’ın emicesinin uşağı oluyorum
--Memleketten mi geldin
--Hee
--Ula p…k yiyenun uşağu sen beni tanımayumusun
--Biraz tanıdık geliyor ama..yine de tanımadum
--Bana Alemdaroğlu Hacı Nuri derler buralarda
--Nuri emice senmisun
--Ula geç pakayım içeri
--Emice beni yolumdan eyleme
--Ula gel şuraya otur pakayum
Dedem elinde ki silahını halen beline takmamıştı. Misafir yanına
kadar geldi. Kapının yanındaki sekiye oturttu.
--Hah şöyle anlat pakayum şimdi
Bir taraftan da evde bulunanlara sesleniyordu.
--Kız Fadime
Anam koşarak gelir. Dedem seslensin de birisi çıkmasın dışarı
hele. Herkes tir tir titrerdi korkudan. Aslına korku değildi. Büyüklerin sözünü
yerine getirmek görevdi bizim için.
--Buyur baba
--Ha bu uşağun karni açtur, sofrayı hazurlayun
--Tamam baba
Adamcağızın daha adını bile öğrenmedik. Dedem başladı ahiret
sorularını sormaya. Mecburen adam cevap verecek. En sonunda akrabamız olduğu
ortaya çıktı. Anam da çabucak sofrayı hazırlamış kapıya çıktı.
--Baba buyurun içeriye
İster akraba olsun ister yedi kat yabancı olsun. Evimizin
kapısından kim geçerse geçsin yemek yemeden kapının önünden geçemezdi.
Dedemin bedavadan zenginliği yanı sıra her gelene kapısını açması
çevreden bilinir olmuş daha sonraları dedemin kapısında çalışmaya ve kalmaya
gelenlerde çoğalmıştı. Bir müddet sonra ormanın içlerinde bu gelenlere evler
yapar, birkaç parça arazi, iki baş da inek verdi mi al sana bir komşu.
Çok iyi hatırlıyorum. Laz’ından tut da Çerkez, Abaza, Kürt, Gürcü,
Türk ne ararsan çevremizde birbirimize komşu olmuştuk. Aralarında bir sorun
oldu mu dedemin kapısına gelirler çare ararlardı. Kimse dedemden habersiz bir
şey yapmazdı.
Burada yaşananlardan devletin hiç haberi yok muydu. Vardır elbet
ama devlet her şeye karışmazdı. Millet kendi kendine çare arar bulurdu. Devleti
ilgilendiren konular ağır işlerdi. Büyük kavgalar ya da bir adam vurulacak da
Jandarma köye gelecek.
Şimdi bunlar ne yapmaya çalışıyor. Bir sorun varmış gibi yok onun
hakkı yok bunun hakkı diye sayıklıyorlar. Bir tarafta açılım, bir tarafta akil
insanlar, nedir bunlar. Allah aşkına bu neyin açılımı. Biri çıkıp da bu
açılımın içeriğini bir anlatsın. Öbür taraftan da bakıyorum ne kadar artist
varsa akil insan olmuş, bu da tuhafıma gitti. Bu ülkenin akil insanları bence
akademisyen olmalı. Onlar film çevirmekten anlar. Üstüne alınmasın arkadaşlar.
Biraz gün görmekle akil insan olunmuyor.
Bu topraklarda acı tatlı çok şeyler yaşandı. Bunu inkar etmek
insafsızlık olur. Yaşananların iç yüzünü tam bilmeden sanki tarih öğretmeniymiş
gibi alırlar dillerine birkaç kelime o ona bağırır, o buna bağırır. Bu bile
milleti ikiye bölme tavrıdır. Siz baksanıza işinize. Neden devlet her şeye
karışır oldu. Her birimin yöneticileri var onlar yapsın işini. Senin yapacağın
onları denetlemek. Yanlış yapanı bulmak. Doğru yapanı da ödüllendirmektir.
Bu yüzdendir ki kimseyle dargın olmadığım için benim kimseyle barışmaya veya özür dilemeye ihtiyacım yok. Adım gibi eminim. Geçmişte birileri yamuk yapmış ise bu yüzden de zarar görmüşse devlet devlettir diyecek sinesine çekecek. Devlet babadır. Ne zaman çocuklar adam oldu da babayı döver oldular. Baba hiçbir zaman dövülmez.
Kimseye yamuk yapmadım. Vatanıma ve
milletime ihanet etmedim. Kundakta ki bebeğe kurşun sıkmadım. Hamile kadınların
karınlarını deşmedim. Karakol basıp canlı canlı askerlerin derisini yüzmedim.
Daha bir çok yazılacak ve söylenecek söz var ama hangi birini yazayım.
Şimdi kalmış birileri bana diyor ki
"gerekirse senin derini yüzenden özür dileyeceksin" Ben kundakta ki
bebeğe kurşun sıkandan özür dileyeceksem ölürüm daha iyi.Yanlış yaptıklarına
kanaat getirip onlar benden özür dileyecek. Bu vatanda binlerce insan sırf
özgürlük uğruna, insanca yaşama uğruna şehit düştüler. Ben tarihte yaşananları
bir kenara atıp atalarıma ihanet edemem.
Bu topraklarda ve tüm islam ülkelerinde
yaşanan olayların arkasında dış güçlerin parmağı olduğunu, içimizde ki
hainlerin onların oyuncağı olduğunu sağır sultan bilmesine rağmen sen hangi
akıl ile bana bu açılım veya saçılım hikayesini yutturmaya çalışıyorsun.
Bu devlet isterse hiç bir hain bırakmaz.
Senin içinde ve çevrende terör örgütleri cirit atıyorsa bu senin delalet içinde
olduğunun kanıtıdır. Sen kalkıp bir başka ülkenin üniter yapısına karşı
gelenlere yardım edeceksin bir başka ülke senin halkını sana karşı kışkırttığı
zaman o insanlara terörist diyeceksin. Bu ne çarpıklık.
Sen bu kafayla bu ülkeyi tamamen
teröristlerin kucağına atacaksın. Kardeş kardeşi, Müslüman müslüması vurmaya
devam edecek. Benden söylemesi ileride çok kötü olaylar olacak.
Bir zamanlar kürt arkadaşıma “lan kıro”
diye seslenirken, o da bana “laz uçar da kaz uçmaz mı” diye takılırdı.
Birbirimizle dalga geçerken bile gülmekten kırılırdık. Şimdi bırak dalga
geçmeyi gülmeyi bile unuttuk.
Aklınız varsa geçmişten gelen
ızdırapları bir kalemde silip atacaksınız. Net bir şekilde “bu ülkeyi seven, bu
ülkede karnını doyuran kim varsa birbirinizi affetmeye mecbursunuz. Bundan böyle
bir daha hır gür istemiyorum. Bugünden itibaren kim ortalığı karıştırırsa ona
en ağır cezayı keserim” diyecek ve kestirip atacaksın. Yani kısacası net olacaksın.
Aklıma gelmişken yazmadan edemeyeceğim.
Bizim başımızdakiler bazı ince ayarları bilemiyor. Duygu nedir, maneviyat
nedir, ana yüreği nedir bilmiyorlar. Çocuklar hata yapabilir. O çocuğu vurursan
babalar kinlenir, anaların yüreği ağlar. O çocuk terörist bile olsa ana
yüreğinde evlattır. Onun için bir yerlerde konuşma yaparken biraz dikkatli
olun. Resmen ya bilerek ya da bilmeyerek bölücülük yapıyorsunuz. Devlet baba
bölücülük yapmaz. Başlı başına bu konu bile günlerce tartışılacak bir konudur.
Gerçekten devlet bölücülük yapıyor mu ?
Bakın size ispatlayayım isterseniz. Bir
sokak düşünün. O sokakta bazı insanlar okuyor devlet adamı oluyor. O çocuklar
bir daha o sokağa emekli olana kadar dönemiyor. O sokaktan ayrı sitelerde,
lojmanlarda ikamet ediyorlar. Kendilerine ait kantinleri, bahçeleri, plajları
oluyor. Peki o sokakta geriye kimler kalıyor. Okumayan işçi, çiftçi veya esnaf kalıyor.
Devletin memurları lojmanlarda veya bürolarda olduğu için o sokakta bir sorun
çıktığında o sorunun içinden çıkamıyor. Bu şekilde kargaşa gittikçe büyüyor.
Devletin polisi, askeri, doktoru,
öğretmeni o sokakta kalsaydı en azından bir sorun çıktığında vatandaş hemen
karakola koşmazdı. Nasıl olsa komşum avukat ona bir danışayım derdi. Yol
yordamı öğrenmeye çalışırdı. Şimdi ne oldu. Polisin vatandaşı yönlendirmesi
bile suç oldu. Gel de çık işin içinden. Polis her şeye karışamaz. Bana yan
baktı şikayet. Al ifadeleri gönder savcılığa, oradan da mahkemeye, mahkeme de
kessin cezayı. Her kurulan mahkemenin masrafı kimden çıkacak. İşte o boş
bıraktığın sokakta kalanlar başına bela olacak.
Doğuda devlet elektirik, su parasını
tahsil edemez Kaçak elektriğin
faturasını batıda yaşayanlara ödettirir. Alıyorsun eline elektirik makbuzunu
başlıyorsun incelemeye, bir de ne göreyim. Verginin vergisi var. Elektirik
kullanım parası ile keseneklerin parası yarı yarıya.
Devlet bölücülük yapmaz inancında olsan ne yazar. Bunlar
yaşanırken bu ülkede nasıl açılım hikayesinde inat ediyorsunuz. Bu milleti ne
kadar da paramparça etmeye çalışsanız da bir gün gelecek canına tak diyecek.
Arkanıza orduya da, mahkemeleri de alsanız çaresi yok. İşte o zaman sizleri hiç
kimse kurtaramaz.
Ne olursunuz bırakın bizi bize. Ben yine kürt kardeşime kıro diye
takılayım. O da bana laz uçar da kaz uçmaz mı diye takılsın. Biz kendi aramızda
anlaşırız. Sizler devleti ilgilendiren olaylarla uğraşın. Devleti ilgilendiren
meseleleri bilmiyorsanız isterseniz onları da sıralayayım.
İnanın vallahi çok basit. Yollar, köprüler, okullar yapmak değil
ha yanlış anlamayın. Eğitim, sağlık, güvenlik gibi meseleler. Yapacağınız iş o
kadar da çok değil. İşin özünde ne var biliyormusunuz. Bu ülkede her konuda
ilim yapmış insanlar var. Bırakın bu işleri onlara. Siz yalnızca yürütmeye
bakın arkadaş. İş yapacak olanlarında önünü kesmeyin. Vergileri Avrupa
kriterlerine getirin. Denetleme işine bakın.
Of be öyle canım sıkılıyor ki adamı canından bezdiriyor bunlar.
Akşamları televizyon bile izlemek istemiyor canım. Bir maç zevkimiz vardı onun
da anasını ağlattılar. Bundan sonra maç ta seyretmiyorum. Nasıl olsa yıl
sonunda şampiyon belli.
Bu ülkede eğer kardeşliğin ve barışın sağlanmasını istiyorsanız
ilk önce yapacağınız iş din ve terör üzerinden siyaset yapmayacaksınız. Basit
ve bölücü konuşmalarınızla milleti germeye hakkınız yok. Herkesi kucaklayacaksınız.
Bu bizden o sizden demeyeceksiniz.
Neyse fazla kafanızı ağrıttım. Yazdıkça yazasım geliyor. Kusuruma bakmayın. Kafanıza göre mutlu olun.
06.12.2014