Başımda dönüp duran
huysuz bir kuş gibi
Bakir ovaların arasında
belki
Ya da bir dağın yamacı
kadar
Erişilmez ve doyum
olmaz tadına
Başımı yasladığım o
dost yüreğin.
Pervasızca biraz
Yeri geldi mi
vurdumduymaz
Seyrelmiş anılarımın
yadigarı
O sessiz ve hüzün dolu
akşamlar
İki yanımda ellerim ve
bomboş.
Duvarın ötesi sessiz
bir öfkenin habercisi
Doyumsuz özlemi
Ve kavuşamamanın
verdiği o tedirginlik
Yine yeniden savurduğum
tüm cümleler devrik
Ve isyan dolu.
Değdi ellerim bir kez
daha içi boş tabloya
Yırtık resimler
pejmürde
Ve dağılmış dört yana.
Iskalarken arzuları
Yedi yuttu kader beni
Biçare avuttum kendimi
İçinde boğulduğum
gözyaşlarımda.
Unuttukça tekerrür etti
anılar
Arşa değdi unuttuğumu
sandığım ne varsa.
Yalıtılmış binlerce düş
Ruh dediğin aciz, sefil
bir derviş
Gözüm açıkken nihayete
ermiş.
Susarken hidayete ermek
kadar olağan
Sesi duyulmadı bir kez
bile
Boğazımda tıkanan
kelimelerin.
Neye yarar yalnız
başına
Sevgi kadar sefil ve
yalnız o mefhum
İçine yığdığım sırnaşık
arzularım.
Girdabında çalkalanırken
Kulaçlarken ummanı
Bir adım ve bir adım
derken
Ve sezdirmeden
kimselere
Serzenişim duyulmadı
işte
Ve çoktan savruldu aciz
bedenim.