Yılların ayazı vurmuş şakaklarıma

Isınmıyor bir türlü ellerim, ayaklarım

Bütün mevsimlerim kış…

Derin çizgiler, mor halkalar aynasında

Yüreğim kırış kırış…

 

Bir garip kurgu olmalıydı bu

Ya da bir rüya…

Kopup geldi nasılsa yalnızlığıma bir akşamüstü

Göçmeye yüz tutmuş bir taş duvarın arkasında

Ne kadar birikmişim varsa ‘acep-keşke’ envâından

Boy sırasına sokup

İzmarit ezer gibi ezecektim güya…

 

‘Dediler’i  ve ‘demişler’i  toplayacaktım sonra birer birer

Yan yana, omuz omuza, sırt sırta yaslayıp cümlesini

Gözümü bile kırpmadan

Ve asla titretmeden ellerimi

Kurşuna dizecektim

Olmadı…

Hey gidi dünya!

 

“Deli mi ne…” dedi bir ses o taş duvarın arkasından

Tutukluk yapacağı tuttu tüfeğimin

Tüfeğimi namlusundan vurdular…

Yaslıydım…

Öfkeliydim…

Ve sarhoştum…

Tüfeğimi namlusundan vurdukları akşam

Karanlığa koştum…

 

Çizdim üstünü hışımla tüm yazılmış olanların

Ve dahi

Yazılacak olanların…

Bir daha

Bir daha

Bir daha…

Sonra

Çatlasın dedim neresinden çatlayacaksa şişe-i câmım

Ne denli kara gelecekse gelsin dedim serencâmım

Devrilsin dedim sıralı dağlarım birbiri üstüne devrilsin

Sen ki ey yaşamak dedim

Sen ki

Aslında bir ağulu dilsin…

Bir bilseler hani

O kadar da önemli değilsin…

 

Ahmet KÖKEN

 


( Tüfeğimi Namlusundan Vurdular başlıklı yazı Hocaoğlu tarafından 16.11.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.