GENÇLİĞİNİ
YAŞAMAK …
Dünyaya gelişimize vesile olan anne ve babamızın; evlatlarımızın dışında hep seçmekle geçiyor
hayatımız. Onu seç, bunu seç, şunu seç! Seçiciler kurul üyesi gibiyiz aslında.
Arkadaş,
dost; yaren, okul, iş, yaşam tarzı ve eş seçimi! Ne seçersen seç te en hassas
ve mühim olanların başında eş seçimi geliyor bence.
Eş
seçimi ve seçilmek için gerekli malum şartlardan bahsetmek değil amacım. Evlilik sürecinde dikkat edilecek bilinen
sebepleri de tekrarlayacak değilim asla. Ama son zamanlarda artan boşanmalar ve
isnat edilen bahaneler konuyu teşkil edecektir.
**** )) Evlenmeyi mecburi ödev gibi algılayanlar; netice itibariyle sınıfta kalmaya
mahkumdurlar.
**** )) Evlilik ; çiftlerin birbirlerine olan hakları ömür boyu ödeyemeyecekleri borçlar
manzumesidir.
**** )) Gün geçtikçe kenetleşilen, uzlaşı yöntemleri artan
en kuvvetli münasebet evliliktir. O müessese asla yıkılmaz. Çöküntü varsa o suç evliliğin değil evlenen
çiftlerindir. Çünkü evlilik kutsal bir
müessesedir.
**** )) İlk eşler Allah’ın armağanıdır. Sonrasına çok kılıflar giydirilir. Ama dikiş
tutmaz; sökülürler ! Çünkü; şeytan artık
terzidir.
Hal
böyle iken; şu veya bu nedenlerle
boşanmaların varit oluşu malumdur. Ekonomik
nedenler, şiddetli geçimsizlik, ihanet ve benzeri sayılabilecek maddelere
eklenen son zamanların hicivi çok yüksek gerekçesini göz ardı etmemek gerekir.
**** )) Genç delikanlı ve hanımefendi tanıştırıldılar ve
oturdular bir kaç saat sohbet ettiler,ayrıldılar . Bir
araya gelme sebepleri malumdu. Hanımefendi olumsuz intibalara sahipti. Ya
delikanlı? Sordukların da " Harika biri. Ben bu özelliklere sahip muhteşem
bir kadını taşıyamam; ezilirim." diye yanıt verdi. İşte ataerkil bir
topluma veciz bir örnek. Delikanlı ileri de yaşanması kuvvetle muhtemel
boşanmaya daha baştan noktayı koymuştu bile.
**** )) Evlenip boşanmayı ve bunu tekrarlamayı alışkanlık
haline getirenler akıl yoksunu zavallılardır.
**** )) İhanet aşağılık kompleksinin ve her gün daha çok öne
çıkan eşi taşıyamamanın, ezikliğin, hazımsızlığın ve güçsüzlüğün, biçaresizliğin
zavallı bir tatmin ve üstünü kapatma yöntemidir.
**** )) Öz ve asil sevgisine, müşterek resmi bağına ihanet ; bence hayvani
dürtünün ve rezilliğin daniskası, ahlaksızlığın dikalasıdır.
**** )) Ekonomik nedenlerin körüklediği şiddetli
geçimsizliklerin büyük payı olduğu söylenirdi boşanmalar da. Şimdiler de ise
ihanetler ön planda! Milletin ekonomisi düzeldi mi ne. Yoksa ahlak mı iflasta…
**** )) Şuna bak ya. Onca yıl iyi de kötü de ; beraber yürü
hayat yolunu . Ve sonra birden aklına geliversin " Gençliğimi yaşamadım
" diye. Nasıl bir şeyse başla ihanete sırf gençliği yaşamak adına. Yürrü
be yürrrüü. Hele koysunlar kapı önüne de gör anyayı konyayı, örekeyi.
**** )) "Gençliğini yaşamak " kavramı bir
kılıftır, kocaman bir uydurmacadır. Önüne gelenle gayri ciddi ilişkiler içinde
yatıp yuvarlanmak; karşısındakilerin
umut , onur ve gururları ile oynamanın adı " gençliğimi yaşıyorum!" veya tersini düstur edinmek " gençliğimi yaşayamadım!" olarak değerlendirilemez.
Arkadaşını,
dostunu, belki babasını, annesini, memleketini terk edebilir insan. Bir dilekçe
ile istifa edebilir işinden, gücünden . Ama evlilik bir çırpıda basit ve komik
bir gerekçe mesnet yapılarak nasıl sonlandırılır ki? Yukarı da zaman zaman bu
konu ile alakalı aforizmalarımı serpiştirerek geldim. Bence şahsıma ait
düşünceler onların içindedir.
Toplumumuz
da erkek hemagonyası ve dominatlığı; kendisinden
gün be gün ön plana çıkan ve hatta süperleşen eşlerini taşıyamamanın ezikliğini,
uyduruk bahanelere sığınılarak kapatma fiiliyatındadırlar. O zihniyette olanlar , yani gençliğini yaşayamadıklarını
derç edenler; bundan sonra olsa olsa
açık alanda çelik çomak, cibcil, bildirbir oynayacaklardır.
O
hanımların anne, baba ve yakınları gözlerinin içine bakmaya kıyamadıkları
evlatlarını ne hallerle büyütüp, elin oğluna emanet etmişlerdir. Yazık değil
mi?
Seçensin! Seçilensin! Ne umutlarla yuva kuransın. Sonra eşi
hazmedemenin telaşı ile aklı sıra boşanarak tatmin olacaksın. Bu soğan
erkekliğidir. Adamlık değil,
delikanlılık hiç değil.
Nadim
ve betbaht bir hayata adım atanlar; o kapıyı bir gün çalacaklardır. Ama olan olmuş; kervan yürümektedir. Çünkü; o güçlü eş çok
doruklardadır.
Bir bakınız halıhazır da ki toplumumuza. Gün geçtikçe; önemsenecek
sayıda ki gençlerimizin gençliklerini yaşayarak geldiklerini görmek umut verici
ya! Bu can yakıcı, eleştirisel hicivle kastım ortadadır. Artık ileride " Gençliğimi yaşayamadım!
" mazeretini öne sürecekler bir hayli azalacaktır. Müjdeler olsun boşanma davalarına bakan mahkemelerin
yükü azalacaktır.İşte bu günün muhteşem getirisi .
Hadi bakalım !! Ahlaken her gün iflasta olan bu gençliği yaşama eylem ve
hevesinin oldukça revanç da a oluşu daha neler yaşatacak bizlere. Sonumuz
hayrola!