gözlerim tutuştu
mavi uçurtmaları göğsünden vurdular
her nefeste yutkundum çaresizliğimi
güvercinlerin kanatlarını kurşunladılar
görmedi kimseler 
kavruldu yüzümde keder 
astı yüzümün coğrafyasına kendini
savruldum toz misali...



kucağımda iki can
iki yol ayrımı
biri acıyı işler tenime
biri merhem sürer yaralanmış dilime
sürgün vermez kelimeler
kurur yatağında göz pınarlarım...




ah
har’p 
ve turab... 





toz 
duman
mahşer
akıl çorak
elde toprak
dilde ağıt
göğsünde melânet
yaprak yaprak 
koparıldı takvimlerden merhamet



yüreğim zelzele 
yüreğim doğacak kederlere g’ebe
d e r i n d e 
derinden ceset kokusu
a y l a r ı m 
günlerim hengâmesinde
üzerine inşa edilmiş binlerce yıllık gün ve ah...
soyuldu gözlerimden gök mazi 
bilmedi kimseler 
oysa gök (se)mavi



infilak etti kâinatın ağzında insanlık
şehirler söküldü kökünden
ateşten nidalar çıra geceye
ne var ki umut 
küskün günceye...






kan çanağı gözlerden
ça(ğ)larken kırk pınar 
kızıl gelinciklerin cesetlerini topluyorum gölgelerden
es salatu ve’s-selâm okundu göklerden
gün geceye mayalandı
d ’ a y a n d ı 
rüzgârında kara bulutlar
yıkılan kentin dudak kıvrımlarına



ah
nedir bu kıyamet
nedir bu 
har’p 
ve turab...









-n i t e r a - 


Sevgili Deniz Uzuner’e teşekkürlerimle...
( Harp Ve Turab başlıklı yazı nitera tarafından 13.10.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.