İnsanlar toplumsal yaratıklardır. Bir bakıma yaşamak ve mutlu olmak için
birbirlerine muhtaçtırlar.
Toplumsal huzur mutlu yaşamın olmazsa olmazlarının başında gelir.
Bireyler arasında menfaat birliğini gerektirir. Bu nedenle toplumsal menfaatler
bireysel menfaatlerden daha üstündür. Bu da bireylerin toplumun menfaati ve
huzuru için bir takım kişisel özgürlüklerinden, menfaatlerinden fedakârlıklar
etmelerini gerektirebilir. Bir bakıma güçlü toplumlar sevgi, saygı kadar
karşılıklı fedakârlıklar üzerine kurgulanırlar.
Bireyler birbirleriyle ne kadar çok ve güçlü bağlarla bağlanmışlarsa
toplum o kadar güçlü olur. Bu bağları din, ırk, dil, kültür ve menfaat olarak
kısaca tanımlayabiliriz.
Bu bağların en güçlüsü ve kapsamlısı şüphesiz ki din ve inanç
birliğidir. Nedeni ise farklı ırk, dil ve kültürlerde olan insanları da aynı
çatı altında toplayabilmesi, aynı hedefe yönlendirebilmesidir.
Ateizmde bir din olarak kabul edilirse de bireyciliği temel aldığı,
bireysel özgürlükleri dolaysıyla menfaatleri ön planda tuttuğundan dinlerin
birleştirici gücü bu ilkel dinden beklenemez.
Ateist topluluklar menfaatleri gereği gülümseme maskesi takarak
yaklaşan, birbirlerine zorunlu katlananların oluşturdukları toplum olamamış
insan gruplarıdır.
İnsanlar sahip oldukları meziyetlere rağmen sık, sık yanılıp aldanan; bu
nedenle günah ve suç işlemeye meyilli nefis sahibi yaratıklardır.
Toplumları yıkan en büyük afet ise kişisel menfaatlerin toplumsal
menfaatlerin üzerine çıkarılması yani bencilliktir. Bu nedenle toplumları şekil
veren, işlerlik kazandıran kanunlar, kurallar, ilkeler vardır.
Toplumlar adalet ile varlıklarını korurlar. Adaletin uygulanmadığı ya da
uygulanamadığı toplumların varlıklarını koruyup yaşamını sürdürmesi mümkün
değildir. Bu nedenle kanunlar, kurallar, ilkeler uygulanabilir, pratik daha da
önemlisi toplumca bilinmiş; kabullenilip benimsenmiş olmalıdır. Zorlamalar
pratikte yarar sağlamaz. Zulüm oluşturduğundan toplumların dağılmasına neden
olur.
Toplumsal birlikteliği pekiştirip güçlendirme bakımından kanunların,
kuralların ilkelerin hataları, yanlışları, günahları cezalandırma kadar
iyilikleri güzellikleri ödüllendirme de büyük önem taşır.
İyilikleri, güzellikleri ödüllendirme cezalandırmanın önünde olmalı
fakat kimi istisnalar dışında cezalandırmadan asla taviz verilmemeli, suç
işleyen ya da işlemeye meyilli kişiler ceza göreceklerini kesin olarak
bilmedirler.
Af yetkisi sadece ve sadece mazlumun ya da birinci dereceden
akrabalarının hakkı ve yetkisidir. Başkaları bu hakkı kullanamaz.
Görüleceği gibi bireyleri bir arada tutup toplumları oluşturan,
devamlılığını sağlayan kanunlar, kurallar, ilkeler toplumların önce dinlerine
inançlarına; ardından gelenek ve göreneklerine, kültürlerine uygun olmak
zorundadır. Aksi halde uygulanabilirliği olmaz, ya da zoraki olur. Bu ise
toplumsal huzuru bozar.
Eğer kimi toplumlarda nice uzun yıllardan beri uygulanıp yaşatılmış
kanunlar kurallar ilkeler varsa bunun nedeni toplumsal uygunluktur. Toplumsal
uygunluk ise toplumun yapısına göre şekillenmişlik demektir. Hiç bir toplum
yapısına uygun olmayan zoraki uygulanan kanun, kural ve ilkeleri bünyesinde
tutmaz; yaşamasına izin vermez.
Kanunların, kuralların, ilkelerin nice bin yıllardan beri tarihin
derinliklerinde süzülüp gelmiş uyum ve uygulanabilirliğiyle günümüze ulaşmış
şeklini biz ahlak kuralları olarak tanımlıyoruz.
Ahlak kuralları kimi kişilerin ya da felsefelerin temellerine göre
değişmezler. Tek tanrılı üç büyük dini temel almış ahlak kavramı hemen, hemen
aynıdır.
Bir bakıma ahlak kuralları toplumları oluşturan başta din ve inanç olmak
üzere kültürel değerlere göre şekillenmiş, uygulanmış ve sabitlenmiştir. Bu nedenle ahlak kurallarının din dışı
oluştuğu iddiası boş ve mesnetsiz olduğu kadar; akıl, mantık ve bilim dışıdır.
Ahlak kuralları din ve inançlarla birlikte akıl, mantık ve gerçek
bilimin ortak ürünleridir.
=
= = =
Din ve inançların bireyler dolaysıyla toplumlar üzerindeki etkilerini şu
şekilde özetleyebiliriz.
a)-Ahlak kuralları toplumları oluşturup bir arada tutan yasa, kural ve
ilkelerin tarihin derinliklerinden süzülüp gelen özü olduğu gibi genelde din ve
inançlarında farz olarak nitelenen emirleridir. Bu nedenle gerçek din ile
şekillenmiş toplumların daha ahlaklı ve güçlü olması beklenir.
b)-Bir Yaratıcının olmadığı, varoluşun rastlantılarla oluştuğu hipotezi
insanın aklını, mantığını, nice bin yıllardan beri elde ettiği bilimini hor
hakir görme, alay etmedir, insanlığa yapılmış açık bir iftiradır.
Varlığımız Yaratıcının sonsuz ilmi ve gücü ile ilmek, ilmek dokuduğu bir
mucizeler yumağıdır ve var olduğunun en büyük kanıtıdır. Bu nedenle varlığımızdaki ve çevremizdeki
varoluşun sırları öğrenmek biz insanları Yaratıcının sıfatlarına
ulaştırır.
Gerçek dindar kişiler Yaratıcının sıfatlarını eserlerinde arayıp bulmaya
çalışırlar. Buldukça Tanrı’ya daha çok yaklaşırlar.
Görmek, düşünmek, Yaratıcıyı eserlerinde arayıp bulmak gerçek
dindarların üzerine farzdır. Bu da gerçek bilimin ta kendisidir. Dinlerin
insanları gerçek bilimden uzaklaştırdığı açık bir iftiradır.
Varoluşu görüp de Yaratıcının, dünyayı görüp de cennetin, güneşi görüp
de cehennemin, doğum ve ölümü görüp de ahretin var olduğu sonucuna ulaşamamak,
bu büyük gerçeği anlayamamak; akıl, mantık ve muhakeme gücü olan biz insanlar
için en büyük gaflettir.
c)-Gerçek dindarlar Allah’tan başka hiçbir üstün güç, Onun rızası
dışında başka bir amaç tanımaz ve bilmezler. Onar için Dünya ve nimetleri amaç
değil Yaratıcıya ulaştıran araçtır.
d)-Gerçek dindarlar tüm varlıklarıyla O En Büyük Varlığa
bağlandıklarından ve yardımını umduklarından asla ümitsizliğe kapılmazlar.
Allah’tan ümit kesmek, intihar etmek telafisi mümkün olmayan çok büyük
günahtır.
e)-Dindarların bu dünyada bırakacağı en kıymetli mirasları bilime dayalı
eserlerle birlikte; dinine, milletine hayırlı evlatlar ile sadaka-i cariye
hükmünde olan yapılardır.
İmkânları olduğu halde bilim yapmayıp evlatlar sahibi olmayan;
evlatlarını sevmeden ve hatta torunlarını koklamadan, sadaka-i cariye hükmünde
eserler bırakmadan ölüp gidenler hayatlarını boşuna geçirmişler demektir.
f)-Cenab-ı Allah (c.c) inananlara alkol, uyuşturucu, faiz, kumar, zina
vb. gibi insan beden ve ruhlarını yoran, tahrip eden her türlü bireysel ve
toplumsal afetlerden uzak durmalarını emreder. Bu ise sağlıklı ve uzun yaşamın
temelleridir.
Bu nedenle inananlar bu dünyada en baştan uzun, sağlıklı, huzur dolu bir
yaşam ile ödüllendirilirler.
Ahret hayatı ise daha sonra
verilecek en büyük ödüldür. Bir inançlının gerçek amacı bu büyük ödüle hak
etmektir.
Dünyada bunu sadece umabilir,
kazanmak için ömrü boyunca çalışır, elinden gelen her şeyi yapar, sonunda
Yaratıcının takdirini bekler.
Yaratıcının azabından ya da rahmetinden emin olmak çok büyük hata ve
günahtır. Hiç bir zaman cenneti ya da cehennemi hak ettim, bir şeyler yapmama
gerek kalmadı diyemeyiz. Ne rahmetten, nede azaptan emin olamayız.
Bizler için geçici bir mekân olarak var edilmiş olan dünyamız öylesine
muhteşem bir yapıya sahiptir ki doğallığını bozmadığımız müddetçe içlerinde
torunlarımızın da bulunduğu nice canlı nesillerini rahatlıkla barındırabilir.
Bu doğallığı bozmak kendi ellerimiz ve isteğimizle kıyameti davet etme
demektir.
Bu, Takdir-i İlahiyi aykırı değildir. Çünkü Takdir-i İlahi sebepleri
neden olarak kullanır. Kendimiz ettik, kendimiz bulduk demektir. Cenab-ı Allah
(c.c) adildir. Adillik, mükafat kadar hak edene cezada verebilmedir.
Doğallığın en güzel, en mükemmel olduğunu tam anlamıyla kavradığımız,
daha da önemlisi koruduğumuz zaman pek çok sorunumuz çözülecek demektir.
Yeter ki geç kalmayalım.
= = = =
Sayın yazar ısrarla kaçınmış ama dinlerin güzelliklerinden bir buket
sunmaya çalışalım.
Vereceğimiz örneklerin kaynağı doğal olarak tek Tanrılı dinlerin
sonuncusu bu nedenle en gelişkini olan İslam’ın ahir zaman peygamberi; gelmiş
geçmiş tüm insanların en büyüğü, en mükemmeli, en hayırlısı; en ahlaklısı
olarak örnek alacağımız Hz. Muhammet (a.s) olacaktır.
Peygamber efendimizin sonsuz hazinelerinden, ahlak bahçesinin nadide
çiçeklerinden sadece bir demet alacağız.
Bakalım yazarımızın iddia ettiği gibi ikiz kuleleri yıkın; çoluk çocuk
kadın genç ihtiyar demeden tüm insanları öldürün diye emretmiş mi? Evrensel
ahlak değerlerine aykırı tek bir emri var mı?
Peygamber efendimiz şunları buyuruyor:
Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz.
Müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz. (Buhari)
İnsanları kendine düşman etmek
istersen elindekilere göz dikmen yeter.(İbn Mace)
Münafıklığın alameti üçtür: Yalan
söylemek, emanete hıyanet etmek,
vaat
ettiğini yerine getirmemek. (Hadimi-İslam ahlakı)
Söz taşıyanlar cezalarını çekmedikçe ya da
affedilmedikçe cennete giremezler. (Müslim)
Kim Allah’a (c.c) ve ahret gününe
iman ediyorsa misafirine ikram etsin (Müslim)
Her duyduğunu başkalarına
söylemesi kişiye günah olarak yeter.(Ebu Davud)
Her iyilik bir sadakadır.
(Buhari)
En üstün sadaka aç bir canlıyı doyurmaktır.(Beyhaki)
İnsan elinin emeğinden daha
hayırlı lokma yememiştir. (Buhari)
Müminlerin iman bakımından en
olgunu ahlakça en güzel olanıdır. (İbn Mace)
İnsanlarla olan muamelelerinde
güzel ahlaktan hiç ayrılma (Tirmizi)
İyilik yönünden iki günü denk olan aldanmıştır. (Keşfü’l
Hafa)
Mümin geçimi güzel olan kişidir. Geçimsiz
kişide hayır yoktur.
(Müsned)
Her kul öldüğü hal üzere
diriltilir. (Müslim)
Hiç kimse, kimseye övünmesin; hiç
kimse, kimseye zulmetmesin (Müslim)
Bir günaha düşmüş isen ardından bir iyilik
yap ki iyiliğin günahın kirini siliversin. (Tırmizi)
Müminlerin şerefi dini, asaleti güzel
ahlakı, mürüvveti de aklıdır. (ibn Hıbban)
Hiç biriniz kendisi için
istediğini mümin kardeşi için istemedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz.
(Buhari)
Âlim olmayan, ilim öğrenmeye
çalışmayan bizden değildir. (Beyhaki)
Kıskançlıktan kaçının. Çünkü o ateşin odunu
yiyip bitirdiği gibi bütün hayırları yer tüketir. (Ebu Davut)
Helal ye ve iç ki duası kabul edilenlerden
olasın. (İhya i ulumiddin)
Allah-ü Teala (c.c) kolaylık gösteren güler
yüzlü kişileri daha çok sever.
Bir mümin için din kardeşiyle üç günden fazla
küs durup konuşmamak helal olmaz. (Kenzü’l İrfan)
Nasihatcı olarak ölüm yeter.(Heysemi)
Âlimler (devlet işlerine
karışmadıkça, dünyalık toplamaya meyletmedikçe) peygamberlerin varisleridir.(Ebu davud)
Bir şeyin çoğu sarhoşluk veriyorsa azıda
haramdır. Sarhoşluk veren her şeyden uzak durun. (Kenzü’l
İrfan)
Güzel ve hoş söz en hayırlı sadakalardan
biridir.(Buhari)
Gelip geçenlere eziyet veren şeyleri yoldan
kaldırmak sadakadır. İyilik hesabına hiçbir şeyi küçük görmeyin. Bu, bir
kardeşine güler yüz gösterme olsa bile (Müslim)
Bu dünyanın en değerli, en hayırlı varlıkları
saliha kadınlardır.(İbn Mace)
Kıyamet günü mizana konulacak ilk
şey güzel ahlaktır. (Taberani)
Bir kulun sadece Allah rızası umarak
yuttuğu öfke zerresinden Allah katında sevap bakımından daha büyük, daha
hayırlı yudum yoktur. Öfkelendiğinizde konuşmayın. Ayakta iseniz oturun,
oturuyorsanız yatın. (İbn
Mace)
Ahir zamanda en zor bulunacak iki
şey vardır. Helal para ve güvenilecek arkadaş.(İbn Adiyy)
Bir Müslüman Müslüman’ın
kardeşidir. Onu zulmetmez, tehlikeye atmaz.(Müslim)
Hayırlı bir işe vesile olan onu yapan gibidir.(Tırmizi)
Müminler tüm hallerinde hayır ve iyilik üzerindedirler.(Ramuz)
Zekâtını tam veren, misafirlerine
yemek yediren, yardıma muhtaçlara yardım eden kişi cimrilik afetinden
kurtulmuştur.(Taberani)
Yalan kötülüğe, kötülükte cehenneme
götürür. (Buhari)
Günahlarını azalt ki ölümün kolay
olsun.(Beyhaki)
İnsanlara akılları nasıl eriyorsa öyle
konuşun.(Ramus
el Ehadis)
Kişilerin boş şeyleri ter etmesi İslam’ın
güzelliğinden gelir. Gerçek Müslüman yaşamını boş ve değersiz şeylerle
doldurmaz. (Tırmizi)
En üstün ve hayırlı ibadet ne
kadar sıkıntılı olursa olsun sabredip kurtulmayı beklemektir. (Beyhaki)
Şaka yaparken bile gerçeği
söyleyin.(Tırmizi)
Müminlerin birbirlerini sevmeleri
ve merhametlerindeki misalleri bir canlı bedeninin bir uzvu rahatsızlandığında
diğer uzuvlarında rahatsızlık duymasına benzer.(Müslim)
Hilekârlar, yaptığı iyiliği başa kakanlar
ve cimriler cennete giremez.(Tırmizi)
Kul dilini tutmasını öğrenmedikçe imanın
hakikatine eremez.(Taberani)
En şiddetli ve azgın düşmanınız
iki yakanız arasında duran nefsinizdir.(Deylemi)
Utanma imandan bir kısımdır.(Müslim)
Ardından özür dilemek zorunda
kalacağınız sözleri söylemeyiniz.(Müsned)
Vaat borç gibidir. Yapamayacağınız şeyleri
vaat etmeyin.(Kenzü’l
İrfan)
Dua ederken kabul edileceğinden
emin olun. İçinizde şüphe bulunmasın. (Kütüb-ü sitte)
Selam verme söz söylemeden önce
gelir.(Taberani)
Müslümanlık temizliktir, kirsizliktir.
Sizlerde temizlenip kirsiz olun. Cennete ancak temiz olanlar girer. (Ramuz
el hadis)
Şüphe veren şeyden uzak dur, şüphe vermeyen
şeye yaklaş.(Buhari)
Öfkelendiğinde nefsini hâkim olabilen gerçek
pehlivandır. (Müslim)
En üstün ve hayırlı sadakla birbirinize ilim
öğretmedir. (İbn Mace)
İlim için yola çıkan dönünceye
kadar hak üzeredir.(Ebu Nuaym)
Allah (c.c) sevdiği kullarına kimi dünya
nimetlerinden mahrum eder. Bu tıpkı ahrete zarar veren kimi şeylerden perhiz
etme gibidir.(Tırmizi)
Temizlik imanın yarısıdır.
(Müslim)
Allah kulunu helal kazanç yolunda
yorgun düşmüş olarak görmeyi sever.(Deylemi)
Kadınlar sizlere Allah’ın
emanetleridir. Onlara iyi davranınız.(Hadimi-İslam ahlakı)
Çocuklarınızı iyi terbiye edin. İyi terbiye
onlara yapılacak en güzel ikramdır. (Kütüb-ü sitte)
Diliniz ile kalbiniz bir olmadıkça kâmil mümin
olamazsınız. (Kenzü’l İrfan)
Cömert bir cahil ibadet ehli cimri kişiden
daha değerlidir. (Tırmizi)
Ya hayır konuşun, ya da susun.(Mu’cem’ül
evsat)
İsraf geçimi daraltır. Geçiminizi
bollaştırmak için israftan kaçınınız.(Taberani)
İlim talep etmek geçmişteki
günahların kefaretidir.(Tırmizi)
Çalıştırdığınız kişinin ücretini teri
kurumadan veriniz.(İbn
Mace)
Bir kişi kötülük yaptığında
üzülüyor, iyilik yaptığında seviniyorsa gerçek mümindir. (Taberani)
Gerçek müminler bilim öğrenmeye, iyilik
yapmaya, güzel söz söylemeye asla doymaz. Bu da onları cennete götürür.
(Taberani)
İyilik yaparken gizli tutunuz.
Gizli iyilik Allah’ın gazabını engeller. (Beyhaki)
Fakir iken cömert olmak çok zordur. En
faziletli sadaka muhtaç iken daha muhtaç olanlara verilen sadakadır. (Ebu
Davud)
Kimden, nasıl gelirse gelsin
dedikoduya değer vermeyin.(Müslim)
Annesine, babasına yumuşak
davranan, güzel sözler söyleyen, ihtiyaçların karşılayanlar büyük günahlardan
sakındıkları müddetçe cenneti garantilemişler demektir. (Buhari)
İman etmedikçe cennete giremez, birbirinizi
sevmedikçe de iman sahibi olamazsınız. (Hadimi-İslam ahlakı)
Sadaka dağıtmada, iyilik yapmada
acele ediniz, geciktirmeyiniz.(Müsned)
Allah-ü Teala (c.c) malı istediğine, ilmi
ise isteyene verir.
(Hadimi-İslam ahlakı)
Alimin uykusu cahilin ibadetinden
hayırlıdır. (Hadimi-İslam ahlakı)
Zenginlik mal çokluğuyla gelmez. Gerçek
zenginlik gönül zenginliği yani cömertliktir. (Tırmizi)
Nefsinizin de üzerinizde hakları vardır.
Bu hakları gözetiniz. Amellerde aşırıya kaçmayınız. (Buhari)
İhtiyarlık gelmeden gençliğin,
hastalık gelmeden sağlığın, ölüm gelmeden hayatın kıymetini biliniz.
(Hâkim)
Kişinin malı zekât ya da sadaka vererek
eksilmez.(Tırmizi)
Dünyada iyilik yapan ahrette
iyilik, merhamet eden merhamet bulur. (Ramuz el hadis)
Kendinden uzaklaşanlara yaklaşan,
zulüm edenleri affedip iyilik yapan, mahrum bırakanlara ihsanlarda bulunanlar,
kızdığı zaman yumuşak davrananlar… iyi huy sahipleridir. (Hadimi-İslam
ahlakı)
Hasta kardeşlerinizi ziyaret ediniz. Hasta
ziyaretinde bulunan kişi dönünceye kadar cennet bahçelerinde geziniyor gibidir.(Müslim)
İffetli kalmak isteyene Allah (c.c) iffetli
kılar. (Buhari)
Günah işlediğini bilip de tövbe etmeyenlere
ne kadar yazık.(Ramuz
el hadis)
Ey insanlar! Ziyaretleşin ve hediyeleşin.
Ziyaret sevgiyi perçinler, hediyede kalplerdeki kötü duyguları söküp atar.(Kütüb-ü
sitte)
Hiç şüphe yok ki doğruluk
iyiliğe, iyilik de cennete götürür. (Buhari)
Hayâ ziynettir.( Ramuz el
Ehadis)
Sana zulmedeni affet, sana küsene git.
Sana kötülük edene iyilik et. Aleyhine de olsa daima hakkı, hakikati söyle.(Kütüb-ü
sitte)
İbadetlerin en kolay ve faydalısı az
konuşmak ve iyi huylu olmaktır. (Hadimi-İslam ahlakı)
Gerçek mücahit nefsiyle mücadele
edendir. (Tırmizi)
Anne ve baba cennetin orta
kapısının anahtarlarıdır. Artık sen o anahtarları ister kayıp et, ister
sevginin libaslarıyla sarıp koynunda sakla.(Tırmizi)
Cimrilikten kaçının cimrilik
sizden öncekileri helak nedenidir. Haramları helal ile kanlar dökmeye sevk
etmiştir.(Müslim)
Öksüzlere, yetimlere merhamet et. Başlarını
okşa, yediğinden yedir. Böyle yaparsan kalbin yumuşar. (Ramuz el Ehadis)
Helaller gibi haramlarda apaçık
ortadadır. (Buhari)
Birinizin elinde bir fidan olduğu
halde kıyamet kopacak olsa onu dikmeye gücü yeterse bekletmeden hemen diksin.(Müsned)
İnsanlara teşekkür etmeyen Allah-ü Teâlâ’ya
şükür etmez. (İbn Hıbban)
Kafir olsa da mazlumun bedduası
ret edilmez. Kimseye zulmetmeyiniz, haksızlık yapmayınız. (Hadimi)
İnsanlar öfkelendiğinde Allah’a
sığınıyorum derse öfkesi diner. (İbn Adiyy)
Dinde aşırı gitmekten sakının; çünkü sizden
öncekiler dinde aşırı gitmekten yok oldular. (Nesai)
Övmek ve övülmekten uzak durun. Çünkü o
kişileri manen boğazlamaktır. (Ramuz el Ehadis)
Doğru ve güzel bir söz öğrendiğiniz onu din
kardeşlerinize de öğretin. Bunu yaparak çok güzel bir hediye vermiş olursunuz.(Taberani)
Lanet etmek için gönderilmedim. Hayır dua
etmek, her mahlukata merhamet etmek için gönderildim. (Hadimi-İslam
ahlakı)
Kim sabretmeye niyet edip
çalışırsa Allah (c.c) ona sabır ihsan eder.(Buhari)
Kahkaha şeytandan, gülümseme
rahmandandır.(Kenzü’l irfan)
İnsanların iyisi ömrü uzun,
amelleri iyi olandır. İnsanların en kötüsü ise ömrü uzun amelleri kötü olandır.
Ömrünüzü insanlara en yakışan ziynet (ilim) ile doldurunuz. (Hadimi-İslam ahlakı)
İlim öğrenme yolunda olan kimseye
Cenab-ı Allah (c.c) hem ilmin, hem de cennetin yollarını açar. (Müslim)
Kim ilim öğrenir de insanlardan
gizlerse ahrette ağzına ateşten bir gem vurulur.(İbn Mace)
Akrabalara ziyaret ömrü uzatır.
(Beyhaki)
Tutumlu kişi asla fakir olmaz. (Taberani)
Kendinizden aşağı olanlara bakın,
üstün olanlara bakmayın. Bu yolla Allah’ın (c.c) sizlere ihsan buyurduğu nimetleri
küçük görmemeyi öğrenmiş olursunuz.(Tirmizi)
Borç almaktan sakının. Çünkü o
gündüzün zilleti, gecenin kaygısıdır. (Beyhaki)
Birbirinizi kıskanmayın. Birbirinize kin
tutmayın. Birbirinize çirkin sözler söylemeyin. Birbirinize sırtlarınızı
dönmeyin. Kiminiz kiminizi arkasından çekiştirmesin. (Buhari)
Merhamet etmeyene merhamet
edilmez.(Buhari)
İnsanlara güzel ahlakla muamelede bulunun.
(İbn
Kesir)
Kadere iman kaygı ve üzüntüyü giderir.(Hâkim)
Cenab-ı Allah (c.c) vefalı olanları sever.
Dostluklarınızı devam ettirin.(Deylemi)
En kıymetli amel elinden ve
dilinden kimsenin incinmemesidir. (Hadimi)
İnsanların en hayırlısı insanlara
en çok faydası dokunandır.(Darekutni)
Hoşgörü ve yumuşaklıktan nasibi
olmayanlar hayırdan, hasenattan ve iyilikten de nasibi olmaz. (Müslim)
(Yumuşak davranışlardan mahrum
olan hayırlı davranışlardan da mahrum olur. (İbn Mace)
Neye layıksanız öyle idare olunursunuz.(Taberani)
Müminler selam vermede atılgan ve
isteklidir. Münafıklar ise karşısındakinin selam vermesini bekler. (Ramus
el Ehadis)
İnsanlara layık oldukları değerleri verin (Müslim)
Allah’tan (c.c) korkmak ilmin,
kibirlenmek ise cahilliğin belirtisidir.(Beyhaki)
Size en kolay gelen, bedene en hafif olan
ibadeti haber vereyim mi? Bu susmak ve güzel ahlak sahibi olmaktır. (İbn-i Ebi’d Dünya)
Borcunu azalt ki hür yaşayasın.(Beyhaki)
Hayâ ve edep ile gerektiği kadar konuşmak
imanın, açık-saçık ve gereksiz konuşmak münafıklığın alametidir.(Tırmizi)
Aldatan bizden değildir.(Müslim)
Cenab-ı Allah (c.c) işini doğru
ve güzel yapanları sever.(Beyhaki)
Açları doyuranlar en
hayırlılarınızdır.(Kenzül İrfan)
Tövbe güzeldir, gençlere daha çok yakışır.
(Deylemi)
Her şeyin bir yolu vardır. Cennetin yolu ise
ilimdir.(Deylemi)
Küçüklere merhamet etmeyen, büyüklerin
hakkını bilmeyen bizden değildir.(Tırmizi)
İlim ve hikmetli söz müminlerin yitirdiği
malıdır. Nerede bulursa oradan alır. (Tirmizi)
Nefsin arzularını uymaktan sakının. Çünkü o
doğrulara karşı insanları kör ve sağır yapar. (Camiü’s sağir)
İlim ve irfan sahibi kişilere yaklaşınız.
Onlara değer veriniz. Bu yolla sizde değer kazanırsınız. (Tırmizi)
Alçak gönüllüler yükselir, kibirlenip böbürlenenler
ise alçalır. (İbn Mace)
Fakirleri seviniz, onlara yakın olunuz.
Fakirlere seveni Allah’ta sever.(Ramus el Ehadis)
Hediyeleşin, hediyeleşmek
aranızdaki sevgiyi artırır.(Kütüb-ü sitte)
Cennet annelerin ayağı
altındadır.(Buhari)
Bir kötülük gördüğünüzde gücünüz
yetiyorsa engel olun. Gücünüz yetmiyorsa diliniz ile engel olmaya çalışın. Buna
da gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğz edin.(Buhari)
Gıybet etmeyiniz. Gıybet etmek
ölmüş insan eti yemek gibidir.(Hadimi)
= = = =
İslam dininde büyük günahların bazıları şunlardır ve kesinlikle
yasaktır.
1)-Haksız yere insan öldürmek
2)-Zina ve livata etmek, eşcinsel
ilişkilerde bulunmak,
3)-Keyif almak için sarhoşluk veren, kendini
unutturan içkiler, uyuşturucular kullanmak,
4)-Hırsızlık etmek,
5)-Başkasının malını cebren, zorla almak,
6)-Yalan yere şahitlik yapmak,
7)-Faiz ile mal ya da para alıp vermek,
8)-Anne ve babaya asi olmak,
9)-Sıla-i rahmi terk etmek,
10)-Bile,
bile kul hakkı yemek,
11)-Haksız
yere yetim, öksüz malı yemek,
12)-Terazi
gibi ölçekleri hak üzere kullanmamak,
13)-Rüşvet
almak, vermek,
14)-Hak
şahitlikten kaçınmak,
15)-Gücü
yettiği halde kötülüklere karşı çıkmamak,
16)-Canlıları
diri, diri ateşte yakmak,
17)-Hıyanet
etmek,
18)-Her
ne sebeple olursa olsun ölmüş kişilere (özellikle Ashab-ı Kiramdan (r.anhüma) herhangi birine) buğz etmek, kötülemek, sövmek, yermek,
19)-Namuslu kadınlara fahişelikle suçlamak,
20)-Emanete hıyanet etmek,
21)-Yalan söylemek,
22)-Haset ve gıybet etmek,
23)-Devletin kanunlarına, kurallarına,
emirlerine karşı gelmek,
24)-Cahillik üzerine günahlarda ısrar etmek,
tutucu olmak, hatalardan ders almamak,
25)-Fırsatı olduğu halde ilim yapmamak,
ilimden kaçınmak.
Görüleceği gibi bütün bunlar evrensel ahlak anlayışının temelleridir.
Bir Yaratıcı İradenin olmadığı, ahlakın din dışı olduğu iddiası köhne
bir felsefenin öngördüğü sahte gerçekler üzerine kurgulanmış güdümlü bilimin
yanlışlar dizimidir.
Güneş balçıkla sıvanamadığından sahte kaleler yıkılacak, gerçekler bir
kez daha ortaya çıkacak ve asla kaybolmayacaktır.
Bir var edici İradenin var olduğu bilimin ve mantıksal çıkarımların
ortaya koyduğu inkarı mümkün olmayan açık bir gerçektir.
Yazarın
Önceki Yazısı