Her zaman, her an olduğu gibi yine aklımdaydın
Az önce aramak istedim
İstem dışı da olsa ellerim telefona gitti
Bir anda yine içim burkuldu
Kalbim atmaya başladı
Telefondan numaranı silmiş olsam da
Hala aklımda numaran
 Beynime kazımışım silemiyorum
Son rakamı da tuşlarken bir anda durdum
Hah! Güya kendi kendime söz vermiştim
Hayatımdan çıkaracak
Asla aramayacaktım seni…
 
Artık kalbim de sevgiyle atmıyor senin için
Kin ve nefretle çarpıyor
Dilim adını sayıklamıyor olur olmaz her yerde
Lal oldu çaresiz
Kalbimin sesini dinliyorum şimdilerde
Anlatıyor yaptığın kötülükleri bir bir
Meğer ne çok canımı yakmışsın ve hiç haberim olmamış
Ondanmış ben ağlarken gözlerinin gülmesi
Öyle ya maske varmış yüzünde ben görmemişim
Hani sen gülmezdin ben ağlarken
Onlarda… Onlarda timsah gözyaşlarıymış demek ki…
 
Evi tepeden tırnağa temizlettim haberin olsun!
Ellerimi dokunmadım senden kalan anılara!
Ne varsa sattım seni hatırlatacak
Parasıyla da litrelik rakı aldım.
 Aldatılmışlığımı meze yapıp şerefine kadeh kaldıracağım.
Sevdanla olduğum gibi
Bu sefer içip içip kör kütük sarhoş olacağım.
Yatak odamdaki resmini de sildireceğim duvarımdan
Hoş hayalin gözlerimde her an
Gerekirse onları da oydurup “ama” kalacağım 
Biliyorum hala gözlerinin ne renk olduğunu, elaydı değil mi?
Onları unutmak için de aklımı yitirip çıldıracağım
Çıldıracağım…
 
Peki… Peki ya kalbim?
Seni çok seviyor.
İçimden çıkarabilsem
Ya da seni söküp atabilsem olduğu yerden
Öyle ya seni severken esir düşmüştüm yüreğime
O zaman dinlemediğim mantığım şimdilerde benimle
Vazgeç… Vazgeç ondan hayır gelmez sevme diyor
Kendince çok haklı
Ona göre sevilecek biri olmasan da
Yüreğime göre ömrümü adadım
Ömrümü adadım sana al ömrümü senin olsun…
 
Aslında aşkın nefreti bile hak etmeyecek kadar küçükmüş
Mantığım öyle diyor
Bir de kalbimi inandırabilsem mantığıma
Bu acı, elem, keder ya da her neyse
Bilmem ne zaman terk edecek bedenimi bu hüzün sağanağı?
Peki sen ne zaman gideceksin benden?
İstediğini aldın
Aşkımı kullandın
Kasık sancılarını dindirip, muradına ererken sen
Ben… Ben seni tanıdığım güne lanet ettim.
Kahrolsun beni ısıttığın, sardığın o kış sabahına
İnan kendini benden alıp gittiğin gün
Senin bayramın benim de kurtuluşum olacak…
 
Öyleyse hadi  hadi durma git…
Neden bekliyorsun?
Git… Hadi git…
Çaresiz sonumu görüp çifte bayram mı edeceksin?
Dur bir dakika…
Dur bir dakika… Kal ve gözlerime bak!
Bir şeyler daha kalmıştır söylenecek belki de
Ama neyse!
Daha fazla incitip kırma kalbimi
Ne varsa senden kalan al ve git!
Git…
 
//Giderken unut beni unut ne varsa yaşanılan diyorsun. Yalan mıydı çılgınca sevişmelerimiz ya da hiç olmamış gibi düşlememi istiyorsun? Hadi git… Durma git…//
 
Mustafa KARAAHMETOĞLU
31.08.2014

( Ne Varsa Senden Kalan Al Ve Git başlıklı yazı Mustafa Kara tarafından 2.09.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.