1
Ablama...
Herkesin bir aşkı vardır yüreğinde yaşattığı...
Bir de defnettiği... Fatiha okuduğu adını her andığında...
Yaşayanlar pek bilmez de canın kıymetini ölen
varsa işte o zaman anlarlar birbirlerinin kıymetini. Oysa dönüş yoktur geriye bu
dünyada, inancınız varsa beklersiniz bir ömür boyu. Sonu elbet mutlu olacaktır,
sabrınız yeterse!
Yaşıyor olup da defnedilen onca aşkın bir
manası yokken ölüp de yaşatılan az sayıda aşk vardır bu dünyada. Kavuşmak
mahşere kalmıştır. Kader ağlarını onlar için örmüştür, bu dünya onlara gurbet olmuştur.
Ah Zeynep!
Ah Ercan!
Bu hikaye her iki yüreğin ne kadar da sağlam
bir aşkla bağlı olduğunun ve yıllar geçse de birbirlerinden kopmadığının resmidir.
En ufak bir şeyi bahane edip gidenlere ibret olsun.
Nişanlısının şehit düştüğünden bugüne 18 yıl
geçmiştir ve hala onu ilk günkü gibi beklemektedir Zeynep. Ercan gelecek ve
düğünleri olacaktır. Davetiyeleri hala dağıtılmayı beklemektedir. Kınaları hala
yakılmayı...
Oysa düğünleri mahşere kalmıştır ve Zeynep de
bunu bilmektedir.Ölümle sözlü kara toprakla nikahlıdır bu dünyada.
Mevlana ölümü düğün gecesi olarak kabul
ediyordu.
Zeynep de öyle!
"yâr yıldızlarım var üzerinde salkım saçak
gözyaşlarım var üzerine yağdı yağacak
sevdam kaçak, ben kaçak, sigaram kaçak
beni gökyüzü seni yeryüzü mü örtecek" Kaptan'ın şiirini okudu Zeynep. Birini yeryüzü örtmüştü diğerini gökyüzü.
Ah be güzel ablam
Ahde vefadır yaptığın.
10 gün kalmıştı düğüne, gelinlik hazırdı, her
şey tamdı, herkes damadı bekliyordu. Zeynep heyecanla bekliyordu düğünü. Gidememişti
yanına, uzağındaydı nişanlısının. Ve düğünleri Ercan'ın şark görevini
bitirmesinin ardından yapılacaktı öyle konuşmuşlardı. Ercan düğün öncesi son
görevine çıkmıştı Hakkari'de. Son görevini yerine getirmişti.
Oysa... Oysa şehit olmuştu vatan uğruna. Ve kendisini
beklerken şehit düşen bedeni Zeynep'e hediye edilmişti. Şehadet şerbetini
içmişti ikisi de. Kalan yok bu aşkta sağ, aslında ikisi de şehit düşmüştü.
Ercan din ve vatan uğruna Zeynep de onun uğruna!
Yap düğününü şimdi? Kınayı yak, cenaze
arabasını gelin arabası kabul et! Duaları takı bil, toprağı gelinin üzerine
atılan saçı bil, gelinliği kefen kabul et! Ah be Zeynep! Bu aşk sana yük değil,
dert değil! Üzerine oturmuş bir elbise gibi ne bir numara büyük ne bir numara
küçük! Oyna oynayabildiğin kadar Zeynep! Senin imtihanın bu, sakın isyan etme,
itiraz da! Kader ne der sen ne düşünürsün, gör. Her imtihanın ahirinde mutlaka
seni bekleyen bir armağan vardır.Her sabrın sonunda mutlaka sana verilecek olan
bir sevap vardır. Her ölüm bir cevaptır; niçin öldü diye düşünürken aslında
cevabı da vardır bu sorunun. Mademki doğdun öleceksin de! Her kabullenişin
ardında mutlaka bir ziyafet vardır. Bu ötelerde de olsa olacaktır.Uzaklarda da
olsa vuku bulacaktır. Menzilin Ercan'dır gayri! Aheste gitsen de o orada seni
bekleyecektir sen burada onu bekleyeceksin. Varmak için sabredecek, yüreğini onun uğruna
sarf edecek, dilinde duayı aklından onun adını eksik etmeden yürüyeceksin.
Aşkın açık olsun.
Rabbim yanında olsun.
Tam 18 yıl oldu Ercan'ın şehadet şerbetini
içmesi.
Ve tam 18 yıldır bekliyor Zeynep, Ercan'ını.
Başka bir kalbe yer yok, başka bir göze, başka
bir söze...
Ömrü Ercan'a feda, çocukluk aşkına!
Günümüz aşkları ne de ucuz geliyor şimdi ne de basit, ne de yavan!
Ercan'ın damatlığı kefeni olurken Zeynep'in
gelinliği her can atışında üzerinde
hazır bir şekilde duruyor. Ölene kadar... Ercan'a kavuşana...Mahşeri bir
kalabalık onları bekliyor.
Davetiyelerin tarihi belli, Zeynep'in Ercan'a
kavuştuğu gün... Mekan ahiret... Salon irem bağları...Huriler gelinin
arkadaşı...Rabbim bu nikaha şahit. Ezeli bir saadete, sonsuz bir birlikteliğe
yelken açacaklar orada. Rabbim onları bir kılsın.Amin.
Düğün için her şey ve de herkes hazırdı da sadece
Ercan eksikti.
O da 10 gün sonra şark hizmetini bitirip
gelecekti.
Damat olacaktı.
Zeynep'i alacaktı.
Bu dünyada nasip olmadı.
Siz kendinizi aşık mı addediyorsunuz?
Seviyor mu biliyorsunuz?
Allah aşkına ufacık bir sorunu dahi bahane edip
terk edip gidiyorsunuz.
Zeynep 18 yıldır Ercan'ın emaneti olarak o
yüreği tertemiz bir şekilde sadıkane koruyor.
Siz kendinizi ne sanıyorsunuz?
Siz kendinizi aşık mı biliyorsunuz?