Bir aşk artığıydı O, bu alemde!

Bir aşk yeniği... Eziği...

Herkesten kaçardı, her şeyden ürkerdi.

Bir tek ondan haz alırdı. Varsa yoksa O'ydu her şey, herkes!

Onsuz kalmıştı; dökülmüştü yaprağı, kırılmıştı dalı, çürümüştü gövdesi...

Bir dokunsa yeşerecekti yaprak yaprak,  açacaktı renk renk, kokacaktı papatya papatya.

Şiirleri vardı, feryadı...

"Sana bir demet papatya uzatsam

Elini uzatıp alır mısın?

Her şeyi elinin tersiyle bir kenara itip

Bana koşup gelir misin?"


Bir aşkın ardında kalandı O!

Bal gibi de kaybedendi.

Bu aşkta boynu bükük olandı, gözü yaşlı, bağrı yanık olandı.

Ve bunu her zerresiyle hissediyordu, yaşıyordu hücre hücre.

Aşkta saklı olan zaferlerin bu kaybedişlerin altında olduğunu biliyordu.

O müzmin bir aşıktı.


Kaybede kaybede onu bulacağını biliyordu. Yenilgi yenilgi ona kazanacağını umuyordu. Varsa yoksa O vardı hafızasında, nakşettiği O'ydu kalp havzasına! Hafsalası hep onu alıyordu alabildiğine. Onu biriktiriyordu kalp havuzuna.


Tek başınaydı yine, bir başına...

Gelmişti kaç yaşına...

Yaş döküyordu bir Papatya uğruna.

Alem duymuştu bu aşkı, sağır sultan...

Girmişti bu aşk kanına, işlemişti canına.


Kahvesi eksik olmazdı elinde, orta şekerli bol köpüklü...

Sözü hep ona bağlardı her konuştuğunda, ona kırardı kalp direksiyonunu.

Mecburi istikametti O, varılması elzem olan!

Değildi yeri dolan...

Konuşurdu bazı bazı, şakırdı nazlı nazlı.

Akardı hızlı hızlı, severdi gizli gizli.

 

Ve söylerdi derya derya "Seninle ne de kalabalıktı, ne de şehirdi, ne de büyüktü. Şimdi sensiz ne de ıssızdır, ne de mezradır, ne de ufaktır." coşa gelirdi ona, koşa gelirdi ona.

Göz yaşına okyanus sığdırıyordu. Yağmurlarına bulut biriktiriyordu. Bir sıksan kirpiklerini sen akacaktı şırıl şırıl. Bir süzsen gözlerini sen çıkacaktı pırıl pırıl.

"Sen gittiğinden beri yaşamışım yaşamamışım hiç farkında değilim.

Halime baksana ne kadar da yorgunum, bezginim, ezginim, üzgünüm.

Konuşmaya dahi mecalim yok.

Ecelim gelse razıyım.

Sen yoksun diye canımı veresim var Azrail'e." diyordu. Bu adam sahiden seviyordu. Kimse anlamıyordu, O bile!

Şiirler yazardı, hikayeler...

"Sırf sana, tek sana, elbet sana, mutlaka...

Başkası ne alaka?" derdi anlayana.Yazmadan duramazdı, onu anlatmadan, ona hislerini beyan etmeden... "Günüm geceye gecem gündüze girdi. Aklım kalbime kalbim aklıma mağlup oldu." demişti. O  kadar içtendi ki dinleyen onun aşığı olmak için canını dahi verirdi. Ona bakan kalbini verirdi. Onun bir hitabı yerle bir ederdi ilgisi olanı. Uğruna can verilen bir aşk ise kimseye nasip olmazdı. O konuştu mu bülbüller şakısa ne yazardı ki, keklikler ötse ne olurdu ki!

"seni seviyorum hala desem ansızın

bilmem inanır mısın bana

dönüp bakar mısın ardına

koşup sarılır mısın Kaptan'ına"

Aşk eziğiydi.

Bu belliydi, tuttuğu ayrılığın eliydi.

Yediği hep goldü.

Oysa istediği güldü.

 

( Kaybedendi O başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 10.08.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.