Aşk üzerinedir halisane yazdıklarımız. Ve yeryüzündeki bütün güzelliklerin toplandığı tek yüz olan, bütün özelliklerin taşındığı tek isim olan Küçüğümedir bu yazılanlar.

            Ötesini ne siz sorun ne de ben bileyim.

            Suizana kapılıp da  dedikodu yapmayın zinhar!

            Lütfen hüsnizanla yaklaşın yazdıklarıma!

            Bir keresinde sevdiğim kıza şöyle demiştim "Tek dayanağım senin sesin oldu." Bir madendeydim ve göçük altında kalmış gibiydim. Işık yoktu, nefes yoktu, çıkış yoktu bana senden evvel.  Toz içindeydim. Yüzüm gözüm simsiyahtı. Sadece senin sesini duydum "Sevdiğim adam" dedin! Bu bana bir ışık oldu, bir nefes, bir hayat...  Sonrası malum. Toz bulutu yitip gitti. Manevi olarak altında kaldığım göçük kalktı üzerimden.

            İşte şimdi sen dışında her şey bayat. Tazeliğini senden alıyor açan her çiçek, güzelliğini senden alıyor her canlı. Sıcakkanlı sevdiceğim! Sensiz hayat ne bayat senli hayat ne rahat!

            Kıyametler kopuyordu dünyanın her bir yanında. Ve asıl kıyamet benim içimdeydi. Yerle yeksan olmuştum. Güneşim sönmüştü, yıldızlarım düşmüştü, yıldızlarım tükenmişti. Karanlık sarmıştı dört bir yanımı. Derken seni gördüm bir gün. Sonra sesini duydum. O günden sonra yalnızlığım rafa kalktı. Senliğim şaha kalktı. Dört nala seni sevmeye başladım. Çatlarcasına nefesi bitercesine....Sen geldin  ve  "Yüreği güneş kadar sıcak sevdiğim!" dedin bana.

            Kışım yaza döndü, ayazım alaza...Ben yaşamaz mıyım şimdi sana, ömrüne sinmez miyim,aklını deşmez miyim, kalbini almaz mıyım?

            Ne zaman hüzünlensem, ne zaman dolsam nisan bulutları gibi, ne zaman yalnız hissetsem kendimi seni düşünüyorum, hiç kimse sevmese bile senin beni seveceğini biliyorum. Ve sana bakıyorum böyle anlarımda; öpüyorum seni ve kokluyorum, sarılıyorum sana ve rahatlıyorum.

            Sana bu kadar mı dolmuşum, bu kadar mı odaklanmışım!  Şimdi daha iyi anlıyorum.  Ve biliyorum sensiz gecen bir dakikamın bile olmadığını...

            Karanlığı veren Rabbim aydınlığını da veriyor. Derdi veren Rabbim dermanını da veriyor. Sensizlik derdimmiş dermişim, senlilik dermanımmış bilmişim.

            Bir okyanusun en dibindeydim. Çürümeye yüz tutmuştum. Yaralarım tazeydi ve açıktı, yakıyordu okyanusun suyu canımı. Sonra seni gördüm nefes oldun bana, can oldun. Ne de yaşam doluyum, içim dışım seninle dolmuş.

            Seni sevmenin bahtiyarlığını yaşıyorum.

            "Ben sana mecburum bilemezsin 
            Adını mıh gibi aklımda tutuyorum"
diyen ATTİLA İLHAN gibi düşünüyorum.  Sevdiğin adam olmanın haklı gururunu...

 

            Hep bendesin, Rabbimin bir emaneti gibisin. Seni sevmeye kıyamıyorum. Sana bakmaya doyamıyorum. Ya aklımdasın, ya fikrimdesin! Ya gözümdesin, ya özümdesin!  Ya kalbimdesin, ya dilimdesin! Ya işimdesin ya işvemdesin! Her şeyimdesin.  

            İşlemişsin çıkmaz boya ile canıma! Girmişsin iyi huylu bir ur gibi beynime!  Kalbimin tek sahibisin. Seni sevmeye ruhsatım var. Ruyı zeminde senden başkasına bakmamaya ahdim var.

            Aklımı alan yâr!

            Saklımı ayan eden yâr!

            Söyle ben seni nasıl seveyim daha?

            Var mı bir isteğin, bir sevilme şeklin!

( Seni Sevmeye Ruhsatım Var başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 10.07.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.