Yapraklar
Yine yapraklarda aynı hüzün… Sonbaharı ilkinden
ayırmaya kararlı, savruluyorlar. Ellerim üşüyor. Sen üflemiyorsun ama
onlara… Nefesin ısıtmıyor artık beni.
Bir serçe ötüp
duruyor. Bir yere gitmeye niyeti yok, belli. Soğuklar geldi diye
kanatlanıp uçmuyor ötelere. O da ılık gülüşler gönderen güneş gibi
ilkbahara döndermeye çalışıyor mevsimi… Cıvıltıları dağları aşıyor.
Çaya
sığınıyoruz yine üşüdüğümüz her zamanki gibi. “Hava sıcak değil iyi ki”
diyor gözlerimiz. Yoksa içimizin soğuğunu itiraf etmek gibi bir şey
olurdu, sıkı sıkı tutunduğumuz bu çay bardakları. “Hava serinledi.”
diyorsun suçunu mazur göstermek isteyen bir çocuğun tatlı
mahçubiyetiyle. “Sonbahardayız… Normal…” diyorum. “Rahat rahat iç
çayını, utanmana gerek yok!” diye de ekliyorum bakışlarımla.
Konuşmanı
bekliyorum. Konuşmaya gerek bırakmayacak kadar ortada olan şeyleri
kelimelere dökmeni… Onlarla yaşam arasına bir mesafe koymalıyım çünkü.
Yoksa devam edemem. Bilmeliyim ki bu konuşmayı yapmadan önce içime
çöreklenmiş o tatsız duygu duygu olmaktan çıkmaya başladı artık. Çünkü
bir şeyi kelimelerle ifade etmek ona bir bakıma da dokunmaktır. Bir
parça çarpıtmak, kafandaki dünyayla bağdaştırmak için kendince şekillere
sokmak… Ben de bunu bekliyorum işte senden! Sana duyduğumun aşk
olmadığına inandırmanı beni…
Ayrılacağız, belli… Titreyen
ellerim yüzünde en küçük karşılık bulmuyor çünkü. Bana ayna olamayacak
kadar kendinle dolusun. Değip geçiyor gözlerin bana sadece. İçine
almadan, öylesine… Bir saniye bile merkeze koymadan beni, baktığın onca
şey içinde belirginleşmeme izin vermeden…
“Seni
dinliyorum.” diyorum gözlerini kaçırıp durmana bir son vermek için.
Bildiğimi anlatmak için bir de… Kıvranmana gerek olmadığını yani… Mesela
“akşam beni nereye götüreceksin” gibi bir soruyu sormamam gerektiğini
biliyorum. Bunu sorabileceğim o yerde değiliz artık çünkü… Bunu
soramayacak kadar rüzgârlı bir yerdeyiz… O soğukta ancak tek bir şeyi
düşünebiliriz: Uzaklaşmak…
“Âşık mı oldun?” diyorum.
Çünkü kimse bir masaya böyle şefkatle bakmaz. Sanki her an ağaçlar
üzerine devrilecekmiş gibi sakınarak onu dünyadan, gözleriyle içine
içine çekerek…
“Orada kimi görüyorsun?” diyorum. Yine
cevap yok… Ama ben yine de cevabımı aldım. Üstelik çok dürüst,
beklediğim çarpıtmalardan çok uzakta, içimdeki acıya birazcık bile
dokunmayan…
Yalanlar söylemeni bekliyorum. Hayatındaki
iniş çıkışlardan, kafanı bulandıran bin bir şeyden söz etmeni… O kadar
zaman aramamanı izah edecek küçücük bir sebep göstermeni bana… Aşk
dışında nedenler üretmeni ayrılık için… Ama sen dürüstlüğüne âşık
olduğum o adam olmaya devam ediyorsun ısrarla. Tek bir kelime bile
etmiyorsun avutmak için beni. Zaten bildiğim bir şeyi tekrar etmenin
anlamsızlığını bilerek, bana suskunluğunla söylediklerine bir cevap
vermemi bekliyorsun.
“Kalkalım artık!” diyorum. “Çok
soğuk oldu burası… Daha fazla üşümenin kimseye bir faydası yok.
Buralarda bir arkadaşım var, ona uğrayacağım ben. Sıcak bir kahve ve
sohbetle iyice bir ısınmaya ihtiyacım var çünkü. Ne zamandır çağırıyordu
beni zaten.”
(
Yapraklar başlıklı yazı
mavilikler tarafından
15.03.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.