Zaman karanlık suretini aydınlığa ısmarlarken
Gri bulutlardan müjde sağanaklarını yağar
Bedevi ruhlarda inşirah boyu uzar gölgeler
Muştu üveyikleri Mekke sokaklarında kanat çırpar
Sancılanan bir bahar rayihalar salarak aleme teşrif ediyor
Tefekkür perdeleri aralanır gaflet sukutta
Ebemkuşağı çölde bir renk cümbüşü
Rehaveti dağılır semanın iklimi gülşen olur
Bir hu çeksem şu karanlık geceye
Ayın şavkı vurur bürhanın ile tüm cihane
Ma-i tesnim sular; kuraklıkla kavrulan gönülleri
Suya muhtaç bin cefa içinde beşer
Yokluğunun sancılarıyla inlerken ruhlar
doğur bizi muştu sözlerinle
Ey hilkatin sebebi güzel
Bakışının rengi neye deyse
Mekanın ötesinde coğrafyalarda yiter
Vakit kırkikindileri yağıyor
Ve bir derya ki ummanında hicrânlar bitiyor
Ey bin yıllık ateşi söndüren ab-ı hayat
Kırık kalpli kız çocuklarına inen murad
Sar yaralarını dayıya giden yaşlı gözlerin
Sar ki Sana şiirler büyütür yüreklerinden yaralı analar
Sayfa sayfa inlerdi buhran içinde tüm duygular
Kurak iklimlerde gül bitiren Nebi
Birer birer yıkıldı putların her biri
Eridi buz tutmuş kalperin kibri
Sahrada yanan azâp cehennemi
Köleleştirilmiş sinelerde söndü
Şavkına muhtaç gurbet çaresizliği
Ah gönül yurdunu Sana mekân verdi
Aşk pazarında Haticetül Kübra yürek esirindi
Saadet yurdunun semalarında
Aişe annemizin sevda gülleri yükseldi
Şimdi mülteciyiz baharlara
Sevgili!
Ayrılık akşamları gibi karanlık günlerimiz
Umut pazarında satılır haraç mezat yetimliğimiz
Ey aşk ikliminin Sultanı!
Öyle bir mevsimi yaşıyor ki zaman
Dem döküyor hallerimiz
İzbe ve metruk hayellerin peşinde
Mecnun misali çöl gecelerinde yitip gitmekteyiz
Heyulalar içinde beşer
Öyle bir an ki;
Bir yanımız da düğün öbür yanımız da ölüm
Kasvet çöktü bahar bayramını muştularken ufuk
Sensizliğin çehresinde mahzun ve buruk bir umuttur dualar
Ey yâr hadi ağlatma doğ şu hicranlı vakitlerde
O naif yüreğinizin letâfetiyle yine önder olun
Saadeti dareny ümid eden bahtsız bahtımızı bahtiyar edin...
Nuray AYHAN...
Ma-i tesnim:Cennet ırmaklarından biri