dağ mı desem kumsalı mı 
labirent dedim onu baş aşığı döktüm
sanki arasından ırmaklar akıyordu
ve oraya deltalar kurmuşlar
ah benim sarhoş başım
başımın üstünde bekleyen heyecanlı çocuk soruyor
sen şair misin
kapının önünde kediler bekliyor baksana
ışıkların kapısı kadar büyüyor ağzın
bir şey atsana

çok çabuk değişti kömür yakalı bulutlar
sen üşüyordun gözlerin bana kadar geldi
aldım savurdum onları kırların beyaz yatağına
sustun bir kaç dakika kirpiklerin kapandı
hangi duaydı bilmiyorum
ellerin sıcacık bir kuşu kaçırdı göğe
kaç kişiydik bilmiyorum
bakıştık ıslanarak öyle

uykusundan uyandırılmış afal şarkı
basit bir söz uçtu ansızın
biz bize gelsek yalanlar açar kemiklerimizde
kucaklanır büyürdük
sevgi vermez kaybolurduk
kim kimi hatırlar ölürken 
kim kimi sever

açık kalmış bir ışık var mı diye geceye kalkan
o beyaz dansın arasında seni hatırlamış olmak
karşıda bir pencerede büyür gölgen
hep ansızın adına karışan
anlatsam susar saatler
su içmeye giderim yalın ayak
balkonda kısacık bir korku dikilir arkama

lambaları söndürüp ayaklarını uzatan yeni hayallere
uğrasam o kadar çok şey yansır ki kulağıma
inanmam da ağladığıma
duvarın altında eşyaların kokusu
terim emeğim bahçem 
bir türlü uyuyamam
kendimi nasıl kandırsam


aklın sofrasında hızlıca giyinir kartopu
atarım geri gelir
bir kardan adam
bir de buğulu koca bir dağ
susasım gelir
sensizliğe sarılmaya.









 

( Ellerin Sıcacık Bir Kuşu Kaçırdı Göğe başlıklı yazı molilaz tarafından 19.01.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.