Yüzümde say/dam bir gülümseme
İçimin girdabını s/aklamaya yetinmeyen
Destur !!!
Hû çeker içimdeki itikat
Durup durup kendini vuruyor yüreğimdeki kibirden kurşun
Alışık değilim haksızlık varken haksızca davranmaya
Yokluğa razıyım amma haksızlık karşısında ölümüne dururum mutlak
Söylemlerin zaptına geçilsin..
Dilimde biriken nemli kelimelerin gözlerimin en kuytusuna son ihtarıdır
Ola ki
Gök yarılır yer yerinden oynar
Ola ki
Kehribar saçları bağlar yüreğimi yârin
Ey kıskacına ruhumu alan daracık esvaplı cihân
Haberin ola bu ruh bu bedene d/ar
Bil ki bu can bu tende oldukça
Bil ki sevda denen dipsiz kuyu bende oldukça
Ben o adı bende saklı olan yardeyim
Ben onun aşkıyla hardan öte hardayım
Ben onun sevdasıyla halden öte haldeyim...
Ne alnımıza sürmediğimiz yokluğa dair bir kurşun kalmış
Ne şakağımıza bilet kesilecek bir tutam ölüm
Ruh göğsümüzün mâ/bedinde feveran bir düşe dalmış
Hilkat yemin ve and üzre olsun
Endülüs kokan muhacir bir nefes iklim koksun dudaklarım
Kırmızı şal ve kırmızı mey üzre
Sabah ezilmiş yüreğime üstüne yeminim olsun
Güneş geçsin avuçlarımdan
Aynı hasletleri biriktirmek vardı düşünce ufkumda
Uykularımı giyotine yatırdığım günden beri
Rüyalarımı bileyi yaşlarına yatırıyorum..
Ne zeytinin çekirdeğindeki ücra
Ne incirin kabuğundaki ziyafet
İçimizde kurulu kıyametten bir sofradır zikrimiz
Çisil bir yağmur yada pembe bir kar tanesi
İçimizdeki fırtınayı öldürür
---nur/ettin Ö N D E R
Destur !!!
Hû çeker içimdeki itikat
Yeis diet, elmada sürülen kurt
Fırtına kuşunun kanadında umut
Ömrümüze yelpaze niyetine durmadan uçar