1
KALİTELİ
YAŞAMIN ENGELLİ VATANDAŞLARIMIZA BAKIŞ AÇISI
Yılda
bir hafta engelliler haftası olarak kutlanıyor. En meşhur slogan da, “hepimiz
birer engelli adayıyız”. Engellileri anlamak, onlara değer vermek ve topluma
kazandırmak için, adeta Cehennem müjdecisi gibi sağlamlara engelli
olabileceğini defa defa hatırlatmakla elimize ne geçecek? Evvel emirde sağlam
iken engelli olmamak için zamanında hangi önlem ve tedbirleri alacağımız,
hayatımızı savsaklamamak için nelere dikkat edeceğimiz konularına daha fazla
eğilmemiz gerekmez mi?
Hiç
kimse engelli olmayı istemez. Ancak hayatın her zaman adaletli olmaması, devenin
üzerinde böönün sokması, ihmalkarlıklar, ertelemeler, dikkatsizlikler, öfkeler,
acemilikler, aşırı hırslar, kavgalar, kin ve intikam eylemleri, trafikteki
yoğunluklar, kibirler, ben bilirimci yaklaşımlar, terör belası, kan davaları,
doğum hataları, gebelikteki ve öncesindeki kalitesi düşük eylem ve yaklaşımlar
vb. sayısız olumsuz faktör, insanları engelli hale getirebilmektedir, MAALESEF…
Engelli
olmak ölümle sonuçlanacak bir negatif olayın yanında belki de şanslı olmak
demektir. Gazi engellilerimizin birçok yakın arkadaşı şehit oldular. Onlar bu
dünyayı terk etmekle birlikte, manevi anlamda çok yüksek mertebelere kavuştular
inşallah.
Engelli
olmanın çeşitli şekilleri vardır.
Bazıları bizden bağımsız, aniden ve beklenmedik bir anda kişinin başına
gelebilecek olan olumsuz olaylardır. Deprem, yangın, trafik kazası, iş kazası
vb. gibi olayların sonucunda karşılaşılan engeller bu gruba girer.
Bazı
engeller kişinin tamamen ölçüsüzlüğünden, dikkatsizliğinden, öfkesinden,
kininden kaynaklanır. Aşırı alkol veya madde tüketimi, trafikte kuralsızlık
yapma, intikam alma, kavgalaşma ve iş hayatındaki alet ve cihazların
kullanımındaki dikkatsizlik sonucu oluşan engeller bu türdendir.
Bazı
engeller kişinin yanlış ve olumsuz davranışları seçip sürekli uygulamasından
kaynaklanır. Bu tür engellerin oluşumu çok uzun yıllara dayanır. Hareketsiz
yaşam, sağlıksız ve dengesiz beslenme, alkol ve madde bağımlılığı, hijyene
dikkat etmeme, kimyasal ve çevresel kirliliklere maruz kalma vb. eylemler bu
türdendir. Kişinin damarlarını tıkatarak sten takılması veya by-pas olması,
şekeri iyi yönetemeyip uzuvlarını kaybetmesi, aşırı madde kullanımına bağlı
zihin ve akıl sorunlarına maruz kalması gibi…
Bir de
fiziki değil de, ruhsal, psikolojik, sosyal ve toplumsal engelliler vardır ki,
bunların durumları kaliteli yaşam açısından içler acısıdır.
ŞÖYLE
Kİ:
-
Cahil olup da cahilliğinin farkında
olmadan bilgiçlik taslayanlar.
-
Minnacık akılları ile her türlü soruna
çare bulabileceğini zanneden akıldaneler.
-
Nasıl olsa ölünecek, ha öyle ha böyle, rakı
içen öldü de su içen ölmedi mi, gibi akıl noksanı düşüncede olanlar.
-
İlmi ile amel etmeyip, uygulamadan
kaçarak, bilgisini kibirle harmanlayarak kendilerini bulunmaz hint kumaşı
zannedenler.
-
Özürlüye değer verip topluma kazandırmak
için ter akıtması gerekirken, ah vah, zavallı diyerek özürünü unutmaya çalışan
engelliyi yeniden özürlü sepetine sokanlar.
-
Çevreye, meşverete, işbirliğine,
paylaşıma, anlamaya, dinlemeye, sinerji üretimine, dinamizme ve esnekliğe
kapalı olup da, burnunun dikine gidenler.
-
Kan davası güdenler, kin ve intikam
duygularının ateşini sürekli besleyenler.
Her an
ya kendileri ya da muhatapları birer engelli adayıdırlar.
Kaliteli
yaşamda, kaliteli insan olmayı sağlayan en önemli faktörlerden olan, ölçülü ve
dengeli yaşama, zamanında özen, tedbir ve dikkatli olma gibi, kaliteli
eylemlerin hakkıyla hayata geçirilmesi vardır. Evlerin ve yaşam alanlarının
depreme dayanıklı yapılma zorunluluğu vardır. Her çeşit insana karşı sevgi,
saygı ve özen gösterme, yardımlaşma ve paylaşma vardır.
Kaliteli
yaşamanın gereklerini uygulamamıza rağmen Allah korusun bilerek veya bilmeyerek
engelli durumuna düşersek eğer;
-
Soruna değil çözüme odaklanarak, olan
olumsuzluğa sürekli ağlamak yerine, metanetli, sabırlı, tevekküllü olarak
bundan sonraki hayatın kalitesini yükseltmeyi düşünmek gereklidir.
-
Asla hayattan vazgeçmemek, ümitsizliğe
kapılmamak, coşku ve cesaretimizi kaybetmemek oldukça önemlidir.
-
Yaratıcımız tarafından, bir özrü olan
bireyin başka bazı özelliklerinin birtakım
üstünlüklerle donatıldığını hepimiz biliriz.
-
Nick Vujijic gibi bacakları ve kolları
kökünden olmadan doğmasına rağmen dünya çapında güçlü olmak ve başarmak
konferansları vererek, hayata nasıl bağlandığı gözden uzak tutmamak gereklidir.
Engelli
olmayan ve engellisi olan aile fertlerine düşen görevler ise şöyle olmalıdır:
-
Sağlam bir bireye gösterilen ilginin
aynısı engelliye de gösterilmelidir. Ne ilgisiz bırakılmalı, ne de aşırı
ilgilenilerek, sürekli engelinin hatırlanması sağlanmamalıdır.
-
Bir engelli ile karşılaşıldığı zaman, ah
– vah edip üzüntülü bir atmosfere bürünülerek, engellinin keyfi
kaçırılmamalıdır.
-
Her zeminde ve fırsatta engelli hayatın
içinde tutulmalı, geri kalan güç ve yeteneklerinin daha da artırılmasına
çalışılmalı, yetkin olduğu profesyonelliklerde daha da ileriye gitmesi için,
her türlü destek sağlanmalıdır.
-
Dış çevreye çıkamayacak kadar engelli
olanlar belirli sürelerde ziyaret edilerek, coşku, neşe, yaşama sevinci ve hayatın
içinde olma desteği verilmeli, gönül güçleri yüksek tutulmalıdır.
-
Devlet onların çalışma imkanlarını
yüzdelik dilimlerle sınırlandırmamalı, her bir engelliyi kendi şartlarında
isteklerine göre, istihdam etme imkanlarını hazırlamalıdır.
-
Engelli sahipleri, kurban rolü
oynayarak, “nerede hata yaptık? “neden başımıza bu iş geldi? “Hangi suçumuzun
cezasını çekiyoruz? kabilinden suçlamalarda ve suçlu arama eylemlerinde
bulunmamalı, mevcut enerjiyi de tüketmek yerine, çözüme odaklanarak yeni enerji
ve sinerjiler yaratma yoluna gitmelidirler.
-
Önüne birtakım engeller çıkan kör bir
engelliye sevgiyle yardım etmek ve yol göstermek yerine; uzaktan “sağ yap, sol
yap” gibi sevimsiz talimatlarla yönetmeye kalkarak, engelliyi rencide edici
davranışlarda asla bulunmamak gerekir.
-
“Sen yapamazsın”, “senin işin değil”, diyerek engellinin melekeleri ve gönül gücü
asla geriye götürülmemeli ve gönül gücü incitilmemelidir.
-
Engellinin geri kalan yeteneklerinin
ortaya koyabileceği üstünlüklere sahip olabilmesi için her türlü desteğin
verilmesi gerekir.
-
Görsün, görmesin, hissetsin hissetmesin,
duysun duymasın, onlara göstermek, tarif etmek, hissettirmek, zevk aldırmak,
hayata katmak, hayata tutundurmak, yaşam sevinci aşılamak, sağlam bireylerin ve
toplumun asli görevleri arasında olmalıdır.
-
İmkan verildiği ve desteklendiği zaman,
engellilerin de çok büyük işler başarabileceğinin bir çok örneği vardır. Bu örnekler
engellilere uygun bir şekilde aktarılarak onların da başarma ve güçlü olma
yetenekleri yüceltilmelidir.
-
Engellilerle birlikte de kaliteli
yaşanılabileceği asla gözden uzak tutulmamalıdır.
Selam,
sevgi ve dualarımla… Allah’a emanet olunuz…
3 Aralık
2013. Salı. Saat: 17.00 Antalya
Yrd.Doç.Dr.
Süleyman COŞKUNER