En çok sana inanmıştım ben…

İnsanlar, umutlarımı kürek kürek aşırır

Ve küçük çay kaşığı ile lütfedilmiş

Bir parmak bal misali

Sahte vaatler bırakırken yanı başıma

Yalnız sen,

Koskocaman bir gülüş bırakmıştın

Rüzgârdan ıslanmış gözlerimin derinliğine…

 

En çok sana inanmıştım ben…

 İnsanların, sevmeyi tam olarak anlatamama sızısıyla

Yarım ağızla bölük pörçük söylediği,

Yamalı bohça kelimelere

Sevgisizliğini saklamaya çalışarak;

Yüreğimden, -benim göz yumuşumla-

Pervasızca kopardıkları her parçaya

Yalnız Sen,

Şefkat dolu ellerinle dokunmuş

Parçaları özenle yerleştirmiştin yerine…

 

En çok sana inanmıştım ben…

Herkes aynı sahnede toplanıp da

Kulakları sağır eden tam tam sesleri arasında

Hep aynı nakaratla,

Benliğe gerdan kırıp ayak oyunlarıyla

O sıkıcı figürlerini sunarlarken

Yalnız Sen,

İnce ince yağan yağmurun altında

Ve ay ışığının aydınlattığı o huzurlu kıyıda

Benimle vals yapmıştın

Ayaklarımı  yerden keserek…

 

En çok sana inanmıştım ben…

Kalabalıklar içinde yalnız kalsan da

“Tıpkı bende olduğu gibi-

Yüreğinin her zerresinde

Zerrelerin dahi,

Milyon kez küçük zerrelerinde

Ben vardım…

 

En çok sana inanmıştım ben…

Ve bende de en çok sen vardın…

“Sen vardın… Ve sen yüreğimin her atışında

Sonsuz kere çağlardın…”

 

İnanmıştım…

Seninle geçmiştik gökkuşağının altından

Seninle hayatın sahte renklerini silmiştik

Âlemin her zerresini, ve arzın merkezini

Kıpkırmızı şarap rengine boyamıştık nefesimizle…

Ve yalnız sen bilirdin; sessizlikte şenlenen

Ölümsüz melodiyi…

Sen duyuyordun, yüreğimdeki sen sesini…

Keşke, keşke sen de inansaydın…

 

En çok sana inanmıştım ben…

Ve en çok, seninle çoğalmıştım…

Kalbin en  çok kırmızısına seninle boyanmıştım…

Nerede, neyi, nasıl göremedim ki ben;

Kalbimin gümbürtüsünden ve kocaman cüssesinden…

Güldün bana; aşk kokan nefesinle

Sardın beni yürek kadar

Ve konuştun benimle gökkuşağının tam yanında

Duydun, bildin, tanıdın beni de…

En çok sen, ve yalnız sen, beni göremedin…

 

En çok şu sözüme kulak vermeni dilerim ben…

Valsimizin serinlettiği kumsalın kıyısında

Yüreğimi son nefesinde seni beklerken bulursan

Ve yanına kadar gidip de

Eline alma cesaretini gösterirsen o gün…

İnanarak aç ne olur, şarap rengi aşk kapakçıklarını…

Ve yüreğinle oku, ömründe bir kez olsun…

“Yalnız Sen”, yalnızca sen oku; Sen Rengi Yüreğimi:

“En çok, sana inanmıştım ben…”

 

En son sana inandım ben; duyuyorum, geleceksin ve şarap rengi kapıyı göreceksin…

 

Yegâh Elif Mirzâde ( R )

( En Çok Sana İnanmıştım Ben başlıklı yazı Rana İslam D tarafından 25.10.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.