Soyundurulduk yaşam
gerçeğine ihtirasların
Orion’a adanan çıplak vücutlarımız
Harcanabilir sermayesiydi çünkü
bastırılacak tüm isyanların
İşte
Bu yüzden kodlandık ya
Deliler gibi döllemeye her
sevişmemizde ölümü!
.
.
.
Kurumaktayken
Vaha dinamiklerine takviye
yer altı kaynakları
Büyük bir hızla dağıtılırdı
her isteyene
Emdikçe daha da susatan nane
şekerleri…
Her seferinde pervasız
öpüşler eşliğinde hem de!
Kasırgaların
Dev sekoyaları dahi ikiye
ayıran hoyratlığıyla
Birbirlerine çarpmaya
başlayınca ise sonra tenler
Başlayıverirdi
Seyri serbest o bilindik
ölüm ritüeli mutlak;
-Keçi sütüne katıştırılmış
muskat sürülürdü
İsyankar memelerine
kadının
Ve
Dudaklarındaki şuhluğa
gizem o kızıl peçeyle
Tüm gece arz-ı endam edecek
fettan gamzeleri de örtülürdü
-Yeşil engerekten sağılma
kıpti zehri
Sürülüyorken geniş göğsüne
adamın
Paçuli tütsülü
İhtiras kokuları yollanırdı
mahremine
İmbat rüzgarlarıyla
-T-er ummanında bir olurdu
iki yaşam…
-An yükselip an inerdi
Sunak taşında c-an çekişen
vücutlar…
-Med-cezir nefessizliğinde
G*öğe yaşarırdı pişmanlıkla
af dilenen g-özler…
-Ve
Vurulurdu *en sonunda
Döngünün ıslak damgası
ense köklerine *bir kez daha
Acımasızca…
(Yıldıray Kızıltan)