HER AŞK ÖLÜMÜ TATACAK

Sahilde oturuyordu. Yanında köpeği vardı. Bir yandan köpeğini okşuyor, bir yandan da usulca ağlıyordu. Hayatında en çok sevdiği iki kişi de yoktu sonra. Annesi yeni ölmüştü. Babası da zaten o daha o bebekken gitmişti. 
Annesinin ilk defa babasından bahsettiği günü anımsadı. 15 yaşındaydı ve sarı saçları gözünü kapayan Jack’le çıkıyordu. Annesi onu karşısına almış ve yakışıklı bir adamın resmini göstermişti. “bak kuzum bu senin baban” demişti. 



“ama babam ölmemiş miydi?”
“Hayır. Baban şu anda İstanbul’da yaşıyor. İstanbul Türkiye’nin ve dünyanın en ünlü kentlerinden biridir. Senin sandığın gibi baban bir İngiliz değildi. Sana hiç resmini göstermemiştim. Bu gördüğün ondan bana kalan tek şey. Çok yakışıklı değil mi? onunla İstanbul’da tanışmıştım. Yeni yılı kutlamak için oraya gitmiştim. Ben Hıristiyan’dım o ise Müslüman’dı. Birbirimize âşık olmuştuk ama aramızda din engeli olduğu için evlenemiyorduk. Sonunda ben de Müslüman oldum ve orada evlendik. Sana orada hamile kaldım.
Senin doğumuna yakın Amerika’ya döndük. Ailem dinimi değiştirdiğimi öğrendi. Ve bana çok baskı yaptılar. Ben de babandan gizli tekrar Hıristiyan oldum. Sonra sen doğdun. Birkaç sonra bütün aile bizim evde akşam yemeğinde buluştu. Amaç sana isim bulmaktı. Babanın önerisi çok tartışıldı. Baban adının çağla olmasını istiyordu çünkü. Çağla Türk ismidir. Her şeyi annem ortaya çıkardı. ‘Bebeğin adı Hıristiyan adı olacak. Çünkü annesi de Hıristiyan.’ dedi. Baban: ‘Yanlışınız var. Kızınız Müslüman oldu.’ dedi. Annem: ‘Tekrar Hıristiyan oldu.’ dedi. Baban bana baktı. Sonra yemekten kalktı. Yukarı çıkıp valizin toplamaya başladı. Ben ne desem de beni dinlemedi. Valizini toplayıp aşağı indi. Seni öpüp çıktı gitti.
O günden sonra onu hiç görmedim. Annem çok iyi avukatlar tutup bizi ayırdı. Baban velayetin için çok uğraştı ama alamadı. Annem beni öyle bir doldurmuştu ki mahkemeden seni bir daha hiç görememesini istemiştim. Mahkeme de kabul etmişti. Sonunda baban bir gün beni aradı. Seni görmek istediğini söyledi. Ona çok kötü sözler söyledim. Seni ona asla göstermeyeceğimi söyledim. O günden sonra onu hiç göremedim. Onu özlemeye başlayınca aklım başıma geldi. Onu çok aradım ama hiç göremedim. Türkiye’ye de gittim. Ama onu bulamadım. Sonra bir gün onun adına bir kitapçıda rastladım. Baban yazarlık yapardı kızım. Onun tüm kitaplarını aldım ve hepsini özenle sakladım. Bir gün onun numarasını buldum. Sesimi duyduğu gibi telefonu kapadı. Ona çok mesaj attım. Fotoğraflarını yolladım. Tüm mektuplarımızı alıyordu ama hiç cevap yollamıyordu. Bir gün eve bir mektup gelmişti senin adına. Açıp baktım. Babandan gelmişti. İçinde sadece üç kelime yazılıydı: ‘seni seviyorum kızım.’. Mektubu alıp sakladım. Vakti gelince babandan kalan her şeyi sana vereceğim.” demişti ona annesi. Çağla da şaşkınlık içinde annesine sormuştu: “peki şimdi dinin ne?” 
“Müslüman’ım artık.” demişti annesi. Çağla bunu hemen sevgilisine söylemişti. Hep babasının fotoğrafını saklamış ve ağlamıştı. 
Şimdi de ağlıyordu. Annesine de babasına da. Ayağı kalktı. Köpeğinin tasmasını tuttu ve sahilde ilerlemeye devam etti. 

Yunus Öklav
( Her Aşk Ölümü Tadacak başlıklı yazı Yorgunn tarafından 10/7/2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.