Hayrettin  Taylan


 

 

 

“Du’dağın ne kadar yüksek. Öpülecek çiçekler yetişmiş. Rujlarının sakladığı yeşilliklerle kaplı. Nefessiz bıraktığın tepelerin var. Zirvene geldim. -Çektim ciğerlerime kadar hevesinin rüzgarını. Meltemlerin esip gürledi. Yaşanmanın ak duvağına yazıldı yazgımız. Yürüdüm durdum Du’dağında. -Senin olmak istediğin yamaçların yeri gibi kalakaldım. Yeşil umutlarımı sende topladım. Yağmuru çok Du’dağının. Öptükçe artan istemlerin buhurları var. -Sislerin içinde, hislerin sol yanında. Özeldi Du’dağın. Hiç dokunulmayacak uç’urumlarımların vardı. -Uçarılarım dağcı, tırmandılar en istendik yere. Meşru ve hoşluk yan yana geldi. -Sevilerimle dağıldım Du’dağında. Duçardım sana karşı.

 

Du’dağında  sabahladım   gün’eşim  olarak  doğmanı bekledim.Seher  yelleri esince,  tırmandı    bütün duygularım.Meğer ezelden  d’ağcıymışım Du’ d’ağına.Muazzam  muammalar başlıyor.İçsel manzaranın   tümü   kırmızıya   bürünmüş  Du’dağında.

 

 

İçim sızlıyor ,bir  öpücük yeli  değince.    Zirvende kalmış   son  d’ağcı  olarak   ört  istemlerini  b’ağrıma.İçimin ağırlığı    bütün dağları  geçti. Artık içten  içten çağır.  Benlik kendi   yolcuğunda  Simurg  gibi. Kaf, Af,  avf    dağlarını aşıp  Du’dağına geldim.

-Simurg  benimde  artık.  Orada seni  bulmaya  geldim,  bir öpücük  savaşçısı  değilim aslında.Orada   Simurg’un    benlik   havası vardı.Orada  nefsimin zirvesi  vardı.Orada  Külli iradenin   muthiş eseri karşısında   cüzi  irademin eriyişi vardı.Orada ezelden  gelen genetik    tavırlarımın resmi vardı.Orada  kaderim  yağmıştı.Kederlere salma, ört üstümü  sıcak  bu’senelerinle.

 

Bir  ruh batımıdır   ,  bir tutku  savıdır, bir  utku  kavıdır, bir benlik arınmasıdır orada bulunuşum.Mistik algılara açık    aitlikler    sayrıdır.

Letrizm kokusu var    sözlerimde.Tevriyeli  düşlerime alınmış  gelecek gülüsün.

-Du’dağının   yeşilliğini   tümlüyor  yeşil  gözlerin.Benimse  düşlerim,düşüncelerim, algılarım yemyeşil.Tümleniyor    bir öpücük   tınısına.Bir  kerenin  ömründe   sayısızlığımız   eşitleniyor.

 

-Aşk, binlerden  bir’e indirgemenin   sayısal      zaferindeyiz.Aşk, bir kereye   bir olmak değil midir? Bütünlerden, bütün sayılardan, güzellerden,  arınıp    senle  bir    olmaktı.Bu  yüzden  Du’dağına   tırmandım.Zirvesinde  bir kere öptüm, bir ömrü öper gibi.Annesini  özleyip    kapıda onun  gelişini   hisseden  ve yeni yürüyen  bir çocuk  gibi düşe kalka koşarak    Du’dağına gelen yaralı   bir   aslan gibiyim.

-Sıradağlar  gibi  sar   beni.  Yemyeşil  gözlerinden   sözlerimin ormanlarını  yakacak  sözler  söyle.Bırak, ben yanayım.Benim yanışımdan manalar, şiirler,  sözler  kül olup  okuyuculara gül olur.

 

-Düşlerin de saçların gibi uzun. Uzaklarıma kadar   değiyor.Beni  bamb’aşka  düşüncelere    götürüyorlar.Kaçak umutlardan  kurtar beni.Esintilerin esirgeme   Du’dağında. Seni sevmeye  yemin etmiş, yeminli   mütercim gibiyim.  Tarifi zor  sözleri  tercümesindeyim.

-Anlatılmaz, çevrilmez  demlerin sözleri dolaşıyor  tilki düşlerimde.

Du’dağında   istiyorum seni demek.Zevk tüccarlığı  yapıp arada du’dağlarına  gelenlerden değil.Benim gelişim ömrüne  muhkem.Benim esişim   eş’değerliğine  özdeş.Benim  kalışım,  sevdamıza künye.    Soy’adlarımızı.   Nasılsa    aynı  evin   tavanına  bakacak  yarınlar bizim için.

-Soy’adımı    al   ömrünün k’oynuna.Ben  kadar  benlik   yansın .

 

 

-Damlalar  senli ünlemler  kokuyor.Sensizliğin   damlaları   yağıyor   Du’dağımda.   Islasıl bir   vakiyim.   Kurgulanmış   yarınların yar bağrındayım.  Dedim ya içimdekilerin ağırlığı    ben’den ağır. 

 Bu’sene   geldim  .

               

                  Harflerimin çığlığı değiyor  yalnız sana   yazdığım    alfabemde .Heceleniyor,  geceleniyor   Du’dağında   ömür boyu sürecek   şarkımız.

 

-Artık  gelme vakti, artık  soy’adımı   ,kapat  ömrünle   .Artık, bu’sene   sıcak    v’akitler  devriyiz    bilesin cançiçeğim.

 

 

 

( Du’dağında Nefessiz Kaldım başlıklı yazı edward34 tarafından 9/1/2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.